6. BÖLÜM

6.6K 407 24
                                    

"Anladın mı?" Kafamı kitaptan kaldırıp, arkama yaslandım.

"Bir sik anlamadım. Ya diyorum çok uzağız bu matematikle diye." İşaret ve baş parmağımla ovdum gözlerimi. Resmen pertimi çıkarmıştı bu matematik illeti.

"Öyle hemen pes etme. Zamanla olacak güven bana. Zeki çocuksun, yapamayacağın şey yok." Gözlerimi yumdum, ve gülümsedim.

"Zeki olduğumu biliyorum söylemene gerek yok."

"Maşallah pek mütevazisinde." Genişledi yüzümde ki gülümseme. Açtım gözlerimi baktım ona. Beni izliyordu.

"Öyleyimdir."

Gözlerini devirip, bir an da hiç beklemediğim bir hamleyle, bacağını diğer tarafıma attı. Ayakta olduğu için vücudu benimle temas etmese de nabzım hızlandı, seslice yutkundum. Şu an kucağıma otursa kalçası tam aletime denk gelecekti. Alnıma düşen saçlarımın arasına geçirdi parmaklarını. Hafif sert bir şekilde çekiştirdi. Bakışlarım elimde olmadan dudaklarını buldu.

"Seni kendini beğenmiş." Diyerek, kafamı hafifçe arkaya doğru itti ve diğer bacağını da dizlerimin üstünden geçirip, mutfağa doğru yürüdü. Ben ise donmuş gibi öylece boşluğa bakıyordum. Ufacık temasıyla alt tarafım yarı erekte olmuştu resmen. Affalamış bir şekilde bakışlarımı ona cevirdim. Mutfakta, su doldurduğu bardaktan bir yudum alıp, telefonundan bir numaraya tuşlayarak kulağına götürdü ve ikimiz için yemek sipariş etti. Ardından telefonu kapatarak odasına doğru yürüdü. Beni ne hâle getirdiğinin farkında bile değildi.

****

Hava yavaştan kararıyordu. Birlikte yemeğimizi yedik, akabinde beni eve bıraktı ve tekrar geldiği yoldan gitti. 1 saat boyunca matematik dinlediğim için, kafamın içinde filler sikisiyordu sanki. Daha önce hiç bu kadar matematiğe maruz kalmamıştım. O illetten ne kadar nefret ettiğimi bir kez daha anladım. Ama yine de Bulut'la vakit geçirdiğim için değmişti bunca ızdıraba.

Yüzümde ki geniş gülümsemeyle, anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Bu saatte bizimkilerin sofraya oturmuş olmaları gerekiyordu. Henüz saat çok erkendi. Ayakkabımı çıkarıp, çantamı bir köşeye fırlattım.

"Mert?" Annemin mutfaktan bana seslenmesi ile adımlarımı mutfağa yönlendirdim. Mutfağın girişinde durup, kapının pervazına yaslandım.

"Bu saate kadar neredeydin?" Diye sordu annem. Bu saat dediği 8'di. Bu kadın hâlâ çocuk mu sanıyordu beni?

"Arkadaşlarla takıldık." Şimdi ona, 'Hocanın yanındaydım, bana matematik çalıştırdı.' desem, hiçbiri inanmayacaktı. "Hem saat henüz 9 bile olmadı. Bana çocuk muamelesi yapma." Elinde ki çatalı yavaşça bırakıp, ellerini çenesinin altında birleştirdi.

"Sana çocuk muamelesi yapmıyorum. Bundan sonra geç geleceğin zaman haber ver. Bunu yetişkinlerde yapar."

"Annen haklı evlat." Diye onayladı, Babam, annemi.

"Tamam bir daha ki sefere haber veririm." Arkamı dönüp, odama doğru yürüdüğüm sırada, "Yemek yemeyecek misin?" Diye sordu annem.

"Hayır, aç değilim."

Girdim odama, ardımdan kapattım kapıyı. Ve üstümde ki tişörtle pantolonu çıkardım. Çoraplarımı da ayağımdan sıyırdıktan sonra, üstümde sadece baksır kaldı. Kendimi sırt üstü yatağa bırakıp, kollarımı başımın altında birleştirdim. Derin bir nefes çektim ciğerlerime, istem dışı dudaklarımda bir tebessüm yer edindi. Onun yüzü belirdi gözümün önünde, onunla geçirdiğim anlar doluştu zihnime. Gülüşü, sinirlenişi, ciddi bir tavırla ders anlatışı... Her hâli kalbimde artçı sarsıntılara neden oluyor, nabzımı hızlandırıyordu. Onu düşündükçe bedenim, alev almış gibi yanıyordu. Güney taraflarımda hareketlenmelere neden oluyordu. O güzel dudakları aklıma geldikçe, kendime dokunmamak için zor duruyordum. Ve şu an sadece bunu düşündüm diye aletim yarı sert haldeydi. Ben bu kadar abaza değildim be!

İçimde ki dürtüye daha fazla engel olamayarak, bir elimi başımın altından çekip, avucuma tükürdüm ve çamaşırımın içine soktum. Avuçladım aletimi, başladım okşamaya. Nefes alış verişlerim düzensizleşti anında. Dudaklarını, kokusunu düşündükçe avucumda ki uzvum daha da sertleşiyor, titremelerim artıyordu. İstemsizce dudaklarımdan kısık inlemeler dökülürken, avcumu ağzıma bastırıp, gözlerimi kapatarak yanımdaymış gibi hayal ettim. Onu altıma aldığımı, dilimle bedeninin her bir kıvrımına kadar arşınladığımı, içine girdiğimi...

Elimin hareketlerini hızlandırdım iyice. Birkaç saniye sonra şiddetli bir titremeyle elime geldiğimde, kafamı kaldırıp, bakışlarımı beyaz sıvıya bulanmış elime çevirdim. Kısık sesli bir küfür çıktı ağzımdan. Bunu yaptığım için pişman olmuştum. Güç bela yutkunup, nefes nefese kafamı yatağa bıraktım. Kahretsin...

BULUT (BXB)Where stories live. Discover now