26. BÖLÜM

4.8K 280 26
                                    


Bulut,

Şu ana kadar hayatım da çok uç şeyler yapmışlığım oldu. En basitinden bir örnek verecek olursam; üniversitede iken, erkek arkadaşımla, sırf hobi için tırmandığımız dağın en yüksek kısmında, adımlarımızı dikkatli atmazsak yeri boylayacağımız bir nokta da çılgınlar gibi sevişmiştik. O zamanlar herhalde bundan daha uç bir şey yapamam demiştim, bu artık en nirvanasıydı çılgınlıklarımın diye düşünmüştüm. Ama meğerse yanılmışım, aksi takdirde şu an, bir öğretmen olarak, erkek öğrencisiyle yiyişen adam ben olamazdım. Bu kesinlikle deli cesareti isteyen bir şeydi.

Hepi topu 18 yaşında olan bir çocuk, üstümde öyle güçlü bir hâkimiyet kurmuştu ki, bütün doğrularımı sikip atacak hâle gelmiştim. Belki de aramızda bu güçlü çekimin asıl nedeni bulunduğumuz durumun, illegal oluşundandır. Zira yasaklar, insanoğluna her zaman daha cazip gelmiştir. Ve Şu an beni zevkten uçuran, üstümde kurduğu hakimiyete dayanarak 18 yaşında olduğuna bin şahit isteyen, henüz yetişkinliğe yeni adım atmış olan bu ateşli oğlan, benim küçük, yasak sevgilimdi. Ve belki asıl aklımı başımdan alan onun yasak oluşuydu. Ama belki de fazlasıydı. Şu an tek bir şeyden eminim, o da bu ana kadar hiçbir zaman böylesine tutkulu bir ilişkimin olmadığıydı. Bu çocuk farkında olmasa bile, bana bütün yanlışları yaptırabilecek bir kapasitedeydi. Ki ben normalde, bu kadar pasif biri de değildim. Ama Mert'in o güçlü aurası karşısında ister istemez insan pasif kalıyordu.

+18...!!

Şu an önünde diz çöküyor oluşum ve ağzımda gidip gelen aleti de bunu kanıtlar nitelikte idi. Evet, yanlış duymadınız, şu an elleriyle saçlarımı kavramış, kalçalarını ileri geri hareket ettirerek, ağzımı beceriyordu. Nasıl bu hâle geldik inanın ben de bilmiyorum. Mert'in, "Beni ağzına alabilir misin?" Diye sormasıyla beraber, kendimi önünde diz çökmüş hâlde bulmuştum. Tabii ki de bu zamana kadar sakso çektiğim olmuştu. Zira üniversite de çok aktif bir cinsel hayatım vardı. Ama benden yaş olarak bu denli küçük olan birini ilk defa yalıyordum.

Aletini yukarıdan aşağı yalıyor, iştahla emiyor ve gırtlağıma kadar alarak git-gel yapıyordum. İkimizin de kafası yerinde değil gibiydi. Okulda yapılacak şey değildi bu. Ansızın çalan kapı da düşüncelerimi doğrular nitelikteydi.

Kapı kolunun hareket etmesiyle beraber, duraksadım ama Mert, saçlarıma daha sıkı asılarak geri çekilmeme engel oldu. İyi ki kapıyı kilitlemeyi akıl etmiştik, yoksa şu an çok fena basılmış olurduk.

"Mert, orada mısın lan?" Diye sordu, kapının ardında ki kişi. Bu Egemen'in sesiydi.

"Siktir git, Egemen." Diye hırladı, adeta nefes nefese.

"N'apiyosun olum iki saattir orada, sesin değişik geliyor."

"Sana ne, Egemen. Duş alıp geleceğim birazdan."

"Tamam ama öğle arası bitmek üzere acele et. Bu arada kapının neden kilitli olduğunu da sonra konuşacağız." Diyerek, adım seslerinden anladığım kadarıyla uzaklaştı.

"Devam et sen yavrum." Dedi, bana hitaben. Hâlâ bu durumda olduğuma inanamıyordum ve şu an karşısında bu kadar zayıf olduğum için kendime kızıyordum. Bir an önce gelmesi için aletini tek yanağıma alıp, dilimi kullanarak hızlıca, ileri geri hareket ettim. Sıklaşan nefeslerinden ve seğiren aletinden yaklaştığını hissediyordum.

"Ah, harikasın..." Dudaklarını ısırıp, kafasını geriye attı. Her hareketinin beni bu kadar tahrik etmesi normal miydi? Gözlerimi yüzünden ayırmadan, onu yalamaya devam ederken bir an da güçlü bir kasılmayla ağzımın içine geldi. Yoğun sıvıyı bir çırpıda yuttuğumda, ağzımdan çıkıp, beni ayağa kaldırarak dudaklarıma sıkı bir öpücük bıraktı.

BULUT (BXB)Where stories live. Discover now