24. BÖLÜM

4.6K 252 31
                                    


Bu da günün üçüncü bölümü ✌️

****

Sinem,

"Mert nerede ya, iki derstir ortalıkta yok."

"Bilmiyorum ki, az önce aradım ama telefonu kapalıydı." Diye yanıtladı Egemen. Umarım yanlış bir şey yapmıyordur diyeceğim ama Sinan da okuldaydı. Mert, derslerden nefret etse bile kaçacak bir çocuk olmadığı için biraz endişelenmiştim. Acaba bende mi arasaydım? Gerçi benim telefonumu açmazdı ki o öküz.

"Tuhaf, çantası da sınıfta duruyor, merak ettim şimdi." Dedim, Pınar ve Egemen'e.

"Bizi ne ilgilendirir, belli ki okuldan kaçmış işte."

"Ne demek bizi ne ilgilendirir, Pınar? O bizim arkadaşımız." Umursamazca omuz silkip, çikolatasını yemeğe devam etti.

Her ne kadar Pınar'ı çok sevsem de onun bu Mert hakkında ki tutumu hiç hoşuma gitmiyordu. Çocuğun ona karşı herhangi kötü bir davranışına da rastlamadım, nedir yani bu Mert nefreti?

"Bu arada saçların çok havalı olmuş." Dedi, Egemen. Gülümsedim. Pınar yaptı tabii ki de güzel olacak.

"Biricik kankim yaptı."

"Yani ben." Dedi, Pınar kendini beğenmiş bir edayla.

"Siz ne ara kanki oldunuz be?" Bakışlarımı Pınar'a çevirdim, göz göze geldik ve ikimizde gülmeye başladık. Aynı anda, "İlk tanıştığımız günden beri." Dediğimizde Egemen bunlar ne yaşıyor gibisinden tuhaf tuhaf bakmaya başladı.

"İyiymiş de, neden sanki 40 yılı devirmiş evli bir çift gibi birbirinize bakıyorsunuz şu an onu anlamadım."

"Kes be, siz erkekler ne anlarsınız arkadaşlıktan?"

"Tamam Sinem sakin ol bir şey demedim." Dedi, ardından, "Neyse zil çalmadan lavaboya gideyim." Diye devam etti ve ayağa kalktı. "Bu arada Pınar, işin yoksa çıkışta bir şeyler yapalım mı?"

"İşi var!" Diye lafa atladığımda ikisi de şaşkınca bana bakmaya başladılar. "Ağda yapacağız birbirimize."

"Ağda mı?"

"Evet, istersen sen de gel."

"Şey yok ben almayayım." Deyip, bakışlarını tekrar Pınar'a çevirdi. "O zaman yarın takılalım."

"Yarın da pijama partimiz var." Dedim bu sefer. "Değil mi Pınar?" Ona kaş göz yaparken, ne oluyor dercesine yüzüme bakıyordu.

"Şey, evet sanırım doğru söylüyor." Diye onayladı beni.

"Peki, müsait olduğun bir zaman yaparız değil mi bir şeyler?" Bu çocuk neden artık pes etmiyor ya? Ben de bahaneler bitti resmen.

"Tabii muhakak yaparız." Diye yanıtladı, Pınar. Ona attığım kötü bakışlara karşın, ne yapayım dercesine omuz silkti. Bunun hesabını sonra sorardım ona.

****

Son dersin teneffüs zili çaldığında, her zaman ki üçlü olarak çıktık okuldan. Aslında birlikte takılacağımızı düşünümüştüm ama Bengi, yorgun olduğunu ve başka birgün geleceğini söyleyince çok ısrar etmedim. Onu yolumuzun üstünde ki evine bıraktıktan sonra Pınar'la birlikte kol kola bizim evin yolunu tuttuk.

Yaklaşık yarım saatin ardından yürüyerek eve vardık. Salonda arkadaşıyla kahve içen annemle ayak üstü iki çift laf etttikten sonra yukarıya çıktık. Zaten pınar sık sık bize geldiği için annem yadırgamıyordu onu. Hatta bir kez Pınar benim ikinci kızım demişti. Onların böyle iyi anlaştığını görmek çok hoşuma gidiyordu. Birlikte benim odama girdik, Pınar yatağın üstüne oturdu ben de kapıyı kilitleyip, üstümde ki gömleği çıkarmaya başladım.

BULUT (BXB)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora