10. KARANLIK

1.6K 109 42
                                    

Bol bol yorum yazmayı unutmayın lütfen. Yorumlarınızı tek tek okuyorum ve okudukça mutlu oluyorum.


"Hyung durumu nasılmış, öğrenebildin mi?"

Yoğun bakım ünitesinin önünde camdan içeri bakan Jungkook'un yanına adımlamış, bir elini omzuna koyup sıvazlamıştı.

"Bir süre daha yoğun bakımda kalacakmış ama durumunun iyiye gittiğini söyledi doktor."

Derin bir nefes verip, Taehyung'a dönmüş ve gözyaşlarını gizlemek ister gibi yüzünü boynuna sokmuştu.

"Buradan çıktıktan sonra ne olacak? Yine o eski adam olacak. Bana asla sevgi göstermeyecek, beni sadece şirketin başına geçirmek isteyecek ve yine hayallerimi umursamayacak."

Taehyung kollarını ince bele dolamış ve sıkıca sarmalamıştı genç oğlanı.

"Yeter artık ağlama, çok yıprattın kendini. Baban kendine gelsin eminim ki bi yolunu buluruz."

"Bana yardım edersin değil mi?"

"Tabi ki. Elimden gelen herşeyi yapacağıma emin olabilirsin. Hem"

Cümlesini yarıda bırakıp genç oğlandan biraz uzaklaşmış ve yüzünü avuçları arasına alıp neşesini yerine getirmeyi amaçlayarak cümlesine devam etti.

"Hem eğer izin vermezse seni kaçırırım. Hatta belki seni evlatlık alırım. Hmm ne dersin?"

Genç oğlan gülüp Taehyung'un ellerini tutup yüzünden uzaklaştırdı.

"Böyle bir yetkiye sahip olduğunu sanmıyorum hyung."

Sinsice gülmüş ve Jungkook'u utandıracak o cümleleri kurdu.

"Evlatlık almak zorunda değilim ki. Seninle sevgili olabilirim, evlenebilirim. Böylece baban sana karışamaz."

Genç oğlanın yanaklarında görmeyi beklediği pembelikler oluşmuştu ve oldukça tatlı duruyordu. Hızla yüzünü cama dönmüş ve kızaran yanaklarını  gizlemeyi amaçlamıştı Jungkook.

"Hiç komik değil hyung."

Her ne kadar itiraz etse de düşündü. Tam hayallerinde ki erkek arkadaştı Taehyung. Kendisinin sevdiği gibi uzun boylu, yapılı bir vücuda sahip ve oldukça ilgiliydi. Bir an düşündü Jungkook. Güzel anları birlikte paylaşacağı, kendisini olduğu gibi kabul edecek biri olurdu Taehyung.

Bir an önce böyle düşünmeyi bırakmalıyım diye düşündü Jungkook. O benim hakkımda böyle şeyler düşünmüyor ve benim yaptığım hoş değil dedi kendi kendine. Bir anlık soyutlandı bulunduğu hastane koridorundan.

"Bugün eve gidip duş almam gerek."

Taehyung'un konuşması ile kendine geldi.

"Geri gelecek misin?"

"Evet"

Minnetardı Jungkook. Hiçbir zorunluluğu olmadığı halde günlerdir kendisi ile ilgileniyor, okuluna gidemediği için devamsızlık sorunlarını hallediyor ve hastanede yanında oluyordu.

Çekiniyordu artık.

"Hyung, yaptığın herşey için binlerce kez teşekkür ederim ama eğer işlerin varsa ve gelmek istemiyorsan gelme lütfen."

"Sorun yok Jungkook. İşim olduğu zaman gidip hallediyorum zaten dert etme."

"Sana yük oluyormuşum gibi hissediyorum."

Kaşlarını çattı ve sert ses tonu ile konuştu.

"Bir daha ağzından böyle bir kelime duyarsam"

Şaka yaptığını biliyordu Jungkook, bu yüzden pekte umursamadı ve iri bedenin oyununa ayak uydurdu.

"Naparsın hyung?"

Jungkook ile arasında kalan kısa mesafeyi kapattı ve yüzünü, genç oğlanın yüzüne eğdi.

"Öperim."

"Ne?"

Şaşkınlık ile sorduğu soru karşısında yanağına hafif bir öpücük kondurmuştu iri beden. Ne olduğunu anlamadan hastane koridorunda iri bedenin gülüşü yankılanmış ve sorusuna cevap alamadan Taehyung'un gidişini izledi.

Aradan geçen 2 günde Bay Jeon yoğun bakımdan çıkmasına rağmen, hala tamamen iyileşmiş sayılmazdı. Jungkook her ne kadar babasına yardım etmek istese de bir şekilde ya terslenmiş ya da annesi tarafından odanın dışında bekletilmişti. Jungkook uzun zaman önce düşünmekten kafayı yediği şeyleri tekrar düşünüyordu ister istemez. 'Acaba beni evlatlık mı aldılar ya da istem dışı bir hamilelik miyim acaba?' Aklında dönüp dolaşan sorular kalbini sıkan bir el varmış gibi hissettiriyordu. Her ne kadar buna inanmak istemese de ailesi tarafından gördüğü mualeme bunu düşündürtmekten başka birşey yapmıyordu.

Bugün Taehyung yanına gelmemiş hatta aramamıştı bile. Bıktığını düşündü Jungkook. Çok sıkmıştı iri bedeni dertleri ile. Hem şirket ile hem de kendisi ile ilgileniyordu ve doğal olarak yoruluyordu. Jungkook önceki günlerde her ne kadar gitmesini istese de -ki bu Taehyung'un iyiliği içindi- şuan tam da yanı başında olmasını ve kendine destek olmasını istiyordu.
Ama iri bedeni aramaya yüzü yoktu.
Hem arayıp ne diyecekti ki? Bunu bile bilmiyordu.

Saat akşam gece yarısına gelirken telefonuna gelen mesaj ile hastanenin bahçesine çıktı. Biraz ileride, daha önce Taehyung'un yanında gördüğüne emin olduğu, siyah takım elbiseli korumayı gördüğünde sakin adımlar ile yanına yürüdü.

"Bay Jeon?"

"Evet benim."

"Beni Bay Kim yolladı. Sabah erken saatlerde yurt dışına gitmesi gerekti ve size haber veremedi. Bu yüzden size haber vermem için beni yolladı."

Bıkmamıştı.

Hatta haber verdirecek kadar değer veriyordu kendine. Bu gerçeklik ile mutlu oldu. Ama neden korumayı göndermek yerine kendisi haber vermedi ki?

"Ah şey, haber verdiğiniz için teşekkür ederim ama neden kendisi beni arayıp söylemedi acaba?"

"Bay Kim gelene kadar sizi korumak ile görevliyim efendim. Ama neden size haber vermediğini bilmiyorum maalesef."

"Sorun değil ama burada kalmanıza gerek yok. Herhangi bir sorun yaşamıyorum. Lütfen Bay Kim'e teşekkürlerimi iletin. İyi akşamlar."

Koruma kararsızlık ile genç oğlanın yüzüne bakmıştı. Eğer Jungkook'un yanında durmazsa Taehyung kim bilir neler yapardı kendine. Düşüncesi bile tüylerini ürpertiyordu.

"Efendim Bay Kim'in kesin talimatı var, üzgünüm ama sizin ile kalmak zorundayım."

"Pekala, öyle olsun."

Koruma ile birlikte tekrar Bay Jeon'un kaldığı kata gelmişler ve gördükleri birkaç adam ile şaşırmışlardı.
İçlerinden oldukça iri yarı olan adam Jungkook'a bakarak diğerlerine hitaben konuştu.

"İşte o! O burada."

Daha ne olduğunu anlamayan Jungkook korumanın yere yığılması ve burnuna tutulan bir bez parçası ile bilincini kaybetmişti. En son hatırladığı şey ise birisi tarafından kucaklanması ardından, kısa bir süre sonra yüzüne değen sert rüzgar olmuş ve gözleri tamamen kapanıp karanlığa bürünmüştü.

Veee geldiiimm.
Açıkçası yazarken tıkandım ve olup olmadığından asla emin değilim.

Sizi seviyorum <3


𝑆ℎ𝑎𝑚 𝑙𝑜𝑣𝑒 𝑇𝑎𝑒𝐾𝑜𝑜𝑘Kde žijí příběhy. Začni objevovat