~16~

378 215 219
                                    

Olgunlaşmak; hiçbir şeye şaşırmamaktır…
        ~Dostoyevski~

"Buradan çıkmam gerek."

*Buraya gel Jessica, kaçma*

"Baba yardım et."

*Kaçamazsın benden*

"Baba nolur kurtar beni"

*Sen yaptın. Hepsi senin suçun.*

"Ben birşey yapmadım"

*Thomas senin yüzünden öldü. Sen öldürdün onu.*

"Hayır, ben yapmadım."

*Sen yaptın.*

"Anne ben yapmadım"

*Senin yüzünden oldu. Sende öleceksin. Yaşamayı haketmiyorsun.*

"Anne nolur yapma."

*Babanın katilisin sen.*

"Değilim. Ben katil değilim"

*Seni yakarak öldüreceğim Jessica. Babanı kovduğun bu evde öleceksin.*

"Anne nolur yapma."

*Sen yaptın.*

*Katilsin sen.*

*Senin yüzünden öldü.*

*Sende öleceksin.*

"HAYIR"

Genç kadın yatağından sıçrayarak kalktı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kabuslar peşini bırakmıyordu bir kaç gündür. Sürekli aynı kabusu görüp, aynı korkuyla uyanıyordu.

Saatin henüz yedi olduğunu görüp derin bir nefes aldı. Yavaş hareketlerle yatağından kalkıp üzerini değişti. Yüzüne su vurup, sakinleşmeyi bekledi. Kalp atışları eski haline dönünce odadan çıkıp, bahçeye doğru yürüdü. Temiz hava ciğerlerine dolunca rahatladığını hissetti.

"Yine erkencisin"

Jessica Missis Ruby'e bakıp:

*Uyku tutmadı* dedi.

*Siz de erkencisiniz*

"Genelde erken kalkarım."

*Anladım*

"İyi misin Jessica?"

Buruk bir tebessüm konudurarak yüzüne:

*İyim* dedi.

"Sarılmak ister misin?"

En son babasıyla sarılışı geldi aklına. Yine canı yanmıştı.

Hep böyle mi olacaktı?
Babasını hatırlamak canını'mı yakacaktı?

Yine buruk bir gülümseme kondurdu yüzüne.

Sarılmak istiyor'muydu?
Evet, hemde çok istiyordu.

Missis Ruby verdiği kararı anlamış olacak ki, kollarını ona sardı.

Anında sarılışına karşılık verdi Jessica. Göz yaşları teker teker aktı yine.

Annesinden göremediği sevgiyi başka bir kadından görmek canını yakmıştı.

Umursamadı.

Annesi hep böyleydi. Kabul etmeliydi; annesi onu sevmiyordu.

Yine gülümsedi genç kadın.

Annesinin varlığı, yine annesinin yokluğuyla doluydu.

±bizde istiyoruz

Amelia ve Jakta kollarını ona sardı.

Bu da neydi şimdi?
Mutlu aile tablosu mu?

Yabancı birinden aile olur'muydu ki?

Jessica bu yabancı insanlarla mutlu ve huzurlu hissediyordu.

Demek ki önemli olan; ailenin olması değil, aile sıcaklığını hissetdirmekti.

Jessica istemeyerekte olsa onlardan ayrıldı. Artık Fransaya gitmesi gerekiyordu. Şu sıralar bu evde kalmak ona iyi gelmiyordu.
Fransaya birkaç kez gitmişti ama yinede oraya yalnız gitmek istemiyordu.

Jessica bakışlarını Jack ve Amelia'ya çevirdi.

Onlardan biri onunla gelir'miydi ki?

En önemlisi onlara güvene bilir'miydi?

Aslında ilk başlarda Harry ile gitmeyi düşünmüştü. Ama o kendini toparlayıp, şirketin başına geçene kadar, şirketi biri idare etmeliydi. O yüzden de Harryden  Fransaya gidip, şirketin başında durmasını rica etmişti.

Sonuç olarak, Harry ile babasının mektubunun peşinden gidemezdi. Bir erkekle gitmesinin daha doğru olduğunu düşünerek, Jacka yakınlaştı.

"Vaktin varsa konuşa bilir'miyiz?"

Jack duraksasa da anında kendini toparlayıp, onu başıyla onayladı. Amelia ve Missis Ruby eve giderek, onları bahçede yalnız bıraktı.

"Ayrıntılara girmeden anlatacağım. O yüzden sende fazla üsteleme."

*Tamam*

"Benim Fransaya gitmem gerek. Babam bana bir mektup daha bırakmış. Onu almam gerek. Yalnız gitmek istemiyorum. Yani eger vaktin varsa…"

*Gelirim, seninle gelirim.*

"Teşekkür ederim Jack"

*Lafı bile olmaz*

"Ama bu aramızda kalsın lütfen."

*Merak etme kimseye birşey söylemem*


İkisi de gülümsedi.

*Ee içeri girelim'mi? Ben çok acıktım da*

"Tamam hadi girelim. Yarın da yola çıkarız."

*Tamam*

Pamuk eller yıldıza★

Bol bol yorum yazmayı unutmayın 🦋

Seviliyorsunuz🌼







Sebepsizler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin