~11~

406 235 146
                                    

Bazı insanların düşmanlığı, dostluklarından daha yararlı oluyor...
             ~Dostoyevski~

"Söylesene doktor, babam iyi mi?"

*Bakın, kaza sırasında çok fazla kan kaybetmiş. Biz elimizden geleni yaptık. Gerisi babanıza kalmış. Geçmiş olsun.*

"Kaza nasıl oldu?"

*Senin yüzünden. Sen bizi kovduktan sonra baban hep kendini suçladı. Senin yanına geliyordu bu gün. Eğer seni görmeye gelmeseydi bu kaza olmayacaktı.*

"Ben böyle olaca–"

*Yeter! Sesini duymak istemiyorum. Çık git buradan.*

"Hayır, hiçbir yere gitmiyorum. Babamın iyi olduğunu görmeden şuradan şuraya gitmem."

*Artık biz senin ailen değiliz. Bize böyle söylemiştin, gitmemizi de sen istemiştin. Şimdi ne değişti?*

"Babamı görmek istiyorum anne. Lütfen ona birşey olmasın."

*Sana pişman olacağın kararlar alma demiştim Jessica. Sense beni dinlemedin. Şimdi karşımda ağlamayı kes.*

"Babamı görmek istiyorum anne. Doktorla konuş lütfen."

*Ben senin için hiçbir şey yapmam bundan sonra. Bana anne demeyi de kes artık.*

"Lütfen anne yalvarıyorum sana yardım et."

*Eğer babana bir şey olursa artık bir annen de olmayacak Jessica. Dua et ona bir şey olmasın.*

"Bayan Jessica Black"

*Buyrun benim*

"Babanız uyandı ve sizinle görüşmek istiyor."

*Ne? Babam iyi'mi? Durumu nasıl?*

"Üzerinizi değişmeniz gerek. Böyle içeri giremezsiniz. Size yardımcı olacaklar."

*Tamam. Hemen gidelim.*

Genç kadın küçük bir kız çocuğu gibi ufak adımlarla babasının yanına yürüdü. Babası hiç iyi görünmüyordu. Üzerinde bir sürü kablo vardı. Rengiyse baya solmuştu.  

"Baba.."

*Jessica ağlama lütfen.*

"Özür dilerim baba. Ben hata yaptım. Affet beni lütfen."

*Şş, özür dilemesi gereken biri varsa o da benim. Haklıydın. Sana çocuk olduğunu hissettiremedim. Özür dilerim.*

"Hayır baba, ben yinede seninle öyle konuşmamalıydım."

*Yanıma gel Jessica. Sana sarılmak istiyorum.*

"Baba, seni çok seviyorum"

*Bende seni çok seviyorum güzel kızım.*

"Senin dinlenmen gerek, kendini yormamalısın."

*Fazla zamanım yok Jessica. Benimle kal lütfen.*

"Hayır baba, hayır. Sana birşey olmayacak. Lütfen böyle konuşma."

*Hep seninle kalamam Jessica. İyi bir baba olamadım sana. Affet beni güzel kızım.*

"Hayır, veda eder gibi konuşma benimle baba. Yapma lütfen."

*Ağlama Jessica. Bana verilen sürenin sonuna geliyorum. Senden isteğim; beni affetmen. Kendine iyi bak. Sakın fıstık yeme, biliyorsun alerjin var. Hep unutuyorsun bunu. Herşeye rağmen hayata gülümse. Seni çok seviyorum.*

"Baba, yalvarırım bırakma beni"

--^------------

"Baba cevap ver. Hayır baba……

küçük bir kız çocuğu babasını kaybetti. Böyle olacağını bilse babasıyla öyle konuşur'muydu hiç?
Bu hikayede kim suçlu, kim suçsuz bilmiyorum ama herkesin bir hatası var.

Bu hikayeye başlarken,
"Sebepsizlerin odasına hoş geldiniz" diyordum. Kaçıncı bölümden sonra bunu söylememeye başladım peki? Şuan 11-ci odadayız ve hoş'mu geldiniz? Gerçekten mutlu'musunuz? Ben hiç değilim. Sebebini sorsanız anlatamam.

Hepimizin hataları var aslında. Ama çoğumuz inatla hatalarımızdan ders çıkarmamayı seçiyoruz. İyi'mi yapıyoruz peki? Aslında hayır. Birinden özür dilemek neden bu kadar zor ki? Bir çoğumuz özür dilemeyi bile beceremiyoruz.
Örneğin ben. Sadece gurur meselesi.

Bu gün Jessica hatası yüzünden kaybetti. Eğer o gün öfkesine hakim olup, babasıyla sakince konuşsaydı belki de bunlar olmayacaktı. Yada kim bilir, belki de olacaktı. Ama en azından kendini suçlu hissetmeyecekti

Size soruyorum:
Sebepsizlerin 11-ci odasında neyi kazanıp neyi kaybettiniz?

Sebepsizler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin