Bölüm 10~ Günahkar

1.8K 201 28
                                    










Bazen öyle şeyler yaşarız ki hayatta, başımıza gelen olaylar dönüm noktası olur. Bazı şeylerin farkına varmamıza sebep olur.

Ben farkında değildim. Her şeyi kusursuz yaptığımı düşünürken aslında her şeyin içine ettiğimin farkında değildim.

Her şeyi bildiğimi sanarken aslında hiçbir şeyi bilmediğimin farkında değildim.

                           İki gün önce

Ormanın içinde var gücümle koşuyordum. Yanımda Alec, arkamda Cadı Krallığının askerleri vardı. Koşuyorduk. Nereye gittiğimizi bilmeden koşuyorduk.

Her şey mahvolmuştu. Alec ifşa olmuş, çevirdiğim oyun ortaya çıkmıştı. İşin daha kötüsü de şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Şuan tek isteğim arkamdaki kana susamış varlıklardan kurtulmaktı.

"Prenses ayrılalım."

"Ne!" İkimizde arkamıza bakmadan koşuyorduk.

"Siz Veliahtsınız. Sizin canınız benimkinden daha önemli. Onlar benim peşimdeler. Ben onları atlatırım. Siz gidin."

"Hayır! Ya sana bir şey olursa?" Cevap vermedi yönünü başka tarafa çevirdi. Hayır tek kalmamalıydı. Onlardan kurtulması imkansızdı.

Askerler onun peşinden giderken tam koşmayı bırakacaktım ki adım seslerinin hala geldiğini fark ettim. Arkamı döndüğümde gördüğüm Cadı Komutan beni dehşete düşürdü.

Elimde bir ateş topu oluşturup ona fırlattım. Ateşimden kolayca kurtuldu ve elini bana doğrultup bir şeyler fısıldadı.

Daha fazla koşamayacağımı hissedince durmak zorunda kaldım. Hemen kendime havadan bir kalkan oluşturdum.

Bana doğru gönderdiği sihirli ışıkları ateşim ile engelledim.

"Boyunuzdan büyük işlere kalkıştınız Prenses."

"Sen ne cüretle bana saldırırsın?" Ellerini indirip bana bir iki adım yaklaştı.

"Asıl sen ne cüretle Cadı Krallığına casus gönderirsin?" Şiddetli bir rüzgarın ona çarpmasını ve benden uzağa sürüklemesini izledim.

Yerde yuvarlanarak birkaç metre geriye savruldu. Fakat hiçbir şey olmamış gibi kalkıp üstünü silkeledi.

"Sana kibar davranmayı düşünüyordum ama bu düşüncemi değiştirmeye karar verdim." Elini bana doğru uzattı.

Kaçmak için kendimi yan tarafa atsam da kaçamadım. Siyah dumanlar etrafımı sardı. Kalkanım kırıldı ve ben kendimi yerde buldum.

Hemen odaklandım ona doğru ateş püskürttüm. Bu sayede onun konsantrasyonu bozulmuş, yaptığı her ne ise etrafımdaki kara dumanlar dağılmıştı.

Ona toparlanma fırsatı vermeden elimde bir su küresi oluşturdum. Küreyi tam yüzünün ortasına fırlatmam onu etkisiz hale getirdi. Ölmemişti ve birazdan ayılmış olurdu.

Arkamı dönüp havaya yükseldim ve ağaçların arasından hızlıca geçerek ilerlemeye başladım. Alec'i bir an önce bulmam gerekiyordu.

"Yanlış. Alec'i onlar öldürmeden önce bulman gerekiyor."

Eğer başına bir şey gelirse bunun yükünü kaldıramazdım. Onu, Renor'un yanına gönderen bendim. Benim yüzümden canına zarar gelirse ne yapardım bilmiyorum.

Uzaktan duyduğum boğuşma sesleri ile kalp atışlarım değişti. Kalbim kan değil de korku ve endişe pompalıyordu.

Uzaktan gördüklerim beni karşı konulamaz bir panik dalgasının içine iterken hızla yere indim.

Düşler Gezegeni || Ölü VeliahtWhere stories live. Discover now