Doğa sarayının geniş bahçesinde Prenses Cassie bebekleriyle oynuyordu. Dadıları onun için yere pahalı bir ipek halı sermiş, üzerine de prensesin yemesi için çeşitli atıştırmalıklar dizmişlerdi. Hepsi çok güzeldi ama Cassie’nin gözü kocaman görünen çikolatalı pastada kalmıştı.
Prenses çikolatalı olan tatlıları çok seviyordu. Bu yüzden abisi ona çikolata canavarı diyordu.
Masum bakışlarını pastadan çekip etrafında gezdirdi. Merakla çevreyi inceliyor, olanları anlamlandırmaya çalışıyordu. Küçük prenses şu sıralar fazla meraklıydı. Bilmediği her şeyi öğrenmeye çalışıyordu.
Birkaç metre uzağında kalan abisi, muhafızlarla birlikte kılıç talimi yapıyordu. Siyah saçları terlediği için alnına yapışmış, şakaklarından ter damlaları süzülüyordu. Mavi gözlerine yerleşen saldırganlık metrelerce öteden bile fark ediliyordu.
Abisi bu dersleri çok seviyordu. Cassie onu sürekli talim yaparken görüyordu. Bu dersler veliahtlık denen şey içinmiş. Cassie veliahtlığın ne demek olduğunu henüz bilmiyordu. Aslında bir keresinde abisine sormuş, o da sabırla kardeşine anlatmaya çalışmıştı ama Cassie yine de anlamamıştı. Abisi veliahtlık denen şeyi seviyorsa iyi bir şeydi herhalde.
Elindeki bebekleri yavaşça kenara bıraktı. Tek başına oynayınca hiç eğlenceli gelmiyordu. Zavallı prensesin hiç arkadaşı yoktu. Butün günü sarayın içinde geçiyordu. Kendine en yakın zamanda bir oyun arkadaşı bulmalıydı.
Ayağa kalkmak için hareketlendi ama elbisesinin etekleri boyuna göre uzun olduğundan dolayı ayaklarına dolandı ve ayağa kalkamadan kendini yerde buldu.
Poposu acımıştı!
Hiç sevmiyordu bu elbiseleri ama annesi, eğer giymezse güzel bir prenses alamayacağı hakkında bir şeyler söylemişti.
Gözleri tekrar pastaya kayınca ne için ayağa kalkmaya çalıştığı aklından uçup gitmişti. Şuan tek istediği o pastadan yemekti. Bakışlarını ayakta bekleyen dadısına çevirdi.
“Dadı, bana pasta verir misin?” Dadısı ona gülümseyerek pastaya yöneldi.
“Tabiiki prenses.” Pastadan özenle bir dilim kesti ve tabağa koydu. Çatalı da eline alıp Cassie'nin yanına oturdu. Cassie onun ne yapacağını anlamıştı ve hemen itiraz etti.
“Hayır dadı ben kendim yiyebilirim. Kocaman oldum artık, dört yaşındayım ben.” Dadısı çatalı eline verip ayağa kalktı ve az önce yaptığı gibi beklemeye koyuldu.
Cassie büyük bir iş yapıyormuşçasına dikkatle çatalı pastaya daldırdı. Dikkatli yemeliydi. Eğer üstünü kirletirse annesi kızabilirdi. Ağzını kocaman açıp pastayı yiyecekken yanına biri oturdu ve bütün dikkati dağıldı. Çataldaki pasta tabağa geri düştü.
Cassie kaşlarını çatarak yanına oturmuş abisine baktı.
“Ya abi ne yaptın? Senin yüzünden pastamı yiyemedim.” Prens Tom kurabiyelerden bir tane ağzına atıp kardeşine baktı. Çok şirin görünüyordu. Gülümseyerek yanağına sulu bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşler Gezegeni || Ölü Veliaht
FantasyYıllar önce Düşler Gezegeni'nde bir cinayet işlendi. Doğa Krallığının veliaht prensi acımasızca öldürüldü. Neden ve kim tarafından öldürüldüğü meçhuldü. Yaşadığımız hayat acımasızdı. Cassie daha küçük bir kızken abisini ondan almışlardı. Abisinin ö...
