Bölüm 2~ Birtakım Sorunlar

2.9K 208 34
                                    








Huzur içinde uyuyordum, zihnim, buhardan etkilenen bir cam gibi puslu olsa da rüya gördüğümün farkındaydım.

Çoğu zaman rüyalarımı kendim şekillendirirdim. Bu özelliğim herkeste yoktu. Rüyalarımı kontrol etmek ürkütücü olsa da güzeldi. Hayallerimdeki her şeyi rüyalarımda yaşamak, okyanusun dibinde nefes almak kadar iyi geliyordu bana.

Yine rüyamı kontrol ettiğim günlerden birindeydim fakat benim kontrolüm dışında bir şey oldu. Derinlerden bir çığlık sesi geliyordu. Tanrım bu nasıl bir ses böyle?

Duyduğum çığlık ve yatağımdaki hareketlilik beni uyanmaya itiyordu.

Gözlerimi aralayıp hızla yerimde doğrulduğumda karşılaştığım manzara sinirimi tepeme attırdı. Samanta köşede çığlık çığlığa bağırıyor, kapımın önünde bekleyen muhafızlar, Vita'ya saldırmaya çalışıyor, Vita ise onlara hırlıyordu.

"Bu ne cürret.!" Sesimin odanın içinde yankılanması ile herkes durdu. Uykudan yeni uyandığım için sesim kısık olsa da odadakileri durdurmaya yetmişti. Muhafızlar başlarını eğip bir adım geriye çekilirken, Samanta'da nihayet bağırmayı kesmişti.

"Vita yanıma gel." Vita bana itaat edip yatakta yanıma geldi. Bir elimi onun başına koyup okşadım.

"Odama bu şekilde girip ruh hayvanıma saldırmaya nasıl cürret edersiniz?"

Muhafız ağzını açmıştı ki alev alev yanan bakışlarımı Samanta'ya çevirdim.

"Ya sen? Vita'yı ilk kez görmüyorsun öyle değil mi? Neden dakikalarca çığlık atıp bütün sarayı başımıza topluyorsun?"

Gerizekalı! Vita'yı ilk kez görmüyordu fakat her gördüğünde yüreği ağzına geliyordu. Bakışlarımı Vita'ya çevirdim. Siyah gözlerini bana çevirmiş hayranlıkla beni izliyordu.

"Sana zarar verdiler mi bebeğim?" Başını hayır anlamında iki yana salladı. Bu güzeldi, eğer ona zarar vermiş olsaydılar hepsini kendi ellerim ile öldürürdüm. Başı eğik duran muhafızlardan biri konuştu.

"Prensesim, Kraliçe Maria, o kaplanın bu saraya bir daha girmemesini emretmişti." Gözlerimi sıkıca yumdum. Annem yine her şeyime karışmaya çalışıyordu demek.

"Siz de bundan cesaret alıp,odama izinsiz girip ruh hayvanıma saldırma gafletine düştünüz öyle mi?" Gözlerimi tek tek üsterinde gezdirdim. Bakışlarımın ne denli ezici olduğunun farkındaydım.

"Çıkın dışarı! Gözüm görmesin sizi." Hepsi selam verip dışarı çıktıktan sonra hırsla yataktan kalktım. Öfke, sinsi bir zehir gibi bedenimde gezerken, düşüncelerimi de zehirliyordu. Annemi boğmak istemememin başka bir açıklaması olamazdı çünkü.

"Şuna bak! Odamın içine kadar karışıyor. Lanet olsun!" Komidinin üstünde duran sürahiyi alıp duvara fırlattım. Sürahi büyük bir ses çıkararak kırıldı ve cam taneleri odanın her yerine dağıldı. Hırsımı alamamıştım ama başka bir şeye zarar vermedim. Bu kadının derdi neydi anlamış değildim. Annem aslında iyi biriydi fakat üzerimde otorite sağlamaya çalışması beni ona karşı soğutuyordu. Birdenbire bütün cam parçaları ortadan kayboldu ve odamın içi tertemiz oldu.

"Ayağını keseceksin Prenses." Cam parçalarını ortadan kaldıran Vita'ydı. Sinirim, kırılan sürahi gibi tuzla buz olurken, az önce sinir krizi geçiren ben değilmişim gibi gülümseyerek başına bir öpücük bıraktım. "Teşekkür ederim. Benim iyiliğimi düşünen tek kişi sensin." Vita mırıltıya benzer sesler çıkararak başını elime sürttü.

"Hadi gidip hazırlan yoksa yakın dövüş talimine geç kalacaksın." Tekrar başını öpüp ondan ayrıldım. Giyinme odama hızla girip kapımı örttüm.

Düşler Gezegeni || Ölü VeliahtWhere stories live. Discover now