21.Bölüm: Yanlış Anlaşılan

Start from the beginning
                                    

Öyle mi dercesine başı yana hafifçe eğildi Kara'nın. Buraya gelmede ki sebebi gerçekten ilaç parası mıydı?
Kara, "Saçmala--" diye söze girerken, Saadet'in gülmesi ile sustu. Ortada komik bir durum yokken kahkaha atması ikisine de garip gelmişti.

"Kara sende milletin ilaç parasını ödeye ödeye batacaksın ha." dedi Kara'nın koluna temas ederek.

Tepki vermeden Saadet'in yüzüne bakmaya devam etti Kara. Amacı neydi?

Bir tarafında iyilik olarak yaptığı ufak şeyleri kendisine özel algılayan Saadet, diğer tarafında ona özel olarak yaptığı her şeyi iyilik olarak algılayan Ada vardı. Saadet'in burada olması başlı başına yanlıştı.

Başını kapıya doğru çevirdi Ada.
"Telefonum çalıyor sanki?" dedi. Başını iki tarafa sallayarak onaylayan bir tonda konuştu. "Evet evet çalıyor." diyerek hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Saadet ve Kara'yı mutfakta yalnız bıraktı. Birkaç saniye ardından kapının hızla çarpılma sesi geldi ve Kara, Ada'nın gitmek için yalan söylediğini anladı.

Sürekli yanlış anlaşılıyordu. Tezgaha döndü ve doğraması gereken domatesi kesme tahtasına koydu. Bıçağı eline aldığında Kara'nın sağ tarafına geçti Saadet. "Ay bu kızda da bir afra bir tafra."

Tek kaşını kaldırarak elinde ki bıçağı kesme tahtasının üstüne bıraktı Kara, sakin olması gerektiğini kendisine hatırlatarak Saadet'e döndü. "Neyden bahsediyorsun Saadet. Sen kendi hareketlerinin normal olduğunu mu sanıyorsun?" sesi oldukça sakin ve kısık çıkmıştı.

"Aman ne varmış hareketlerim de? Gitmesi gereken birine bunu ima ettim ve o da bunu anladı ve gitti." dedi gayet normal bir şey söylüyormuşcasına. Ardından Saadet sırtını tezgaha yasladı.

Kara gülerek başını aşağıya eğdi ve başını iki yana salladı. "Peki," dedi ve ciddileşerek Saadet'in yüzüne baktı. "Ona git deme hakkını sana kim verdi?"

Saadet konuşmaya başlamadan Kara devam etti. "Hani benim evim ya. Benim evimde benim istediğim kişi kalabilir ya." Bu sefer devam etmesine izin vermeyen gülümseyerek konuşan Saadet oldu.

"Beni de istiyorsun yani."

Gözlerini sakince kapatıp açtı Kara. Yanlış cümle kurduğu için mi yanlış anlaşılıyordu yoksa karşısındaki kişiler fazla mı kafasında kuruyordu anlamıyordu. Ama bunun artık bitmesini ve anlaşılmak istiyordu.

"Dün gece saat üç müydü?" dedi onay istercesine Kara. "Kapımıza geldin. Kalacak yerim yok, yardıma ihtiyacım var dedin. Geri çevirmedik, Meriçgil de seviyor seni, iyi bir insansın. Tanıdığımız birisin ve asla başının belada olmasına izin vermeyiz." Nefes alarak devam etti.

"Ama bunu yapmış olmam sana bu tarz harektler yapma hakkı vermiyor, eğer yanlış anlaşıldıysa düzelteyim. Benim için değerli olan birini benim evimden kovamazsın, böyle bir hakkın yok.. Kimsenin yok."

Saadet'in yüzü düştüğünde Kara susmaya karar verdi. Kalbini kırmak istememişti ama yapacak başka bir şeyi yoktu Kara'nın. Eline bıçağı aldı ve kaldığı yerden domatesi doğramaya devam etti.

Birkaç dakikanın ardından sofrada tekrar buluşmuşlardı ve konunun yeniden Ada'ya gelmesi Kara'nın canını sıkmıştı. Her yerde, her zaman konu bir şekilde Ada 'ya geliyordu son günlerde. Çevresindeki herkes bir şekilde Ada'nın ismini ağzına alıyordu. Onun hakkında sürekli konuşuluyor olması Kara'nın canını sıkıyordu.

"Ada niye kalmadı kahvaltıya?" diye sordu Meriç, Kara'ya. Meriç, Ada'nın işim çıktı bahanesine inanmamıştı. Konunun bir şekilde Kara ile ilgili olduğunu düşünmüştü ve şuan haklı olduğunu masada ki gerilimden anlamıştı.

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Where stories live. Discover now