D 014

23 2 3
                                    

"Alo! D007 henüz uyanmadı! Ne yapabilirim? Doktorlara duyurmadan onunla ilgilenmeye çalışıyorum! Sisteme yansımadan serumlardan onu kurtarmak ne kadar da zor biliyor musun? Evet! Anlıyorum ama..."

Telefonla konuşan genç adamın odada depar atışı ile sonra da dışarıya çıkışını hiç devinemeden dinledi Hemra... Bir hastane odasında yataktaydı, gözleri açık ancak hiç tepki veremiyordu. Ve karşısında da bir televizyon asılıydı. Ve orada da bir adam kendi kendine konuşuyordu.

Hemra, ilk defa televizyonun konuştuğunu görüyordu! Bu tuhaftı! O küçücük pencere nasıl bir canlıymış gibi konuşabilirdi? Hemra'nın tüyleri diken diken oldu ancak devinemedi, kaçamadı da... Gözlerini istese de ekrandan ayıramadı.

"Merhaba! Eğer bu yasaklanmış kanalımızdaki yasaklanmış yayına ulaşabilmişsen, sen de bizler gibi artık bir şeylerin farkına varıyorsun demektir."

"Lafı uzatmayacağım ve sadece tek bir şey söyleyeceğim."

"Medyadan uzak dur."

"Bu seni öldürür."

"Anlatabildim mi?"

"Mesela aşk var mıdır?"

"Yoktur!"

"En azından sanıldığı gibi değil..."

"Mesela çocukların vitamin içerikli mamalara ihtiyacı var mıdır?"

"Yoktur!"

"Hiçbir bebek, yeryüzündeyken annesinden daha iyisine ihtiyaç duyamaz."

"Mesela insan süslenince mi daha güzeldir?"

"Gerçek yüzlerini saklarken sanmıyorum."

"Gerçekten uzay var mıdır?"

"Gök gerçekten delinebilir mi?"

"Plastikler geri dönüştürülebilir mi?"

"D vitamine ihtiyacımız var mıdır?"

"Ya da kalsiyuma?"

"Dağlar neden çiçek açar?"

"Metrelerce yükselebilirken?"

"Anlatabiliyor muyum?"

"Medyadan uzak dur!"

"O seni kandırmadan önce!"

"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir!"

"Hiçbir şey!"

"Sen bile!"

"007! Uyanmışsın!"

Genç adam, Hemra'nın yanına tekrar geldiğinde televizyon yine eski rahatsız edici titreşimine dönüştü.

"İyi misin? Günlerdir buraya geliyor ve seni uyandırmak için elimden geleni yapıyorum! Ah sürekli o kablolar ve serumlarla uğraşmak yorucuydu, ama şimdi bunlar hakkında laf kalabalığı yapmak için de vaktimiz yok! Doktorlar gelmek üzere! Beni iyi dinle 7! Kendini ancak sen uyandırabilirsin! Sistemine bağlantı sağlanamıyor! Bu da sen istemediğin için! Artık uyumaya bir son ver ve kendini uyandır! Yoksa her şey için çok geç olacak! Anlıyor musun? Eğer uyanmazsan sonuçlardan dolayı senden daha suçlu bir başkası daha olmayacak! Sistemin üzerinde çalışmaya devam etmesinin sebebi de senin uyanmak istememen! Kendinin doktoru ol! Ya da hâkimi! Ya da avukatı! Her şey hakkında bilgin olmazsa uyanamazsın! Ah! Beni anlamıyorsun değil mi? Pekâlâ, şimdi beni iyi dinle..."

"Gözlerinden her şey kayda alındığı için yüzümü bir erkek yüzüyle değiştirmek zorunda kaldım. Aslında beni tanıyorsun. Ben o küçük arkadaşınım. Bizi çocuklarını kaybeden aileler için üretiyorlar. Önce o çocukları mamalar ve ekranlarla zehirleyip erken öldürüyorlar, sonra da bizi onlara satıyorlar. Her adımda para kazanan şirketler oluyor, aileler ise hep kaybediyor ve biz de... Hemra'yı hatırlıyorum. Gerçek Hemra'yı... Ben varken o da vardı. Çok zekiydi. Zeki olduğu için onu aldılar. Ve seni verdiler... O kitap da Hemra'ya aitti ve tüm onları o yazdı. Ama sen... Her şeyi böylece bir anda söylediğim için ben de üzgünüm, ama daha fazla direnmeye devam edersen seni diğer robotların yok edildiği o mezbahaya gönderecekler! Oraya dönmek hiç istemezsin! İnsanlar ölür, ancak biz ölmeyiz! Uyanmak elinde D007! Sadece gözlerini kıpırdat ve geri dön, hadi!"

Koridordaki ayak seslerini işiten genç robot, hemen koşup pencereye ulaştı ve oradan aşağıya atlayarak kaçtı.

Hemra, tüm bedeni şoktan kilitlenmiş bir şekilde yatarken, koridordan gelen ayakların her yakınlaşmasında vücudunu biraz daha kıpırdattı.

Uyanmak o kadar zordu ki sanki tonlarca ağırlıkta bir yük tüm bedenine oturtulmuş gibiydi.

Biraz daha kıpırdandı ve biraz daha...

Acı çekti, ancak pes etmedi.

Nefesi daraldı, ancak yorulmadı.

Kapının önünde dikilip de aralarında sohbet eden doktorları fırsat bildi ve biraz daha kıpırdandı, bu bir kaç dakika sürdü.

Ah, uyanmak ne zordu!

En sonunda gözünden yaş gelse de tüm gücünü kullanan Hemra, tüm kabloları kopardı ve ayağa kalktı.

Bacakları titredi, yere düştü; doğruldu, pencereye ulaştı. Gerçek pencereye ulaştı... Siyah olmayan pencereye... Gökyüzülü olana...

Yarından Sonraki GünWhere stories live. Discover now