25

1.1K 98 22
                                    

Öncelikle geç bölüm için özürlerimi sunuyorum. Ve bol bol yorum rica ediyorum. Çünkü ne kadar yorum gelirse o kadar motive oluyorum ve o kadar hızlı yazıyorum. Bu arada herkese hayırlı bayramlar.

Bayrama daha var ama çaktırmayın 😉

"Korkma sarah. Onlar sadece içi boş birer dev. Sana vurmaktan başka bir şey yapamazlar." Histerik bir kahkaha attım. "Sağ ol ya! Çok yardımcı oldun." O anda üzerime çöken yorgunlukla dizlerimin üzerine çöktüm.

"O kolye boynundayken çok güçlü büyüler yapmadın, değil mi?" Kafamı zorla kaldırıp ona baktım. "Ne alaka?" Üzerime sanki giderek daha da çok çöken ağırlık bunun çok alaka olduğunu yüzüme çarpıyordu. "O kolye bir güç kaynağı. Onda yaptığın büyüler neredeyse hiç enerjini tüketmiyor." Sırtımda hissettiğim acıyla çığlık attım.

Elimi titrek bir şekilde sırtıma attım. Elime gelen sıvıyla ise resmen beynimden vurulmuşa dönmüştüm. O parmaklıkların ardından eğilip tişötümü hafifçe sıyırdı. "Ne oldu sana böyle!" İleriden bir kahkaha sesi duyuldu. "Sarayımızın yirminci katına bodoslama girdiler. Ne olacak başka?"

Babamın sinirle soluduğunu hissettim.

Başka bir buz devi arkadan çıktı. "Demek Loki'in kızı sensin. Ben de diyordum ki bu kız nereden tanıdık." Kafam yana doğru düştüğünde gözlerim kararmaya başladı. "Şimdi o kolyeyi bana ver!"  Gözlerim tam olarak kapanmadan gördüğüm tek şey mavi bir ışık patlamasıydı.

*****

"Anlat bakalım." İki kardeş karşılarına genç oğlanı almış sorguya çekiyorlardı. "N-neyi?" Daniel ezilip büzülerek kızacakları aşikâr olan macerayı anlatmamak için çabalıyordu. "Bilmemezlikten gelme Daniel. Bu yaptığınız şey her neyse ölme riskiniz çok yüksekti." Thor sinirle çıkıştığında Loki kardeşinin kolunu tuttu.

"Sakin ol. Böyle yaparak işleri daha da zorlaştırırsın." Sonra yiğenine döndü. "Ama sen de hiç yardımcı olmuyorsun." Daniel derin bir nefes aldı ve saçlarını karıştırdı. Bu hareketiyle boynundaki ve kollarındaki buz yanıkları sızladı.

"Sarah Heimdall'ı tehdit ederek bizi ışınlamasını sağladı. Bundan sonrası ise aşırı hızlı gelişti. Buzdan yaptığı bir kızakla aşırı uzakta olan kaleye hızla ilerledik. Fakat hızımızı alamayıp buz kaleye bir roket gibi daldık. Bu sırada sanırım savrulmanın etkisiyle Sarah benim önüme geçti ve bir nevi bana kalkan oldu. Bununla da kalmayıp, ben geniş bir yatağa düşerken Sarah yere çakıldı."

Loki kızının sırtındaki kocaman yara aklına gelince gözlerini sıkıca kapattı. "Sonra buz devlerinden kaçarak aşağı katlara indik. Büyük ihtimalle taht odası olan büyük odaya geldiğimizde ise Sarah zaten oraya gitme amacımız olan büyüyü orada yapacağını söyledi." Loki sözünü böldü. "Büyü mü?" Daniel elini havada salladı.

"Evet. Bir yer bulma büyüsüymüş." Thor ayaklandı. "Kütüphanede yaptığınız daha doğrusu yapmaya çalıştığız büyü mü?" Daniel yutkundu. "Evet, o." Thor yerine geri otururken şüpheli bakışlarını oğluna dikmişti. "Peki orada, o şartlar altında nasıl başardınız?" Daniel anımsamaya çalıştı. "Aradığımız kişinin doğum yerine yakın olmalıymış. Zaten oraya gitme amacımız amcamı kurtarmak değil büyüyü yapmaktı."

Loki seslice yutkundu. "Ne yaptıklarını biliyor musun?" Kafasını aşağı yukarı salladı. "İnfinita quest. Gerekli koşullar sağlandığı taktirde aradığın kişi her neredeyse onu bulur. Herhangi bir sınırı yoktur. Kalkanlar bile işe yaramaz." Thor korkuyla sordu. "Bu kadar büyük bir şeyin kendi kadar büyük bir bedeli olmalı. Değil mi?"

Daniel giderek ciddileşen konuşmada irileşmiş gözleriyle ikiliyi izliyordu. "Maalesef. Hayatı boyunca iki kere yapmaya çalışması bile mucize." Thor yutkundu. Nasıl olmuştu da bunu fark edemezdi? Kendi sarayında olan bu büyüyü nasıl olmuştu da basit bir arama bulma büyüsü sanmıştı?

"Sormadan duramam. Bu kolyenin olayı ne?" Daniel merakla konuştuğunda Thor da kardeşine döndü. "Aslında jountheim soyundan gelen kişilere özel bir kolye. Yüzyıllar önce gezegenin çekirdeğinden yapılmış. Hâlâ nasıl yapıldığı bilinmiyor. Amacı ise kullanan kişinin güçlerini neredeyse sınırsız bir seviyeye ulaştırmak ve yaralarını anında iyileştirmek."

Thor merakla kardeşini dinliyordu. "O hâlde neden Sarah bu hâlde?" Loki nadiren dağnık olan saçlarını karışrırdı. "Sorun da bu ya. Kolye çıktığı anda harcadığın güç ve aldığın yaralar katlanarak sana geri döner." Thor korkuyla gerilerinde 3 gündür aralıksız uyuyan yiğenine baktı. "Bu şey nasıl onun eline düştü!" Daniel de korkuyla kuzenine bakıyordu.

Demek bu yüzden bu kadar güçlüydün.

Kafasını öne eğdi. Utanmıştı. Onu kıskanmıştı, nasıl yapmıştı ki bunu? Neden onu kısknamak yerine bu gücün nereden geldiğini araştırmamıştı? Hatta neden kimse bunu araştırmamıştı?!

"Ben verdim." Dedi Loki pişmanlıkla. Thor sinirlendi. "Nasıl bunu yaparsın?! O kolyenin tehlikesini en iyi senin bilmen gerek." Loki de sinirlemmişti. "O kolyenin peşindeydiler! Kimsenin dünyada annesiyle birlikte normal bir hayat süren normal bir kızın boynuna bakacağını düşünmedim! Tabi sırf beni bulmak için onu buraya getireceğinizi nereden bileyim!"

Thor derin bir nefes aldı. "Hiçbirşeyden haberin yok değil mi?" Loki kaşlarını çattı. "Neyden?" Thor elini kardeşinin omuzuna koydu. "Astrid sen gittikten sonra kafayı yemiş. Beş yıl sonra da onu evden kovmuş. Yıllarca sokakta büyümüş ve ben onu almaya gitmeden önce onu intikamcılar bulmuş."

Loki bir süre duyduklarını hazmetmeye çalıştı. Sevdiği kadın, aşkından yanıp tutuştuğu kadın. Ne olmuştu ki o gittikten sonra? Kızına baktı. Uzun bir süre uyanacakmış gibiydi. "Benim için ona göz kulak olun." Hızlı adımlarla odadan çıktı Loki.

*****

Yatağında usul usul ağaçları izliyordu kadın. Stresten hafifçe beyazlamış saçları yine beyaz olan yastıkta dağılmıştı. Bir anda dala konan güvercinle gülümsedi. Elini pencereye uzattı. Pencereyi açıp içeri girmesini istedi fakat eli yetişmedi. Bu çabasına gözleri aynaya takılır takılmaz son verdi. Ağzı aralandı. Gözleri doldu. Gözlerini kırpıştırdı. Ama gitmedi.

En sonunda kafasını çevirip kapının önünde onu izleyen kocasına baktı. "Loki..." Kocası siyah takım elbisesiyle hatırladığından daha yakışıklıydı. "Astrid, ne oldu sana?" Hızla karısının yanına ilerledi. "Geldin... Onca yıl sonra geldin." Gözlerinden ardı ardına akan yaşlar görüşünü kısıtlamıştı.

Elini kaldırdı ve kocasının elini tuttu. "Onlra yüzünden gelmedin değil mi?" Loki kaşlarını çattı. "Kimler?" Astrid gözlerini kaçırdı. "Çocuklar." Eli gerildi genç tanrının. "Çocuklar mı?" Kafasıyla onayladı. "Evet, çocuklar." Tuttuğu eli karnına yönlendirdi. İnce parmakların pikenin üzerinden karnını kavramasını sağladı. "Oğlumuz senin yüzünden gitti. Onu istemediğin için."

Oğlumuz?

Yüzündeki şok kilometrelerce öteden okunabilirdi. Oğlu mu vardı? Varsa neredeydi? Neden kimse bundan bahsetmemişti? "Ona ne oldu Astrid? Nereye gitti?" B kabullenmesi zor bir şeydi. "Cennete. Daha doğamadan öldü. Onu istemediğin için." Elleri titredi. Oğlu, neden hiçbir şeyden haberi yoktu? Boşlukta olan elini yumruk yaptı.

"Onu istemediğimi de nereden çıkardın?" Astrid daha demin ağlamıyormuş gibi kocaman gülümsedi. "Gittin. Bizi terk ettin. Onları istemediğin için. Merak etme. Diğeri de yok artık. Artık sadece ikimiz varız. Sadece ikimiz." Loki dolan gözlerini tavana dikti. Sonra yavaşça eğildi ve bir zamanlar delicesine aşık olduğu kadının alnını öptü.

Öpücükle huzur bulan kadın ise mutlulukla yumdu gözlerini. Fakat açtığında o yoktu. Etrafına baktı. Bağırdı, çağırdı. Tüm hastaneyi başına toparladı fakat o yoktu. "Gitti." Diye bağırdı boğazı agrıyana dek. "Gitme." Dedi uzaktan onu izlediğine emin olduğu kişiye. Fakat gitmişti. Onu tekrar tek bırakmıştı.

Loki'nin kızıWhere stories live. Discover now