8

2.5K 196 37
                                    


Etrafımı saran ışık hüzmeleri ile kaşlarımı çattım. Saliseler sonra gözüm kamaşmış, ayaklarım yerden kesilmişti.

Hemen sonra ayaklarımın yere basması ile anlık bir kara ile thor dan ayrıldım. ''Hoş geldin dostum. Bakıyorum da prensesi bulmakta zorluk yaşamadın.'' Konuşan kişiye kafamı çevirdim. Bizden yüksek bir yerde, yere saplanmış bir kılıcı tutuyordu.

Bu adamı tanıyordum. Fakat adını unutmuştum. ''Evet, bir de şu saldırı olmasaydı. Neyseki prenses oradaydı.''

Beni övmesi yüzümde bir sırıtma oluşturdu. Ama bulunduğumuz yere göz gezdirmem ile sırıtma yavaş yavaş soldu. Altından yapılma bir odada duruyorduk.

Biraz ilerledim ve kapıdan dışarıya baktım. Altın saray...

''T-thor? Artık gidelim m-mi?'' Sesim titremişti. Bunun tam olarak neyden kaynaklandığını çözememiştim. ''Ben tekrar uğrarım.''

Thor önde, ben arkada saraya ilerlemeye başladık. Her adımda içim parçalanıyordu. Benim burada büyümem gerekiyordu. Sokak kenarlarında değil.

Etrafa dikkatle bakıyordum. Babam burada büyümüş, burada düşüp burada kaklmıştı. Onun adına mutlu oldum. En azından güzel bir yerde güzel bir çocukluk geçirmişti.

''Herkes sana bakıyor, rahatsız olmuyor musun?''Sonradan fark ettiğim insanlara küçümseyen bir bakış attım. Bana korkak bakışlar atıyorlardı. Hoş.

''Aslında ilgi odağı olmak hoşuma gidiyor.'' Bunun üzerine bir şeyler söyledi ve saraya giriş yaptı. Ben de hemen ardından girdim.

'Babası yetmiyordu, bir de kızı çıktı. Umarım babasına benzemiyordur.'

Adımlarım yavaşladı ve durdu. ''Ben olsam ne düşündüğüme dikkat ederdim.'' Arkamı döndüm ve askere kötü bir bakış attım. O ise bir adım geri çekildi.

''Bir daha tepkisiz kalmam. Haberin olsun.'' Önüme döndüm ve tek kaşını kaldırarak bana bakan amcama ters bir bakış attım. ''Ne?''  Omzunu silkti. ''Hiç, sadece baban ile olan benzerliğin dikkatimi çekti.''

Derin bir nefes aldım. ''Biliyorsun ki bir kaç salise de seni buzlar içine alabilirim.'' Gülümsedi. ''Biliyorum.''

Bir süre büyük sarayın uçsuz bucaksız koridorlarında ilerledik. ''Burası senin kalacağın oda. Önceden sana göre kıyafetler konuldu. Düzgün bir şeyler giy. Birazdan yüce babamız odin seni huzuruna çağıracak.''

Bir şey demeden odaya girdim. Gayet geniş bir odaydı. Aslında klasik şeyler abartılarak yapılmıştı. Büyük bir yatak. Gereksiz genişlikte bir kıyafet dolabı. Saçma tablolar. Odada genişliği haricinde beğendiğim bir şey yoktu.

Kıyafet dolabına ilerledim. Kapağını açtığımda aşırı süslü pek çok elbise ile göz göze geldim. Bir süre bakıştıktan sonra buna daha fazla katlanamayacağımı anladım ve sert bir şekilde dolbın kapağını kapattım.

Yatağa sırt üstü uzanarak derin nefesler aldım. Buna katlanamıyordum. Çok saçmaydı. Her şey saçmaydı!

Kapının çalmasıyla yerimde doğruldum. ''Gir.'' İçeriye koyu mavi elbiseli bir kız gerdi. ''Ben luna. Bundan sonra sizin nedimeniz ben olacağım.''

''Harika. Şimdi beni rahat bırak.'' Bir an konuşacak gibi oldu ama ona olan bakışlarımdan korkmuş olacak ki odadan dışarı çıktı.

Odadaki makyaj masası dikkatimi çektiğinde oraya gittim. Sandalyeye oturdum ve kendime baktım. Kısa siyah saçlarım dağılmıştı. Bulduğum bir tarak ile saçlarımı taramaya başladım.

Üzerimde uzun beyaz bir tişört ve kot şort vardı. Açıkçası o elbiseleri giymektense bunlarla gezerim daha iyi.

Kapı tekrar çaldığında, komutum ile içeri bir asker girdi. ''Yüce babamız odin sizi huzuruna çağırıyor.'' Kafamı olumlu anlamda salladım ve ayağa kalktım.

Askeri takip ederek bir kaç koridor geçtim. En sonunda büyük bir kapının önünde durduk. Benim geldiğimi bildirdiler ve içeri girdim...

*****

Evet cananlarım! Geri geldim.

Görüşmeyeli nasılsınız?

Ben pek iyi sayılmam.

Lgs beni garip bir şekilde etkiledi.

Ah her neyse, umarım bu bölümü beğenirsiniz.

Ve esma umarım yarın beni öldürmezsin...

Loki'nin kızıWhere stories live. Discover now