15

2K 166 14
                                    


Gözlerimi elime diktim ve sakince kitapta yazan şeyleri içimden tekrar etmeye başladım. Bir süre aynı döngü devam ederken bir anda elimden çıkmaya başlayan küçük havai fişekler ile yerimden fırladım. Sonunda! İki hafta sonra bir büyü yapmayı başarmıştım!

Hemen yatağımdan kalktım ve terziye zorla diktirdiğim kot şort ve siyah tişörtü üzerime geçirdim. Sabah olduğu için herkes kahvaltıdaydı. Bense açlıktan ölme sınırlarındaydım. Daniel beni kandırarak bir iki parça şey yedirmeseydi belki çoktan ölmüştüm.

Son zamanlarda daniel ile gerektiğinden fazla koridorlarda koşturduğum için az çok sarayı kavramıştım. Ve bunun yardımıyla yemek salonunu bir şekilde bulmuştum. Muhafızlar beni görünce hızlı nir şekilde büyük kapıyı açtılar. Onlara cidden sert bir bakış attıktan sonra alaycı bir gülümsemeyle içeri girdim.

Gözüme batan ilk şey gerektiğinden büyük olan yemek masası ve bu saraydaki herkesi doyurabilecek kadar çok yemek olmasıydı. Yüzümü buruşturdum. Bu sarayda bir günde israf edilen şeyler ile dünyadaki onlarca insanın ölümü engellenebilirdi. Sözde bir de tanrı olacaklar.

Masada beni ilk fark eden sevgili amcam oldu. ''Ah leydi sarah! Sonunda aramıza katıldınız!'' İğrenen gözlerimi fark etnesinler diye tavavana diktim. Yine beş katlı bir bina kadar yüksek bir tavan ve aşırı süslü ve büyük bir avize. Nereye baksam.kusacak gibi oluyordum. Derin bir nefes aldım. ''Maalesef buraya size katılmak için değil aranızdan birisini almak için geldim.''

Daniel hızla elindeki ekmeğe garip bir sos sürdü ve ayağa kalktı. ''Size afiyet olsun ben kaçıyorum!'' Sonra aynı hızla yanıma geldi ve birlikte odin'in garip bakışları altında odadan çıktık. ''İster misin? Tadı çok güzel.'' Bana uzattığı ekmek dilimine baktım.

''Sağ ol fakat iste-'' Sözüm ekmeği bir anda ağzıma sokması ile kesildi. Etrafta yan gözle izleyen ve bu durumuma gülmemek için kendini zor tutan bir iki leydi ve asker olduğu için ekmeğı ısırmak zorunda kaldım. ''Seni buz kalıbı yapıp bu sarayın tepesindeki anlamsız direğe sabitlemezse-'' Yine ekmeği ağzıma tıkadığında ekmeği elinden aldım ve sinirle yemeye başladım.

''Sen neden çağırmıştın beni?'' Bana baktı. Son parçayı zorla yuttuktan sonra anca cevap verebilmiştim. ''Sanırım şu büyü işini çözdüm.'' Elimi havaya kaldırdım ve bu sabah yaptığım şeyi yaptım. Bu sefer çok daha kolay olmuştu. ''Vay canına. Çok güzeller. Fakat daha da geliştirebilirsin.''

Parmaklarımı avcuma gömdüm ve büyünün bitmesini sağladım. ''Bunu sen nereden biliyorsun?'' Ellerimi belime koyarken tek kaşımı kaldırdım. ''Amcam da arada yapardı bu büyüyü. Fakat onunki tavana kadar yükselirdi.'' Alayla gülünsedim. ''Peki beni tecrübem ce bilgim onunla boy ölçüşebilir mi?'' Kafasını iki yana salladı.

''Neyse hadi gidiyoruz!'' Kaşlarını çattı. ''Nereye?'' Gülümsedim. ''Babamı bulmaya...''

*****

Geç geldi. Ve kısa. Kendimi parçalamak istiyorum!

Her neyse cananlarım, yakın bir zamanda okullar açılacak ve bundan önce uzun bir bölüm atmaya çalışıcam. Fakat sizi önceden uyarayım, bu kitabı fazla uzatmayı düşünmüyorum. Otuz bölümün bile çıkacağından emin değilim.

Her neyse bay bay!

Loki'nin kızıWhere stories live. Discover now