18.Bölüm ❝Arada kalmak❞

Začít od začátku
                                    

          "Beni şaşırtıyorsun." Kelimeleri güçlükle bir araya getirerek dökmüştü dudaklarından.

          Evet, sabah apar topar buraya gelmemiz gerektiği için onunla konuşamamıştık. Her şeyi açıklamayı deli gibi istesem de fırsat olmamıştı, zaten anlatacaktım ancak şu an hiç sırası değildi.

          "Evet..." Göğsümü şişirecek kadar ağır bir soluk aldım ve etrafa bakınarak "aslında bakarsan sana anlatmam gereken şeyler var."

          Az önceki kırgınlığın yerini derin bir        endişe aldığında aceleyle konuştum.

          "Hayır, yani endişelenmeni gerektirecek bir durum yok ortada." Yani şimdilik.

          Ardından kendime gözlerimi devirerek yanından sıyrıldım ve kolilerin yanı başında durdum. Tam onlara doğru eğilecekken kolumdan tutup beni kendine döndürdüğünde bundan kaçamayacağımı biliyordum.

          "Ecrin," kaşları çatıldı "sen neyden bahsediyorsun?"

          Aklımın yarısı hâlâ Melina da olduğu için içimdeki endişe giderek büyük bir tahammülsüzlüğe bırakıyordu yerini.

          Kolumu nazikçe parmaklarının arasından sıyırdım ve yumuşak bir sesle konuştum. "İnan ki bir sorun yok. Şu spa dan bir çıkalım, eve gittiğimizde konuşuruz, olur mu?"

          İki gözüne de dikkatlice baktım. Tatmin olmasa da yeri ve zamanının olmadığının o da farkındaydı.

          Kafasını uyuşuk bir tavırla salladı ve kabullendi.

          "Peki."

          Bedeninin ardındaki kapalı duran kapı gözüme çarptı. Yerdeki kolilerden birini alıp kapıyı açtıktan sonra asansörün kapısını açarak kenarına koydum ve açık durmasını sağladım.

          "Şunları yerleştirelim artık."

          Orta boyutta koliler olsa da az oldukları söylenemezdi.

          Tekrardan içeri geçerek diğerlerini de taşımaya başladığımda bana yardım ediyordu...

          Son koliyi almak için geri döndüğümde emin olmak için etrafa tekrardan bakındım, başka hiçbir şey kalmamıştı.

          "Tamamdır, gel bakalım." Kenarlarından tutup kaldırdığımda bunun diğerlerine nazaran çok daha ağır olduğunu fark etsem de belli etmeden dişlerimi sıkarak dirseklerimin üzerinde tutmaya çalıştım ancak anında sırtım titremeye başlamıştı.

          "Ecrin, onu ben taşırım bırak!" Dairenin dışından gelen sesi hızla yakınlaştığında daha onun gelmesine fırsat kalmadan dirseklerimin arasından kaydığında bükülü duran dizlerimden güç alarak koliyi tutmaya çalıştığımda düşmesine fırsat kalmadan Vural Bey geldi ve kollarımın altından dirseklerini bağlayarak kutuyu tuttu.

          "Sana demiştim."

          Düşmekten kurtardığı kutuyu iyice alttan kavradıktan sonra sert bir soluk verdiğinde nefesi hemen çenemde bitmişti.

          İçinden ateş çıkan gözlerim iznim olmadan kalkarak onu bulduğunda daha önce onu bu kadar yakından bakmadığımı, yakınlığımızın gereğinden fazla olduğunu fark ettim.

          Bedenim anında tehlikenin sinyallerini vermeye başladığında kalbim şakaklarımda atıyordu sanki.

          Bıraktığı soluğu olduğu gibi alıyor, ağzımdan ona geri veriyordum.

Ya'saklı BahçeKde žijí příběhy. Začni objevovat