18. bölüm : Yeşeren özgürlük

794 92 44
                                    

Aradan belirli bir zaman geçmiş Minho ve Jisung her ne kadar barışmasalar da artık aynı ortamda durmayı dert etmeyi bırakmışlardı. Zaten üçüncü tur için çok da birlikte olmaları gerekmiyordu fakat dördüncü tur için çalışmalara da başlanmıştı.

Şarkı hazırlandıktan sonra herkes performansda görmeyi istediği şeyleri teker teker sıraladı;

Silahlar, grafiti, tanklar, ışın gösterisi, gangsta tarzı kıyafetler, jyp aptal yazısı ve Deadpool...

  İstedikleri şeyleri güzelce birleştirmiş ortaya harika bir şey çıkartmışlardı. Sabırsızlıkla iki hafta sonrayı beklemeye başlamışlardı.

Şimdi ise üçüncü tur çekimi için kingdom sahnesine gelmişlerdi. Makyözler sıkı bir çalışma içersindeyken herkesin içinde sönmek bilmeyen bir heyecan vardı. Bu tur her ne kadar geçiş turu gibi gözükse de onlar için önemliydi. Tüm umutlarıyla çalışmışlardı. Kaybetme gibi bir lüksleri yoktu.

  Changbin makyajının bitmesi ile sandalyesinden kalkarken heyecanla aklında dolaşan repliği söylemeye başladı. "Tamam, başlıyoruz. Odaklan. Hız. Ben hızım. Bir kazanan, kırk iki kaybeden. Ben kaybedenleri kahvaltı niyetine yerim. Kahvaltı? Belki de kahvaltı yapmam gerekirdi. Kahvaltı bana iyi gelebilirdi. Hayır, hayır, hayır, odaklan. Hız. Hızlıdan daha hızlı, çabuktan daha çabuk. Benim adım Şimşek. Hız. Ben hızım" Sözleri tamamlandığında bir anda "kaçoovvv!" diye bağırarak koşmaya başladığında kuaföründen ve grup üyelerinden onaylamaz bir bakış kazanmıştı. Felix onlara tezat tatlı bir gülümseme ile izliyordu onu.

  Bu sırada Chan yazdığı şarkının sözleri aklına gelmesiyle sırıttı ve sesli bir şekilde söylemeye başladı. "Ride like the motions of the ocean, high tide in the moonlight, one way emotion, satisfaction, we ain’t stopping now."

  Felix anında gözlerini büyütüp doğrulurken makyözlerin geri çekilmesine neden olmuştu. "E oha!" Diye söylendi kıskandığı olduğu her halinden belli olan yüzüyle.

  Jisung "Jealously Jealousy!" Diye bağırarak şarkı oyununa katılırken Felix'ten bir dil çıkartma kazanmıştı.

  Olayı anlayamayan Seungmin ve Jeongin ise öylece karşılarında kalan idollerini izliyorlardı. Hyunjin onları anlayıp kısa bir açıklama yaptı. "Gruplar ikiye ayrılmadan önce Chan hyung ve Minho hyung bir şarkı yazmışlardı. İsmi Drive. Şarkı biraz... Anladın sen."

  Jeongin'in gözleri parıldamaya başlarken Seungmin'in kaşları havalanmıştı. "Chan hyungun laptopu hazinelerle dolu." Diye mırıldanmıştı istemsiz.

  Oysaki daha laptopta bekleyen Red Lights şarkısından habersizdi.

  Jeongin makyözlerin Chan'ın yanından çekilmesiyle oturduğu tekerlekli sandalyeyi sürürek sevdiği adamın tam dibine girdikten sonra parıldayan gözleriyle "Chan hyung! My people hala duruyorsa dinlettirir misin bana?" Diye sordu. Bu şarkı henüz yayınlanmamış şarkılar arasındaki en sevdiklerinden biriydi.

  Chan onun bu tatlı haline istemeden gülümseyerek "Her ne kadar stilistim olsan da hala bir Stay'sin." Deyip küçüğünün burnunu iki parmağının arasında sıkıştırdı.

  Dudaklarını büzüp ayaklarını ittirerek kendini geriye çekti Jeongin. "Her Stay ile öpüşüyorsan..." Diye söylendi istemsizce.

  Duysada muzip bir şekilde sordu Chan. "Ne dedin?"

  Jeongin'in dudakları yer çekimine yenik düşerek aşağıya düştü. Gözlerini kaçırıp kendini açıklamaya çalıştı. "Diyorum ki bence artık hayatında bir fandan daha fazlası olmalıyım. Olmalıyız. Eminim fanlarınızın da sizde ayrı yeri var ama yine de..."

Wish You Back °Hyunmin°✓Where stories live. Discover now