11. Bölüm : İğne

813 98 39
                                    

  Ertesi gün Seungmin harıl harıl çalışırken, Hyunjin yine yanına gelmiş ve dikkatle çalışan Seung'u izlemeye devam etmişti. Seungmin bu noktada kalbine elbette söz geçiremiyordu. İçindeki şeyin fanlıktan fazla olduğunu biliyordu ama duygularından bahsetmek için henüz erkendi. Hyunjin onu daha yeni yeni tanıyordu.

  Hyunjin lavaboya gittiğinde, bir oraya bir buraya yürüyüp kendini bir şeylerle oyalayan Jeongin'e bakıp kaşlarını havalandırdı Seungmin. Jeongin hemen üstündeki bakışları fark edip dudaklarını birbirine bastırdı. "Bugün Chan hyung gelecek değil mi?" Diye sordu sonra dayanamayarak. Seungmin'in programını bilmesine rağmen sormuştu bu soruyu.

  Kafasını sallayıp onayladı onu Seungmin. "Evet ve Felix de gelecek." Dedikten sonra gülümsedi ve imayla devam etti. "Ama sen sadece Chan hyung için heyecanlıymışsın gibi geliyor."

  Jeongin'in kaşları yakalanmanın verdiği hisle hemen çatıldı. "Ne alakası var?" Diye sordu hiddetle.

  Omuzlarını silkti Seungmin. "Dün gayet rahattın."

  Jeongin bir kez daha dudaklarını birbirine bastırırken en sonunda pes edip omuzlarını düşürdü. "Onu görünce iliklerime kadar titremem benim suçum değil tamam mı?" Dedi dudaklarını büzerek. Sonra bakışlarını kaçırıp ayağıyla yere hafifçe vurmaya başladı. "Bu çok büyük haksızlık bu arada. Sen Hyunjin hyungu gördüğünde duygularını güzelce saklayabiliyorsun ama ben yapamıyorum." Dedi ve derin bir nefes verdi. "Yakından çok çok çok daha yakışıklı..."

  Bu sırada lavabodan çıkan Hyunjin odaya ulaşmış ve konuşmanın ortasına atlamıştı. "Kim daha yakışıklı?"

  Seungmin arkadan sessizce gülmeye başlarken Jeongin hemen arkasında onu sorgulayan Hyunjin'e çevirdi bakışlarını. "Ben! Ben daha yakışıklıyım. Sen kimsin de kendini yakışıklı sanıyorsun be!" Diye bağırdıktan sonra utançla kafasını eğip Hyunjin'i ittirerek odadan çıktı.

  Hyunjin hala daha ne olduğunu anlamadığından kaşlarını çatıp Jeongin'in gittiği yeri işaret ederek "Kime kızıyor?" Diye sordu.

  "Büyük ihtimalle kendine." Dedi sırıtarak Seungmin. Hyunjin hala bir şey anladığını sanmıyordu. Seungmin arkadaşını kurtarmak için başka bir konu attı bu yüzden ortaya "Boşver onu. Yeni bir şeyler çizdin mi?"

  Hyunjin'in eli hemen utangaçça ensesine giderken girişteki masanın üstüne koyduğu eskiz defterini alıp Seungmin'in yanındaki boş sandalyeye oturdu. Defteri nazikçe araladı ve gülümsedi. "Yani çok bir esprisi yok ama..."

  Eskizlere kısa kısa göz atıp geçerken hayretle gözlerini büyüttü Seungmin. "Çok bir esprisi yok mu? Dalga geçiyor olmalısın." Deyip bakışlarını Hyunjin'e çevirdi. "Resimle ilgili bir eğitim almayan birine göre gayet iyisin Hyunjin. Ayrıca kendini çizmen bile büyük bir cesaret."

  Seungmin'in diyeceği şeyi tahmin ederek devam ettirdi Hyunjin. "Kendini çizmeye başladığında kusurlarını görürsün çünkü değil mi?"

  "Aynen öyle. Gerçi sende kusur yok ama..." Dedi Seungmin bakışları Hyunjin'in yüzüne çıkarken. Hyunjin'in vücudunu bir alev almaya başlamıştı bu iltifat ile. İlk defa almıyordu bu iltifatı. Sonuçta o bir idoldü. Ama Seungmin'in duygu dolu gözleri onun üstündeyken hiç almamıştı böyle bir iltifat. Kalbinin ısındığını hissediyordu.

  Hyunjin'in hafiften utandığını fark ettiğinde bakışlarını kaçırıp geri eskiz defterine odaklandı Seungmin. "Sadece şaka yapıyorum. Hiçbir insan kusursuz değildir aksine onu o yapan kusurlarıdır." Sayfaları bir kez daha çevirip Hyunjin'in otoportrelerine bakarken gülümsemekten kendini alamadı. "Ama cidden senin kusursuz bir yüzün var. Tam çizilmek için yaratılmışsın."

Wish You Back °Hyunmin°✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin