5. Bölüm : Buzdan Duvar

938 113 80
                                    

  Gergince bacaklarını salladı Minho. Çoğunlukla yapacakları şeyleri menajerleri söylerdi onlara. En son burada toplandıklarında Hyunjin'in ara vermesi hakkında konuşulmuştu. Düşünüyordu da şimdi de ayrılması için mi konuşacaklardı?

  Bu imkansızdı. Minho buna asla izin vermezdi.

  Peki başka neden olabilirdi? Grubun dağılması?

  Aptal fikirler

  Aptal zihin

  Bacağını sallamayı kesip ayağa kalkarken saçlarını gergince geriye taradı. "Of, daraldım! Ben bir hava alıp geliyorum. Biri gelirse ararsın Lix."

  Felix'ten bir baş sallaması kazandığında kapıya doğru ilerledi. Elini daha kapının kulpu ile buluşturmadan kapının açılması ile bir kaç adım geriledi. Merakla kimin geldiğine bakarken kim olduğunu anlaması ile kaşları çatılmıştı. "Siz ne alaka?"

  Changbin yüzüne itici bir gülümseme yerleştirip saygı ifadelerini bir kenara fırlatarak "Sana da merhaba Minho." Diye söylendi. Her ne kadar Chan'dan öldürücü bakışlar kazansa da onu sinirlendirdiğine memnundu.

  Sinirle gözlerini devirdi Minho. "Ben sorumun cevabını aldığımı sanmıyorum." Dedi soğukkanlı bir şekilde. Konuşma tarzı bile ortamda buz etkisi yaratıyordu. Bu doğruydu da zaten. Olanların etkisi ile etrafına buzdan bir duvar örmüş ve kimsenin de eritmesine izin vermemişti. Daha tanışmadığı Seungmin'den bile nefret ediyordu.

  Histerik bir kahkaha atıp sandalyelerden birine yerleşti Jisung. Kafasındaki bereyi bir çırpıda çıkartıp kahve tonundaki saçlarını düzeltirken "Biz de bilmiyoruz ne olup bittiğini. Ortamı germeyi kes." Dedi. Bilerek yüzüne bakmıyordu. Çünkü biliyordu ki bakarsa kaybederdi.

  Minho kalktığı sandalyeye geri otururken laf sokmayı da ihmal etmedi. "Eğer sen boş duygulara kapılmasaydın gerilmeyecektim."

  Bu sefer kendini tutmayı bıraktı Jisung.
Hayretle sevdiği kişiye baktı. Ne zaman bu kadar umursamaz biri olmuştu o? Gerçekten ona olan duyguları yüzünden miydi?

  Hafif gözleri dolduğunda ilk fark eden Chan oldu. Dudaklarını birbirine bastırıp sinirle iç çekerken kaşlarını çattı. "Minho, fazla ileriye gidiyorsun. Sınırını bil. Arkadaşım olabilirsin ama bu grup üyemin duygularını hafife alacağın anlamına gelmiyor."

  Omuzlarını silkti Minho. Aslına bakarsanız ne dediğinin bile farkında değildi. Tek bildiği ona yaklaşmaya kalkışan insanların kalplerini teker teker kırmasıydı. "Eskiden ben de senin grup üyendim ve grubu ikiye ayıracak hatalar yapmamıştım." Dedi yüzündeki hafif imalı gülümseme ile.

  Bu sefer Chan da tutmadı kendini. İçinden özür dileyerek dudaklarına kadar gelen kelimelerini sıraladı. "Ve benim üyelerim de zorbalıktan ara vermiyorlar."

  İşte bu herkes için son raddeydi. Minho'nun öldürücü bakışları Chan'ın irislerinde bir ok gibi birleşerek onu parçalamaya çalışıyordu sanki. Jisung da hiç beklemediği bu cümle ile liderine bakıyordu. Changbin'in irisleri Felix'te birleşirken, Felix bu garip sessizliği bozarak "Hepiniz aptalsınız." Deyip kollarını önünde bağladı. Kimseye kızmıyordu aslında. Çünkü biliyordu ki hepsinin psikolojisi ayrı bir bozuktu.

  Açılan kapı ile uzun süreli bakışma sonlandı ve herkesin irisleri kapıya döndü. Jinyoung yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ile içeriye girdi ve masanın baş köşesine oturup karşısındaki beşlide gözlerini gezdirdi. "Hoşgeldiniz. Hepinizi bir arada görmeyeli baya olmuştu." dedi neşeli bir şekilde. "Nasılsınız bakalım?"

  Hiç kimsenin bu soruya cevap vermek istemediği açıkça belliydi ama karşılarında başkanları vardı. Cevap vermek zorundalardı.

  Duruşunu düzeltip yüzüne sahte olduğu belli olmayan bir gülümseme yerleştirdi Minho. Kendi grubu adına konuşarak "İyiyiz." Dedi. "Toparlamaya çalışıyoruz. Felix'le birlikte vokal çalışmaya başladık. Hyunjin de boş durmuyor. Geri dönüşü için bir şeyler ayarlamaya başladı bile."

Wish You Back °Hyunmin°✓Where stories live. Discover now