53.Kısım

283 42 113
                                    



"İyisi kötüsü bulunur, asıl hüner vefada."

Aklını yitirmişti adeta. Kollarında tamamen hareketsiz biçimde duran Yaren'e bakmak ağır geliyordu. İçine biriken öfke birazdan taşacak gibiydi. Nefes aldıkça daralıyordu. Sanki aldığı nefesle birlikte küçülüyordu ve içinde biriken gürültüye taşması için zemin hazırlıyordu.

"Ver kızı!"

Kulağına değen sesten emindi. Ne duyduğunu biliyordu fakat dikkatle Yaren'e bakmaya devam etti. İyice göğsüne çekmişti Yaren'in zayıf bedenini. Sanki dünyadan alıp göğsüne saklamak istercesine zorluyordu.

"Lan sana diyorum! Gelenler var, ver şu kızı hadi!"

Gök gözlerini kaldırdığında ona seslenen yabancıya dikkat kesildi. Yabancının elinde tuttuğu silah, şimşeklerinin sayısını bir anda arttırdı. Yaren'i öperek yere bırakırken takındığı ifade buz gibiydi. Ağır ağır doğrulurken göz ucuyla Ozan'ı kontrol etmişti ve aynı soğuk ifadesiyle bir anda yabancının elindeki silaha uzandı.

"Ne yapıyorsun kendine gel! Lan ben sıkmadım onlara!"

"Geberteceğim! Hepinizi öldüreceğim!"

"Ulan duy beni duy! Kartal! Bak bir kaza çıkacak, yakarım buraları Kartal!"

"Geberteceğim lan! Hepinizi öldüreceğim!"

Sesler çok yakındı artık, bu yüzden yabancının hızlı hareket etmesi gerekiyordu. Korkudan ölecek gibi de olsa silahı kendine çekmeyi başardığı an iki el ateş ederek Kartal'ın bir adım kadar da olsa geri gitmesini sağladı. Şimdi birbirlerine bakarlarken, "Ben vurmadım onları. Anlıyor musun? Devreleri toparla. Bakma yüzüme öyle lan! Devreleri koparacak vakit mi şimdi manyak!" diye seslendi yabancı fakat Kartal duyuyormuş gibi bakmıyordu.

"Bak, kız yaşıyor. Nefes alıyor. Ozan'a da baktım. Yaşıyorlar. Ama sen burada benimle oynaşmaya devam edersen eğer geç kalırız. Anlıyor musun?"

"Siktir git lan!" Bağırarak karşılık verdikten hemen sonra eğilip Yaren'i kucaklamıştı Kartal. Hızla dışarıya çıktığında etrafı kontrol etmek aklına gelmemişti. Yabancı ise bu ayrıntıyı atlamadan Kartal'ın hemen arkasından dışarı koşup etrafa bakmıştı ve yaklaşan araca doğru sıkmaya başladı. Yükselen silah sesiyle birlikte hafifçe eğildi Kartal. Kucağında sımsıkı tutarak taşıdığı Yaren'i alnında uzun uzun öperek ilerliyordu ve eski model aracın yanına varmayı başardığı gibi beklemeden arka kapıyı açtı. Bu sırada silah sesleri ikiye katlanmıştı. Yabancı, henüz gelmiş olan arabadan kimsenin inmesine fırsat vermeden kurşun yağdırıyordu ve bir taraftan da "Ben Ozan'ı alabilecek durumda değilim, yerim dar ha!" diye seslenmişti.

Kartal bir hışımla geri dönmek üzere doğrulup koşmaya başladı. Aynı anda yabancı da Kartal'a doğru koşmuştu ve onu arkasına almak için kolundan sertçe çekti. Güven duygusuna dair hiçbir şey hissetmeyen Kartal, bu davranışı fark etmemişti. Kolunu kurtarıp içeri geri dönmüştü yalnızca ve gözyaşları içerisinde Ozan'ın başına geçip üzerine kapandı. Silah sesleri çok yakından ve aralıksız devam ettiği için yapabileceği başka bir şey yoktu; en azından kendisine göre yoktu.

Yabancı için vardı. Yağdırdığı kurşunlara ara vermeden kapının eşiğinde durmuştu ve "Keyfin yerinde mi senin birader?!" diye bağırdı.

Üzerindeki kıyafetin büyük bir kısmı kan olmuştu Ozan'ın. Bu ayrıntı Kartal'ı mahvettiği için bağırarak söylenen sözcüklerin hiçbirini algılayamamıştı. Yalnızca sıkıca tutmuştu Ozan'ı ve "Buradayım. Bırakmadım seni Ozan. Duyuyor musun kardeşim, sensiz gitmeyeceğim" diye fısıldadı.

Buralar Karışır | askıdaWhere stories live. Discover now