-15-

396 30 5
                                    

"Bir yenisi daha eklendi demek kurbanların arasına." Komiser Murat yaşının getirdiği sırt ağrısıyla usulca koltuğuna çöktü. Sesi kızgın ya da öfkeli olmaktan uzaktı. Sanki kırgındı, bilinmeyen, görünmeyen bir sebepten dolayı kırgındı. Belki de sadece yorgundu.

Açelya, komiserdeki farklılığı hemen anladı. "Onu ezmiş." Dedi. Gözleri sanki olay anını görüyormuş gibi kocaman açılmıştı.

"Adam hakkında ne biliyoruz?" Komiser her zamanki rutin sorularından birini sordu.

Murat komiserin sorusuna Volkan hemen cevap verdi. Bu işler çoğunlukla Volkan'dan sorulurdu. Komiser, Volkan'ı severdi ama herkeste olduğu gibi onunda iyi yanlarıyla beraber kötü yanları da vardı. Kolay öfkelenen birisiydi ve bu öfkesi ona çok hata yaptırıyordu. Hatta bir keresinde Volkan'ı karşısına alıp, "öfkene hakim olmayı öğrenmelisin." Demişti.

Volkan ilk önce komiserin dediklerine sinirlenir gibi olsa da kendini son anda dizginlemişti. "Denedim, çok eskiden beri deniyorum. Yine de olmuyor." Yüzünü yere eğmiş ve gözlerini kaçırmıştı. "Bu özelliğimi babamdan almışım." Ve sonunda ise fısıltıyla, "benzemek isteyeceğim son kişiden almışım." Diye eklemişti.

Murat, Volkan'ın babasıyla hiç tanışmamıştı hatta bir kez bile görmemişti. Ama babasından haz etmediğini kolayca fark etmişti.

Komiser, gözlerini Volkan'dan Açelya'ya çevirdi. Onun zayıf noktasına gelecek olursa fazla duygusaldı. Murat bazen Açelya'nın duygularının işinin önüne geçeceğinden korkuyordu. Geçmemesini sadece umut edebiliyordu, çünkü polislikte duygulara yer yoktu. Profesyonel olmak zorundaydı.

Koray bu dava da onlara katılmıştı ve Murat'ın onu tanımak için yeterli vakti olmamıştı.

"Adamın adı Mehmet Çelik." Volkan'ın sesi, komiseri düşüncelerinden sıyırıp aldı. "Evli ve bir çocuğu var. Kumar bağımlısı. Kumar bağımlılığı yüzünden karısı ile birçok kez kavga etmiş."

Koray biranda araya girdi. "Bunu ona alacaklılar yapmış olabilir mi?"

"Hayır," diye karşı çıktı komiser. "Onu alacaklılar öldürmedi. Aykut'u uyuşturucu yüzünden öldürmediler. Didem'i de öyle. Başka bir şey var. Hepsini birbirine bağlayan başka bir şey."

"Aslında böyle söyleyince bir garip geldi." Hepsi birden Açelya'ya döndü. "Fark ettiniz mi bilmiyorum ama kurbanlar birer suçlu, günah işleyen insanlar. Birisi uyuşturucu satar, birisi hak etmediği mevkide yıllarca kalır, diğeri kumar oynar."

"Bu yönden bakılırsa haklı olabilirsin." Komiser Murat, biran için Açelya'nın sözlerini onaylar gibi durdu ama sonradan kafasını iki yana sallayıp karşı çıktı. "Onları birbirine bağlayan asıl sebep bu olamaz. Dışarı da suç işleyen, günah işleyen kaç insan var. Her birini bulup öldürecek mi? O zaman herkesi öldürmek zorunda. Buna biz de dahiliz." Bir süre parmaklarıyla masa da tempo tuttu. "Başka bir şey... Başka bir şey. Onları birbirine bağlayan başka bir sebep var."

Hepsi birbirine baktı, kimsenin bu konuda bir fikri yoktu. "Adamın evinde arama yapın ve karısıyla da konuşun. Onları birbirine bağlayan her neyse mutlaka ortaya çıkacaktır." Komiserin aklına bundan başka yapılacak daha iyi bir fikir gelmiyordu. Çünkü suçlu hakkında hiçbir şey bilmiyordu hatta ellerinde bir şüpheli bile yoktu ve bu işleri daha da zorlaştırıyordu.

Hepsi birden ayaklanıp çıkışa yürüdüler. Onlar açmadan önce kapı başka biri tarafından açıldı. Gelen kişi emniyet müdürüydü. Koray, Açelya ve Volkan sessizce dışarı çıktılar. Müdürün buraya gelişi iyiye haber değildi.

"Hoş geldiniz." Dedi Komiser Murat.

Müdür aniden çıkıştı. "Hiç hoş gelmedim Murat. Bir yeni cinayet haberi daha geldi. İnsanlar ölüyor farkında mısınız? Ya bu işin ciddiyetinin farkında değilsiniz ya da umursamıyorsunuz çünkü elimizde en ufak bir ip ucu bile yok."

"Efendim ciddiyetin farkındayız ve ekibimle ben elimizden ne geliyorsa yapıyoruz."

Müdür, Murat'a arkasını dönüp cama doğru yürüdü. Kravatı onu sıkıyor olmalı ki gevşetti. "Farkında mısınız bilmiyorum ama bu olanlar normal şeyler değil. Bunları yapan her kimse o bir seri katil. Ekibimle elimizden ne geliyorsa yapıyoruz diyorsun ama elimizde hiçbir şey yok. Kurbanları birbirine bağlayan şeyleri bulabildiniz mi bari o kadar çalışmaya karşın?"

"Henüz değil." Murat alnında bir damarın attığını hissedebiliyordu. Tüm hayatı boyunca başkasından emir almaktan hoşlanmamıştı.

"Tam da tahmin ettiğim gibi." Müdür sinirle güldü. Önünü döndü ve komiserin yüzüne bakmaya başladı. "Acele etsen iyi olur Murat. Bunlar basına sızarsa ne olur biliyor musun? İşte o zaman olaylar benim boyumu bile aşar. Eğer yapamayacağını düşünüyorsan söyle yerinize başka birilerini atayayım."

Komiser yumruklarını sıktı. Parmak boğumları beyazladı. Sakin kalmaya çalışarak gülümsedi. "Onu bulacağım efendim. Siz hiç merak etmeyin." Müdürün saçma sapan konuşması sinirlerini daha da geriyordu.

"Acele etsen iyi olur Murat. Acele etsen iyi olur."

_-_-

Kocasının ölüm haberini aldıktan sonra kadın fenalaşmadı, ağlamadı, gözleri bile dolmadı. Açelya aralarının iyi olmadığını biliyordu ama en azından kadının yüzünde mimik oynamasını beklerdi.

"Değiştiğini söylemişti. Aslında hiç değişmedi. Eski Mehmet'ti o yine. Sürekli kumar oynuyordu. Bir gün başına bunun geleceğini biliyordum." Kadın ağlamamasına rağmen elinde gereksiz bir peçete tutuyordu. Hiçbirinin yüzüne bakmıyor, sadece peçetenin kenarlarıyla oynuyordu.

"Son zamanlarda dikkatinizi çeken herhangi bir şey oldu mu?" Koray parmaklarını çıtlattı. Gergin anlarında bu rahatlamasını sağlıyordu.
"Her şey eskisi gibiydi."

"Çocuğunuz okulda mı?" diye sordu Açelya.

"Evet, okulda hala."

Volkan usulca yerinden kalktı. "Ben çalışma odasına bakacağım." Açelya da hemen ardından kalktı. "Bende seninle geleyim." Koray'la göz göze geldiler. Koray, "burası bende." Dedi. Az sonra gelecek olan olay yeri incelemeyi karşılayacaktı.

Volkan çalışma odasına önden girdi. Hemen arkasından Açelya geldi. Mehmet'in çalışma odası oldukça sadeydi. Az eşyayla döşenmişti. İçeride sadece masa, siyah deri bir koltuk, kitaplık ve küçük çekmeceli bir dolap vardı. Dolabın üzerinde Mehmet'in çocuğunun çerçeveli fotoğrafı duruyordu. Açelya fotoğrafı eline aldı ve parmaklarını üstünde gezdirdi. Babasız büyüyecek küçük çocuğa üzüldü.

Volkan masanın çekmecelerini karıştırıyordu. Açelya'nın üzgün olduğunu anlamıştı. "Onun için üzülmeyi bırak." Dedi. "Belki de ona yararı olmayacak bir babası olmasındansa hiç olmaması daha iyidir." Ardından kalan iki çekmeceyi de karıştırmaya devam etti.

"Bilemiyorum Volkan. Kendimi babam yokken hayal edemiyorum." Açelya fotoğraftan gözünü ayırmadı bir süre. Volkan'ın cevap vermesini bekledi ama dedikleri onun umurunda bile değildi, çünkü Volkan dizlerinin üstüne çökmüş, bir elinde kendi telefonunu diğer elinde de eskimiş bir resim tutuyordu. Açelya neye baktığını merak etti. "Neye bakıyorsun öyle?" diye sordu.

Volkan şaşkın görünüyordu ama aynı zamanda da heyecanlı gibiydi. "Galiba kurbanların ortak yönlerinin ne olduğunu bulduk."

***

Bölümleri çok fazla aralıklarla atıyorum farkındayım ama sadece birkaç ay sonra düzenli olarak atmaya başlayacağım

Oyuncak Zaferler (B×B)Where stories live. Discover now