- 7 -

877 45 0
                                    

Sorgu bittikten sonra komiser Aykut'un arkadaşının fotoğrafını da yapıştırıp üzerine Aykut'un arkadaşı yazdı. İşini bitirdikten sonra Açelya ve Volkan'ın karşısına oturdu. "Adamın hiç bir şeyden haberi yok."

"Evet." Diye onayladı Açelya. "Öldüğünü bile bilmiyormuş. Yüzünden belli."

"Aykut'un sevgilisi, karısı, çocuğu hiç kimsesi yok." Dedi Volkan.

Açelya masanın üzerindeki kalemlikten bir kalem alıp elinde çevirmeye başladı. "Bu adam bize bir ip ucu verir diye düşünmüştüm."

İkisi de komisere baktılar. Ne düşündüğünü, bir sonraki atılacak adımın ne olduğunu merak ediyorlardı. Komiser masaya bakarken dalgın dalgın sakallarını okşayıp düşünüyordu. "Birde Aykut'un evine bakın. Bende otopsiye gideyim. Bakalım bize bildiğimizden farklı bir şey söyleyecekler mi?"

"Tabii. Komiserim." Dedi ikisi aynı anda. Açelya ve Volkan Aykut'un evine doğru yola çıkarken komiser Murat otopsiye gitti.

Otopsiyi yapan kadın doktor, üstü kapalı cesedin ayak ucu tarafında ayakta dikilirken komiser baş tarafında duruyordu. "Ee," dedi, "bize ne verebilirsin?"

"Adama otopsi yaparken bazı yerlerinde diş izlerine benzer izler buldum."

"Diş izleri mi?" diye sordu komiser hayretle.

"Evet, diş izleri. Sanki... sanki... bir kemirgene ait gibi. Ayrıca..." dedikten sonra komiserin anlayamadığı bir nedenden sustu. "Ayrıca." Diyerek doktoru konuşmaya zorladı.

"Ayrıca cesedin üzerinde gri renkte kıllar buldum. Ve bunları incelenmesi üzere gönderdim."

Komiser birkaç adım yürüyerek doktora yaklaştı. "Sonuçlar geldi mi? Neymiş?"

"Geldi ve..." kadın sanki çok kötü ve söylemesi zor olan bir şeyi haber vermeye hazırlanıyor gibi kelimeleri ağzından zorla çıkarıyordu. "Ve kıllar farelere ait."

"Düşündüğüm şey değildir umarım."

"Tamda düşündüğün gibi. Fareler adamı bildiğiniz yemişler. Bir şey daha..." Kadın bir süre daha sustu. Komiser iyice bunaldığından "Bir de ne?" dedi ısrarla.

"Birde adam tüm bunlar olurken hala canlıymış."

Komiser Murat sıkıntılı biçimde iç çekerken dökülmeye başlayan saçlarına sürdü ellerini. "Kim niye yapar böyle canice bir şeyi?"

Komiser kendi kendine tahmin yürütürken bunu üzerine alındı kadın. "Bunu bulmakta senin işin." Dedi ukala bir şekilde. İki saattir zorla konuşan kadının bir anda çenesi açılmıştı.

"Tamam, teşekkürler." Dedi komiser odadan çıkarken. Dışarı çıktığında neden teşekkür ettiğini düşündü. Bu onun işiydi ve bunu yapmak zorundaydı. Bu kadınla oldu olası yıldızları barışmamıştı.


Volkan ve Açelya Aykut'un evine geldiklerinde içeri ilk önce Volkan arkasından Açelya en son olay yeri inceleme girdi. İçeri giren hemen yüzünü buruşturuyor ellerini yelpaze gibi kullanıp içerdeki ağır kokudan etkilenmemeye çalışıyorlardı.

Perdeler kapalı olduğundan evin içi karanlıktı. Masanın üzerinde buruşturulup atılmış gazete kağıtları, küflenmeye başlamış yarısı yenilmiş domates, biber, salatalık ,zeytin, peynir gibi kahvaltılıklar vardı. Birkaç içki şişesi yerlerde, koltukların üzerindeydi, bir tanesi de kırılıp etrafa saçılmıştı.

İkisi de hiçbir şeye dokunmadan önce ellerine eldivenlerini geçirdiler. "Belli ki uzun zamandır evine uğramıyormuş." Dedi Açelya. Volkan Açelya'nın dediklerini kafa sallayarak onayladı. "Her yeri iyice arayın. Hiçbir şey gözümüzden kaçmasın. Her ipi ucu bizim için önemli." Dedikten sonra yatak odasına girdi Volkan.

Perdeler kapalıydı. Yatak örtüsü bozuktu bu yüzden yatağa yatılmış ancak düzenlemeden gittiğini anladı adamın. Dolabın kapaklarını açıp dışardan şöyle bir göz gezdirdi. Düzenli değildi her şey öylesine tıkılmıştı. Dolabın kenarında kirli çamaşırlar küçük tepecik oluşturmuştu. Volkan ayağıyla eşyaları kenara doğru ittirmek isteyince altından bir fare çıktı ve yatağın altına kaçarak gözden kayboldu. "İnsan böyle bir yerde nasıl yaşar?" diye düşündü Volkan.

Ardından yatağın yanındaki komodinin çekmecelerini karıştırdı. Birkaç hap kutusu, bir tane yara bandı, tırnak makası ve normal makas gibi işe yaramayacak şeyler vardı. En sondaki, üçüncü, çekmeyeceği açınca bir fotoğraf buldu. Ayağa kalkıp fotoğrafı inceledi. Lise sınıf fotoğrafına benziyordu. Yıpranmaya başladığı için yeterince iyi seçemedi. Böyle bir adamın hala lise fotoğrafını saklayabiliyor olmasına şaşırdı. Resmin bir fotoğrafını telefonuna çekip tekrar aldığı çekmeceye bıraktı.

Yatağın altına baktı işe yarayacak herhangi bir ipucu bulma umuduyla. Yatağın dört köşesine de baktı ama ise yarayacak hiçbir şey yoktu.

Odanın tam ortasına geçip ellerini beline koydu, tüm odayı bir kez daha gözden geçirdi. Duvarlar rutubetten dalga dalga desenler oluşturmuş, boyaları dökülmeye başlamıştı. Perdeleri açıp pencereden dışarı baktı. Pencerenin altına yığılmış odun parçalarını ve üst üste konulmuş mavi renkli kömür torbalarını gördü. "Anlaşılan adamda ölmeyi beklemiyormuş." Diye tahmin yürüttü kendi kendine, "kış için hazırlık yaptığına göre."

Açelya ve Volkan aramanın yeterli olduğunu düşündükleri zaman merkeze döndüler. Yine üçü birlikte masanın etrafında toplandılar. Önce komiser Murat başladı söze. "Lafı uzatmaya gerek yok. Fareler adamı karnından başlayarak bildiğiniz yemişler. Bundan kötüsü tüm bunlar olurken Aykut hala canlıymış." Komiser bir süre susup tekrar konuştu. "Siz evde bir şey bulabildiniz mi?"

Komiserin sorusuna Açelya yanıt verdi. "Birkaç uyuşturucu paketinden başka işe yarayacak bir şey yok."

Komiser yine sakallarını sıvazlamaya başlamıştı. "Uyuşturucu işinde olduğunu zaten biliyoruz." Düşünceli biçimde yere bakıyordu sadece.

"Ama." Dediğinde Volkan ikisi de ona döndü. "Adamda ölümü beklemiyormuş."

Komiser, Volkan'ın ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken kaşlarını çatmıştı. "Ölümü beklemediğini nereden çıkardın?" diye sordu.

Söz sırası Volkan'a geçince Volkan toparlanıp ellerini masaya koydu ve ikisine doğru biraz daha yaklaştı. "Adam pencerenin altına kömür ve odun yığmış. Bildiğiniz kışa, geleceğe, hazırlık yapmış. Eğer öleceğini ya da peşinde birilerinin olduğunu bilse neden kışa hazırlık yapsın?"

"O zaman." Dedi Açelya. Sırayla komiserin ve Volkan'ın yüzüne bakıp. "Ölüm adam için bile sürpriz olmuş."

"Tamda öyle olmuş." Diye onayladı Volkan Açelya'nın sözlerini.

Herkesin gerildiği açık açık hissedilebiliyordu. Komiser dalgın dalgın masanın üzerindeki kağıt tomarına bakarak düşünüyordu. Hâlâ kağıtlara bakmaya devam ederken "nasıl olurda şimdiye kadar elimizde bir tek bile şüpheli olmaz?" diye sordu. Ancak bu soruyu Açelya ve Volkan'a sormamıştı. Sadece sesli düşünüyordu.

Durumun göründüğünden daha kötü olduğunu artık daha iyi anlayan Açelya ve Volkan birbirlerine baktılar. İkisi de soruya verecek cevap arıyorlardı ancak mantıklı tek bir yanıt bile bulamıyorlardı.

Oyuncak Zaferler (B×B)Kde žijí příběhy. Začni objevovat