- 2 -

1.8K 80 21
                                    

Bir ıslık sesi daha. Adam, yeniden sesin yükseldiği yöne baktı. Karanlıkta başka bir gölgenin hareket ettiğini giderek kendine yaklaştığını gördü.

Adım adım yaklaşıyordu. Git gide daha da belirdi. Boyu uzundu hatta diğerinden daha uzundu. Yapılı olmasından dolayı erkek olduğunu düşünüyordu.

Adam, demirin yere sürtünme sesine benzer bir ses duydu. Evet, demir parçası yere sürtülüyordu. Öyle sinir bozucu ses çıkartıyordu ki bağırdı. "Kes şunu. Sus artık."

Karşıdan gelen ses durdu. Yüzünü seçemese de karanlıktaki gölge artık daha rahat görünüyordu. Oturdu. O ses sandalyenin ayağının yere sürtünmesinden geliyor olmalıydı.

Hareketsiz sandalyede oturması adamı çıldırttı. "Bana cevap ver, ahmak! Neden buradayım?"

Sandalyede oturan üç dört defa 'cık cık' diye ses çıkardı. "Neden hakaret ediyorsunuz?" Dedi kalın sesiyle. Artık erkek olduğuna emindi.

"Ne demeye bağladın beni?"

"Cevap sizce de çok açık değil mi?"

"Açık falan değil."

"Çok açık ama siz göremiyorsunuz."

"Bak seni aptal. Benimle oynamayı bırak. Neden buradayım?"

"Adaletin yerini bulması için."

"Adaletin yerini bulması için mi? Ne adaletinden bahsediyorsun?"

Karanlıktaki hala sakince konuşuyordu. "Suçsuz olanlar hak etmedikleri şeyler yaşadı. Siz başınıza ne geliyorsa hak ediyorsunuz. Yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz."

"Ne yaptım ben, seni aptal."

"Uyuşturucu sattığını ve bu yolla insanların hayatını nasıl mahvettiğini biliyorum."

"Kimsin sen?"

"Benim kim olduğum değil sizin yaptıklarınız önemli."

Adam kurtulmak için çırpındı bir kez daha ama kurtulmasına imkan yoktu. "Ben hiçbir şey yapmadım."

"İstediğiniz kadar reddedin kabul etmeyin ama ben biliyorum. Attığınız adımı, aldığınız nefesi, kimlerle görüştüğünüzü, nereye gittiğinizi her şeyi ama her şeyi biliyorum."

"Deli misin? Neden her yaptığımı takip ediyorsun? Benden ne istiyorsun?" Adam sakin görünmeye çalışıyordu ama elinde olmadan titreyen sesi onu ele veriyordu.

"Günahkarlar ölmeyi hak ederler."

"Ne yapacaksın bana?"

"Bana dua edin çünkü sizi daha fazla günah işlemeden Tanrı'nın yanına göndereceğim."

"Bana burada neler olduğunu açıkla artık." Öfkeden kıpkırmızı olmuş suratından terler boşanıyordu.

"Yeterince açık olduğumu düşünüyorum. Bunlar sizin gibi insanların sözleriydi. 'Günahkarlar ölmeyi hak ederler.' Şimdi sizin gibilerin sözünü yerine getiriyorum."

"Ben günahkar değilim. Tüm bunlar yalan."

"Hala oyun olduğunu falan mı zannediyorsunuz?" Sesi biranda ciddileşti. "Uyuşturucu sattığınızı, o sattıklarınız yüzünden kaç insanın öldüğünü, başka insanların ölümüne yol açtığını, kendi ailelerine bile zarar verdiklerini biliyorum. Şimdi siz günahkar değilim mi diyorsunuz? Çok yazık."

"Seni ahmak! Sen kimsin ve bana neden bunu yapıyorsun?"

"Soru sormak sizi çıkışa ulaştırmayacak."

Adam, derin bir nefes alıp verdi sakinleşmeye çalışarak. "Tanrı aşkına senin derdin ne? Neden buradayım? Beni neden bağladın? Bunların hepsi çok saçma. Hem sende kimsin?"

"Sizi Tanrı'ya kavuşturacağım. Daha ne istiyorsunuz? Hani şu tüm dediklerini yerine getirdiğiniz Tanrı var ya onun yanına göndereceğim."

"Buradan kurtulduğumda bunun bedelini ödeyeceksin, aptal. Bunu kendim yapamasam bile bu ülkede polis var."

Karanlıkta ki keyif aldığını belli edecek şekilde yüksek sesle güldü. "Polis mi?" dedi alayla. "Şu sizin polisler var ya işte onlar adaleti yerine getiremeyen bir grup aptal sadece o kadar." Sustu. Ardından yeniden konuştu. "Adaleti yerine getirdiklerini zannediyorlar. Eğer yerine getirmiş olsalardı senin gibiler dışarıda geziyor olmazdı. Ve senin gibiler yüzünden bir çok insan zarar görmezdi. "Yeniden sustu. "Onlar." Dedi sesinde iğrenir gibi bir ton vardı. "Onlar... adaletin kitaplarda yazdığını zannederler. Halbuki o kitapları da onlar gibi sadece bir insan yazar. Adalet kitaplarda yazmaz. Ama o aptallar bunu bir türlü anlamıyorlar."

"Anlamıyorum. Bana sürekli hikayeler anlatıp duruyorsun ama neden burada olduğumu söylemiyorsun."

"Cidden ne kadar aptalsın. Sen hep böyle kalın kafalıydın."

"Sen kimsin? Yüzünü göster bana."

"Az kaldı. Her şey için az kaldı."

"Bana ne yapacaksın?" Adam her an ağlamaya hazırdı ama bütün bunların saçma bir oyun olduğunu düşündüğü için ağlamayı gururuna yediremiyordu.

"Herkes hak ettiğini alacak." Dedi ve ardından yeniden sandalyeye oturdu. "Zamanında sağlanamayan adalet yerini bulacak."

Sandalyeden kalkıp yatağa bağlı adamın yanında doğru gelmeye başladı. Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı sonunda ışığa çıktığında yüzünü görebilecekti.

Adam ışığa çıkınca yüzü göründü. Yatakta yatan yüksek sesle kahkaha atmaya başladı. Sesi bütün odanın içinde yankılandı. "Bu ne böyle?" Dedi ve tekrar gülmeye başladı. "Ucube. Bu bir oyun mu? Az önce komik değildi ama şimdi komik olmaya başladı. Bu saçmalık da ne?" Adam bir süre susuyor kendini gülmemek için zor tutuyor ardından yeniden gülmeye başlıyordu. "Ucube seni böyle nasıl ciddiye alabilirim? Ne bu? Kamera şakası mı yoksa dizi çekimi falan mı? Ne olacak? Az sonra kameralar ortaya mı çıkacak? Tanrım, cidden bu ne böyle?"

Oyuncak Zaferler (B×B)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon