3

753 99 204
                                    

iyi okumalar.♡

-

İki gün evde dinlendikten sonra bizimkilerin isteğiyle sahaya dahil olan bara gelmiştik. Sabahki çömezlerin yarışından sonra hem kutlama amaçlı, hem bahisler için bir sürü kişi gelmişti. Mekanın içine basitçe göz attım ama beklediğim kişiyi bulamamıştım.

Arkadaşlarımın dikkatini çekmek istemediğim için önüme döndüm ve her zamanki köşemize oturdum. İçkilerimiz geldikten sonra beşimiz aramızda yoğun bir muhabbete daldık.

"Kupayı kaldırdığım anda suratını görmen lazımdı! Resmen renk attı!"

"Benim sevgilimin yerinde gözü olanların çok çalışması lazım bunu başarmak için.'

Seonghwa sesli bir şekilde yanağını öpünce gözlerini devirerek yanaklarını sildi Hongjoong. Bunu umursamayan Seonghwa ise aynı yeri tekrar öptü.

"Siz hâlâ sevgili olmayacak mısınız ya?" diye sitem etti Wooyoung.

"Sevgili olmak mı? Yaza düğünümüz bile var."

"Teklifine evet dediğimi hatırlamıyorum."

"Bebeğim sen genel olarak hiç bir şeyi hatırlamıyorsun ama merak etme. Ben senin yerine beni ne kadar çok sevdiğini ve istediğini hatırlıyorum."

Hongjoong ağzına götürdüğü içki bardağını indirirken gözlerini devirmişti.

"Aptal."

Üçümüz karşımızda atışanlara gülerken mekanda gürültü arttı. Kafamı kapıya çevirirken içeri adım atan uzun boylu çocuğu ve arkasındaki grubunu gördüm. Üstünde siyah bir tişört ve deri ceket vardı. Altına ise bacaklarını saran deri pantolonu ile botlarını giymişti.

Bana başıyla usulca selam verip kendi masasına ilerledi. Mekanın öteki köşesinde olmalarına rağmen hâlâ karşımızdalardı. Yan tarafımdan geçen garsona seslenerek yanıma çağırdım.

"Jeong Yunho ve ekibinin bu geceki içkileri benden."

Garson bar kısmına gidip tepsiyi hazırladıktan sonra masalarına gitti. Yunho bardağı alıp bana doğru kaldırdıktan sonra ben de kaldırdım ve aynı anda bardakları kafamıza diktik.

"Mingi ben hâlâ neden garajı ona verdiğini anlamadım. Hadi garaj neyse de, krallık basit bir şey değildi." dedi Hongjoong endişeli bir ses tonuyla.

"Hongjoong, daha önce söyledim sana. O yarış bana ne kadar kafa tutacağını görmek içindi. Ve yarış sonuna kadar pes etmediği için ondan almadım. Ama sezon yarışlarında kesinlikle acımayacağım."

Hiç birine son turda yaşananları anlatmamıştım. Ne fenalaştığımı, ne bana yardım ettiğini, ne de bile bile yenilgiyi kabul ettiğini. Çünkü yine sağlık durumum konusunda çok endişeleneceklerdi, hatta yarışlardan çekilmemi bile isteyebilirlerdi.

Ortamdaki konu yarışlardan ayrı yere çekilirken kafamı Yunho'ya çevirdim. Yanındaki sevgili olduğunu düşündüğüm iki çocukla sohbet ediyordu. Bana döndüğünü gördükten sonra ayağa kalktım.

"Ben lavaboya gidiyorum."

Beni onaylayıp konularına geri döndüler. Ben de masanın üstündeki anahtarımı ve telefonumu yanıma alıp garajlara gidilen kapıdan dışarı çıktım. Peşimden geleceğinden emindim.

Eskiden bana ait olan garaja doğru yürümeye başladım. Kepenklerini altından geçebileceğim kadar kaldırıp içeri girdim ve ufak led ışıklarını açtım.

İçeriye eski düzen hakimdi. Ortada araba, iki yanında tamir eşyaları ve yedek parçaların bulunduğu dolaplar vardı. En arka kısımda ise koltuk, sehpa ve ufak bir mutfak vardı. Yan tarafındaki merdivenlerden yukarıda da yatak odası demeye bin şahit isteyen, içinde bir yatak ve küçük bir dolap bulunduran oda vardı.

fall of king | yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin