1.5

9.3K 308 144
                                    


Karanlık odada sessizce ağlıyordum, bu evden nasıl kurtulacaktım bilmiyordum. Aileme nasıl bir açıklama yapacaktım onu da bilmiyordum. Atalay'ın bu kadar manyak birisi olmasını aklım almıyordu. Böyle takıntılı bir insan nasıl olurda dışarıdan bu kadar kusursuz gözükürdü.

Parmağımdaki titreme ile elimi parmağıma sarıp derin nefesler almaya başladım. Odanın dışından gelen telefon sesi ile sessiz adımlarla kapıya yaklaşıp kulak kesildim.

"Hayır, sadece birkaç gün izine ihtiyacım var." Bir süre sustu ve karşı tarafı dinledi ardından derin bir nefes verip konuşmaya devam etti.

"Ali kızı kimseye anlatmıyorsun birinden duyarsam sikerim seni. Hele Barış sakın duymasın, piç herif açığımın peşinde." Umut kimdi neden Atalay'ın açığını arıyordu bilmiyordum ama umarım bulurdu. İçerden sesler kesildiğinde telefonu kapattığını anladım. Kapının yanından ayrılıp sessizce yatağa girdim ve bacaklarımı kendime çekip sarıldım.

Geçen birkaç dakikanın ardından kapım sessizce açıldı bununla eş zamanda gözlerimi sıkıca kapattım. Vücudum istemsizce kasılırken onun sesi kulaklarıma doldu.

"Küçük Zeynep uyumadığının farkındayım." Yine de sesimi çıkarmadan yatmaya devam ettim.

"Ailen polise gitmiş. Ah ne kadar ironik değil mi? Sen zaten bir polisin yanındasın." Ailem beni mahvedecekti, belki de eve kapatacak bir daha burnumu bile çıkarmama izin vermeyeceklerdi. Yatakta doğruldum ve ona döndüm.

"Lütfen Atalay beni bırak gideyim. Şikayetçi olmayız gerçekten ama geç olmadan bırak beni." Sözlerime karşılık kahkaha atmaya başladı.

"Şikayetçi olmak mı? Senin aklından neler geçiyor öyle? Güldürüyorsun beni küçüğüm" Yataktan kalktı ve yorganı alıp üstüme örttü.

"Uyu ve kafanı böyle boş ve imkânsız şeylerle meşgul etme. Sadece bizi düşün bebeğim." Ağlamaktan şişen gözlerim yine dolmuş ve büyük ihtimalle kızarmıştı ama bir şey söylemedim ve gitmesini bekledim. Odadan çıktıktan sonra kapıyı kilitledi ve ben tutuğum hıçkırığın odaya karışmasına izin verdim.

Salaktım sağlıklı bir sevgiyi daha hiç tanımadığım birinde bulduğumu düşünecek kadar salaktım. Bu hasta adımın eline düşmüştüm ve bir kurtuluş yolu bulamıyordum. İliklerime kadar işlemişti korku, beynimi esir almış ve düşünmemi engelliyordu. Çaresizce gecenin bitmesini bekledim.

^^

Sabah saçımın okşanması ile irkilerek gözlerimi açtım. Atalay karşımda şefkatli bir şekilde bana bakarak gülümsüyordu.

"Hadi kalk kahvaltı hazırladım sana." Kaşlarım çatılırken içinde kaç kişi olduğunu düşünmeden kendimi alamadım.

"Kahvaltı istemiyorum evime gitmek istiyorum." Atalay'ın kaşları kaçarken yüzündeki gülümsemenin soluşuna tanıklık ettim.

"Beni kızdırmak istemezsin diye düşünüyorum. Haksız mıyım Zeynep?" Cevabımı beklemeden ayaklandı ve kapıya doğru ilerledi.

"Hadi çabuk gel." Odadan çıkmadan önce sözlerini söylemişti. Sinirle elimi yumruk yatıp yorgana vurdum. Odadaki lavaboya girip işlerimi hallettim ve odadan çıktım. Dün gece gördüğüm mutfağa doğru adımladım. Atalay bardalara çay koyuyordu. Bana yan taraftaki sandalyeyi işaret etti kendisi de masanın başına oturdu. Önce çayından bir yudum aldı ardından biraz peynir yedi ve bakışları beni buldu.

"Hadi başla ardından beraber film izleriz." Kendi kendine yaptığı plana gülümsedim sadece. Sözlerimin bir anlamı yoktu onun için bunun farkındaydım bu yüzden ona bir şeyler anlatmaya çalışmayacaktım.

Canım hiçbir şey istemezken gördüğüm yiyecekler midemi bulandırıyordu. Boş olan midem kendi kendine kasılırken elimi karnıma bastırıp krampların azalmasını temenni ettim.

"Öğlen de pizza yeriz karışık." Midem iyice çalkalanırken terlemeye başlamıştım.

"Sus lütfen dayanamıyorum." Ciddi bir şekilde bana baktı ve kafasını onaylamaz anlamda iki yana salladı.

"Bundan böyle kaçamazsın hadi ye önündekileri." Kafamı hızla iki yana salladım ve uzun boş bardağa su doldurup kafama diktim. Bu bana daha kötü hissettirirken defalarca kez yutkundum.

"İçtiğin suyu kusacak kadar mı başarısızsın Mihrimah?" Bu adamın derdi neydi? Nasıl bir ruh hastasıydı böyle? Ama belki de haklıydı, içtiğim suyu midemde tutamayacak kadar beceriksizdim. Bitmiş mahvolmuş değersiz bir bedendi benimki, en önemlisi de tutsak bir benden ve ona bağlı bir ruh.

Masadan hızla kalktım ve lavaboya ilerledim klozetin dibine çöküp gelen sarı sıvının dışarı çıkmasına izin verdim. Başarısız bir insandım, bunu inkâr edemezdim.

"Bir hiçsin Mihrimah ama benimle var olma şansın var, bu şansı tepmemelisin."

Kafamı çevirip ona baktım kapıya yaslanmış bana bakıyordu ve yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. Bu halimden zevk alıyordu.

"Hadi kalk film izleyelim bebeğim." Kafamı iki yana salladım.

"Git başımdan seninle hiçbir şey yapmayacağım." Kafasını iki yana salladı ve onaylamadığını belli eden sesler çıkardı.

"Bunu sana zorla yaptırabilirim biliyorsun değil mi? Bence bunu yaşamayalım ve sen sakince benimle gel güzelim."

Nefret ile ona baktım, bu ruh hastasından nasıl kurtulacaktım.

🍓🍓🍓
Merhabaaa
Yeni bölümü nasıl buldunuz
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
Hepinizi seviyorum
🍓🍓🍓

UNHOLY | DADDY ISSUESWhere stories live. Discover now