0.9

13.2K 517 238
                                    



Ellerimin altındaki kediyi severken oturduğum çimlerde onu bekliyordum. Tam tamına 23 gündür onu görmüyordum, bu başta benim kararımdı ama sonrasına onu bir daha bulamadım.

Şimdi ise bu süreçte dördüncü defa geldiğim o çimenlikteydim. Kedi elimi çizerken onu son kez öpüp ellerimin arasından gitmesine izin verdim.

Gökyüzüne kafamı kaldırdım ve şehirin ışıklarından dolayı gözükmeyen yıldızlarla morelim daha da bozuldu.

"Ahh ah." Derin bir iç çektim ve kafamı umutsuzca iki yana salladım. Oturduğum çimden kalkıp karşımdaki bakkala ilerledim, bir paket sigaraya ihtiyacım vardı.

Bakkalda konuşulan siyasete kulak asmadan laflarına daldın.

"Parliament night blue." Adam kafasını salladı ve arkasını dönüp raftan paketi çıkardı. Elimdeki bozuklukları ve buruşmuş beşlikleri tezgaha döküp paketi aldım. Başımla selam verip kapüşonlumu kafama geçirdim. Kafamı önüme eğip uyuşuk hareketlerle çıkışa yürüdüm.

"Hilmi abi bi paket-" duyduğum sesle vucuduma çarpan benden eş zamanlı gerçekleşmişti. Tanıdık sesle şok olurken irileşmiş gözlerimi karşımdaki kişiye diktim.

Atalay Duman, tam olarak karşımdayı.

Ben şok içinde ona bakarken o düşmemem için kolumu tutmuştu ve beni kendine doğru çekmişti. Tamamen refleks olarak.

"Par-" Hilmi abi konuşmaya başladığında Atalay'ın bakışları elimde tuttuğum sigara paketindeydi.

"Gerek kalmadı abi sağ ol." Diyip kolunu omuzuma attı ve beraber bakkaldan çıktık. Girdiğim şoktan çıkıp omuzumdaki kolumu ittim ve bir kaç adım ondan uzaklaştım.

"Dengesiz misin sen? Ne dokunuyorsun bana." Bana gülerek bir bakış attı ardından elimden ne zaman aldığını bile farketmediğim paketimin jelatinini açıp içinden bir dal sigara çıkardı.

Dudaklarına yerleştirdiği sigarayı yakmak için eliyle rüzgara karşı bir bariyer oluşturdu aynı zamanda da bana cevap verdi.

"Dört gündür beni beklemiyor musun burda?" Yaktığı sigarasından derin bir nefes çekti ve paketi cebine attı.

Sikiyim seni Atalay.

"Paketimi ver." Son paramla aldığım paketi ceplemesine gerçekten tahammül edemiyecektim.

"Gelde al." Sırıtarak bana bakarken yüzüne yumruk atma isteği ile dolup taşıyordum ama geçen gece yaşananlardan sonra ona yaklaşmama konusunda kararlıydım.

"Paketimi ver Atalay." Bıkkınca söylediğim şeye karşılık sigara tuttuğu eliyle beni işaret ederek konuştu.

"Sen ban cevap ver Zeynep, bende sana paketini vereyim." Onu bekliyordum ve bu bir hataydı. Dünyanın en aptal insanıydım.

"Sadece nefes alıyordum. Senden öncede buraya geliyordum ben. Ne diye anlamlar çıkartıyorsun."

"Gel evine bırakayım seni, hava soğuk." Derin bir nefes aldım ve kafamı iki yana salladım.

"Seninle aynı arabaya binmem." Dudağının bir yanı kıvrıldı.

"Söz kelepçeleri sana vericem. Belki sen kullanırsın." Söylediği ile sinirlenmiştim ve sinirle bir kaç adım atmıştım.

"Sikiyim seni de espirini de!" Dişlerimi sıkarak konuştuğumda ellerim çoktan yumruk ahalini almıştı. Aramızda sadece bir adım ve onun uzun boyundan dolayı oluşan mesafe vardı.

Bana bir adım yaklaştı ve eğilerek yüzlerimizi hizaladı.

"Sen uslanmaz bir kız çocuğusun Zeynep." Yüzüme doğru fısıldadığında gözlerimi gözlerimden çekemedim ve sadece derin siyah gözlerinde kaldım.

"Seni sakinleştirebilirim." Gözlerinden geçen duygu yoğunluğu kalbimi hızlandırırken etkisinden kurtulmak için bir kaç saniyeliğine gözlerimi yumup güç topladım. Eskiye nazaran daha öfke dolu bakışlarımı ona yönelttim.

"Beni kimse sakinleştiremez Atalay. Benim öfkem ölene kadar var olucak." Sözlerim ile kararlı bakışları beni buldu.

"Zeynep, o kadar çekiyorsun ki beni. Bütün sevgimi sana vermek istiyorum. Ruhuna huzur vermek istiyorum küçük kız." Sessizce söylediği cümleler beni sarsmıştı.

Dışardan o kadar mı belli oluyordu sevgiden mahrum kalan biri olduğum. Bu kadar mı yıkık döküktüm. Ama bilmediği bir şey vardı ben huzur ne demek hiç tatmamıştım ve tadamayacaktım da.

Düşüncelerim boğazımda bir yumru oluştururken dolan gözlerimle dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözümden süzülen yaş dudaklarım arasına girdiğinde sessiz ama acı dolu bir hıçkırık çıkmıştı aralarından.

Atalay kollarını sırtıma sarıp beni göğüsüne bastırdı. Bana sarılması ile şiddetlenen ağlamam tam olarak şundandı: ben en son ne zaman sarıldığımı bilmiyordum ve bu iyi hissettiriyordu.

Lanet olsun ki bu iyi hissettiriyordu.

"Ağla güzel kız rahatla."Kafamın üstüne kondurduğu bir öpücük ile donakalmıştım. Hemen ellerimi göğüsüne yerleştirip ondan ayrıldım ve gözümdeki yaşları sildim.

Bu kadarı fazlaydı. Ona bu kadar kendimi bırakamazdım. Bu kadar kısa sürede ona bağlanmıştım onu görmek için günlerce çimlere gelmiştim, beni bulmasını beklemiştim. Ve şimdi ondan gördüğüm bu ilgiyle ona dahada bağlanmak istemiyordum. Daha da kendimi yaralayıp daha da üzülmek istemiyordum.

"Bir daha bana dokunma. Sarılmaktan nefret ederim." Söylediğim yalanla birlikte son kez yüzüne baktım ve ve akmasını engelleyemedi yaşları tekrar elimin tersi ile sildim. Telaşla ellerim iki yana salladım ve  bir iki adım geri atıp konuşmaya devam ettim.

"Bana bunu yapamazsın anladın mı? Beni seviyormuş gibi yapıp sonra bütün tabularımı yıkamazsın, beni kandırıp gidemezsin izin vermem. Ben kimsenin beni sevmeyeceğini bilen biriyim beni kandıramazsın Atalay."

"Zeynep, bak ban-" bana doğru attığı bir adımla sözünü kestim.

"Lütfen Atalay, lütfen. Ben, b-ben bunları kabullendim. Öğrendim böyle yaşamayı. Beni kabuğumdan çıkarma, biliyorum işin sonunda canım yanıcak. Bu her zaman böyleydi."

Arkamı döndüm ve hızlıca koşmaya başladım. Tüm gücümle insanlara çarpa çarpa koşuyordum. Gözlerimdeki yaşlar görüntümü bulanıklaştırırken ışıklar patlıyordu. Bacaklarım uyuşuyordu beynim karıncalanıyordu.

Attığım son adımla boşluğa düşmüştüm gözlerim kararmıştı yer çekimi gücünü arttırmıştı ve daha fazla ayakta kalamamıştım. Tek hissettiğim yere düşmeden önce belimi saran sert kollardı.



🍓🍓🍓
Merhabaaa
Bölümü nasıl buldunuzz düşünceleriniz aşırı merak ediyorum
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
Sizi seviyorum♥️
🍓🍓🍓

UNHOLY | DADDY ISSUESWhere stories live. Discover now