2.0

5.7K 362 80
                                    



Arabaya binmemle Barış'ın çalıştırması bir oluştu. Ne ben selam ermiştim ne de o bana selam vermişti, tek ses İstanbul'un her caddesinde olan trafikteki arabaların korna sesiydi.

"Tedbir amaçlı seni ben alıp bırakacağım." Kısa bilgilendirmesi ile dudaklarımı dişledim. Gerçekten tehlikedeydim. Ama tehdit edilen her kadın bu kadar korunuyor muydu bu ülkede?

"Bu kadar tedbir alınmasına rağmen bu ülkede ki kadınlar nasıl oluyor da?" Sözlerimle yoldaki bakışları bana çevrildi. Aslında ona hitaben bir soru değildi ve hatta ağzımın içinde gevelediğim bir cümlenin de ilerisinde bir şey değildi.

Öylesine konuşmuştum ya da konuştuğum hiçbir şey dikkate alınmadığı için benim her cümlem bana 'öylesine' gelmeye başlamıştı. Acınacak durumdaydım.

"Ne demek istedin? Anlayamadım." Sesinde garip bir tını oluşmuştu. Ya eleştirime sinirlenmişti ya da durumu sorgulamam hoşuna gitmemişti, tam anlayamamıştım.

"Hiçbir şey." Bakışlarını tekrar yola çevirdiğinde parmaklarımla oynamaya başlamıştım. Rahatsız hissediyordum.

"Eve gitmeden almak istediğin bir şey var mı? Dışarı çıkma tek başına."

Paket almam gerekiyordu ama evde nasıl içecektim onu bilmiyordum.

"Aslında şu ilerdeki bakkalda dursak iyi olur." Kafasını sallayıp sinyal verdi ve kaldırıma yanaşmaya başladı. Araba tamamen durduğunda inip küçük bakkala ilerledim. Bu bakkal Atalay'ı tanıyan bakkaldı. Girip girmemek arasında kalırken vazgeçtim ve arabaya geri döndüm.

Koltuğa oturup emniyet kemerimi bağlarken Barış'ın şaşkın ve sorgulayıcı bakışları altındaydım.

"Neden girmedin bakkala."

"Atalay'ı tanıyor bu adam beni de onunla gördü bir kaç defa." Barış lafımla birlikte arabayı çalıştırdı ve seri bir şekilde park ettiği arabayı caddeye çıkardı.

"Mikrop gibi her yere yayılmış herif." diye söylendi ardından devam etti, "Ne alacaktın sen ben alayım." Söylemekle söylememek arasında kalırken dürüst olmayı tercih ettim.

"Sigara." Bakışları saniyelik bana dönmüştü.

"Bende açılmamış paket var touch blue uyar mı?" Seçim yapacak bir lüksüm olmadığı için onayladım. Bana uzattığı paketle cebimde sigara için ayırdığım parayı ona doğru uzattım. Elimi avcunun içine alıp uzattığım parayı bana doğru itekledi.

"Öğrencisin sen benden olsun." Hareketi ile afallarken elini çekmesi ile sıcaklığı yok olmuştu.

O sıra evimin önünde duran araba ile boğazımı temizledim. "Teşekkür ederim."

"Atalay seninle iletişime geçerse direkt beni ara." Kafamı salladım ve arabadan indim.

Hızlı adımlarla binaya girip evin katına çıktım, annem kapıyı çalmadan açınca bir an afallamıştım ama elinde gördüğüm çöp poşeti ile rahatladım. Bir de o araba neyin nesi, kimdi o laflarını cevaplayamayacaktım.

Odama geçtiğimde annem arkamdan bana seslenmişti.

"Akşama halanlara gidiyoruz gelecek misin?"

"Ders çalışıcım." Sigara içebilecektim.

"İyi," Biraz sessizlik olduktan sonra odamın kapısı açıldı ve annem tereddütle bana baktı.

"Zeynep, tek kalmasan mı kızım evde?" Anneme yaklaşık kollarımı ona sardım o da bana sarıldı ve kafama bir öpücük kondurdu.

"Bir şey olmaz anne."

***

Annem babam ve kardeşlerim gitmişti bense odamdaki küçük balkondan dışarı bakarak sigaramı içiyordum.

Telefonuma gelen bildirim ile dudağımın arasındaki sigaradan derin bir nefes aldım ve balkondan aşağı fırlattım. Sehpanın üstündeki telefonumu alime aldım ve kalbimin teklemesine aldırmadan ekranın üstündeki bildirimi okudum.

'bazı şeylerin sonuna gelindi.'

Bilinmeyen bir numaradan gelen bu mesajın kimden geldiği en çok bilinendi. Evde tektim ve belki de bazı şeylerin sonuna gelmiştim.

Hiç kimseye haber vermeden hatta Atalay'a fırsat vermeden burada kendi hayatımı sonlandırıp huzur ile de buluşabilirdim. Telefonu sehpanın üstüne bırakıp soğumaya yüz tutmuş türk kahvemden bir yudum aldım.

Telefonuma gelen ikinci bir mesaj sesi ile gözümden bir damla yaş akmıştı. Aslında ağlamayacaktım ve hatta bu ağlamak bile değildi. Telefonuma bakmadan kendimi buradan aşağıya atsa mıydı? Belki de kapıma gelmişti ve bunun için yazmıştı.

Barış:
Zeynep sana yakınım bir şeye ihtiyacın var mı?

Okuduğum mesaj ile yüzümden akan yaşlara inat bir gülümseme oluştu yüzümde. Barışın isminin üstüne tıklayıp onu aradım. İlk çalışta açılan telefonla direkt konuya girdim.

"Bize gelebilir misin Atalay mesaj attı tekim evde." Sesimin bu kadar titreyeceğini tahmin edememiştim ama şu an sesimin de bir önemi yoktu.

"Beş dakikaya sendeyim kimseye kapıyı açma camlardan uzak dur."

Söyledikleri ile kafamı sallayıp balkondan odama geçtim ve yatağımın dibine çöküp Barış'ın gelmesini beklemeye başladım.

Saniyeler dakikaları kovalarken içimi yiyip bitiren korku ile beklemeye çalışıyordum. Boğazıma bir yük binmiş ve nefes almama engel oluyordu. Telefonuma arama ile korku ile irkildim. Barış'ın aradığını görünce içime su serpilmişti. Hemen aramasını cevapladım.

"Kapıyı açabilirsin ben geldim." Hızlı adımlarla kapıya ilerledim ve dürbünden baktım Barış'ı görmemle hemen kapının kulpunu indirdim.

"İyi misin?" Kafamı iki yana sallayarak olamadığımı belirttim ve içeri girmesi için bir iki adım geri gittim.

Evin içine girdiğinde dış kapıyı kapattım ve odama geçtim. Onu beklerken çöktüğüm yatağın dibine yine çöktüm. O da peşimden odama girdi bana baktıktan sonra balkona geçti ve bir kaç saniye dışarıyı kolaçan etti. Geri döndüğünde çaprazımda olan kardeşimin yatağının dibine oturdu ve benim gibi ayaklarını halının üzerine uzattı.

Yanımda olan masadan sigara paketini aldım ve içinde kalan iki daldan birini kendi dudaklarımın arasına koydum diğerini ise ona uzattım. Reddetmeden paketi aldı ve son dalı dudaklarının arasına yerleştirdi. Balkondaki sehpaya kaydı bakışlarım çakmağım orada kalmıştı.

Bakışlarımı takip ettiğinde neye baktığımı anlamı olacak ki cebinden çıkardığı çakmağı bana uzattı. Alıp sigarayı yaktım ve ona geri verdim. O da sigarasını yakarken ben derin bir nefesi içime çekmiştim bile.

"Babam eve geldiğinde ağzıma sıçacak." Sözlerimin ardından dudaklarımdan bir kıkırtı dökülmüştü.

Barış bana bakarak tebessüm etmişti.

"Ben içtim derim."

"Yalan mı söyleyeceksin?" Karakolda bana söylediği şeyi vurgularken sırıtması genişlemişti. Elindeki sigaradan derin bir nefes çekip sigarasını gösterdi.

"Yalan sayılmaz." Bende ona gülümserken dışardan gelen beş el silah sesi ve birbirini kovalayan bağırtılarla gülümsemem yüzümde donmuş bakışlarım Barış'ta kalmıştı. Barış refleks olarak oturduğu yerden kalkıp elini belindeki silaha yönlendirmişti.

"Noluyor!" Dehşet içinde bende ayağa kalktım ve hiç beklemeden balkona koştum, Barış kolumu yakalayıp beni engellemeye çalışsa da ondan erken davranmıştım.

Gecenin karanlığına rağmen gördüğüm görüntü vücudumun acı ile dolmasına sebep olmuştu. Tek yapabildiğim anlamsız bağırışlarımın boşlukta yankılanmasına izin vermekti.

🍓🍓🍓
Merhaba
Nasılsınızzzz
Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
🍓🍓🍓

🍓
Bölüm sınırı 170 vote
🍓

UNHOLY | DADDY ISSUESOnde as histórias ganham vida. Descobre agora