1.2

11K 393 103
                                    


'Akşam yemeğine ne dersin?' gördüğüm mesajla yüzüm istemsiz olarak ekşimişti ne diyecektim? Beyza'lara gittiğimi söylesem eve dön mesajını aldığımda iki dakikada çıkamayacağım kesindi.

Zeynep:

Üzgünüm gelemem.

Telefonumu karartıp Miray hocayı dinlemeye devam ettim. Hocaya baktığımda yüzündeki gülümsemeye gözüm takılmıştı. Mutluydu. Nişanlıydı, yakında evlenecekti ve şu an bize fiilde çatı anlatıyordu. Gerçekten hayatından bu kadar mı memnundu da yüzündeki geniş gülümseme yer çekimine meydan okuyordu.

"Hocam ettirgene bir dahaki ders devam edicez artık." Enes'in sesi ile düşüncelerimden ayrıldım.

"Aaa ders bitti mi ne de çabuk geçti." Ya onu bir de bana sorsun!

Çantamı sırtıma geçirip hızlı adımlarla dershaneden çıktım. Arkamdan gelen bağırışla şaşırıp durdum. Arkamı döndüğümde Gökhan koşarak yanıma geliyordu.

"Zeynep!" Yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı.

"Ne kadar da hızlı yürüyorsun. Bir anda yok oldun."

"Bilmem." Peşimden gelmesine şaşırmıştım, benimle ne konuşabilirdi ki?

"Ya ben kütüphaneye gideceğim de sende benimle gelmek ster misin? Biriyle çalışınca daha disiplinli oluyor hem sıkılmadan çalışırız." Gözlerinden gelmemi istediğini anlıyordum ama neden beni davet ettiğini anlamıyordum o kütüphaneye Gamze ile giderdi.

"Olur ama bana fizik anlatacaksın, derste baya iyi çözüyordun." Gülümseyip kafasını aşağı yukarı salladı.

"İstersen dört seneyi de anlatırım." Gülümsedim ve beraber yürümeye başladık. Aramızdaki sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki konuşmaya başladı.

"İstersen araba kullanmayı sana ben gösterebilirim söz bağırmam."

"Söz mü?" İstemsiz olarak söylediğim şeyle dilimi ısırdım. Niye atlamıştım ki?

"Söz" bana bakıp gümüştü ve gözleri kısılmıştı. Geçen sefer söylediklerim aklında kalmıştı sanırım, babamın araba öğretirken bağırması.

Karşıdan gelen tanıdık sima ile şaşırmıştım. Atalay bana doğru yürüyordu ve oldukça sinirliydi. Bir anda anlamsız bir telaşa kapılmıştım. Ben yürümeyi bırakıp şaşkınca Atalay'a bakarken Gökhan da aynı şekilde bana bakıyordu.

"Neden durdun?" Sözüyle beraber Atalay da yanımda bitmişti.

"Neden açmıyorsun telefonumu?" Söylediği şeyle elimi hırkamın cebine attım ve telefonumu çıkardım bir sürü arama ve mesaj vardı hepside Atalay'dandı. Şaşkınca ona baktım ve telefonumu sessiz modan çıkardım.

"Sakin olur musun? Sadece sessizde unutmuşum." Sinirle nefesini verdi ve öfkeli bakışlarını Gökhan'a çevirdi.

"Ben zaten sakinim Mihrimah." Gözlerimi sakince açıp kapattım. Atalay'ı kolundan tutup yolun aşağısına doğru sürüklemeye çalıştım ilk başta hareket etmenden Gökhan'a baksa da sonrasında yürüyüp beni takip etmişti.

"Bu dallama kim?" Tavrına çok şaşırmıştım.

"Dallama mı? Kendine gelir misin artık?" sinirle konuştuğumda derin bir nefes alıp verdi.

"Ya da gelme ben kütüphaneye gidiyorum sende biraz şu davranışlarını düşün." Tam yanından ayrılacakken kolumdan tutup kendine çevirdi.

"Özür dilerim bir an kıskandım sanırım." Yüzümü ekşitip gözlerinin içine baktım ve kolumu kurtarıp Gökhan'ın yanına gittim.

"Hadi gidelim."

"Sen iyi misin? Abin miydi?"

"Kuzenim." O an Atalay'ın yaptığından utanmıştım ve sevgilim olduğunu söylemek istememiştim.

Kıskanç bir sevgili. Hayır tatlı değildi, hastalıklı gibiydi.



^^

Gökhan elindeki sandviç ve kahvelerle gelirken ne yapacağımı bilememiştim. Kültür merkezinin ortak alanında minderlerin üzerinde otururken istemsizce gerilmiştim. Ben yiyemezdim.

"Bence hak ettik üç saat ders çalıştık." Kahve ve sandviçlerden birini bana uzatırken konuşmuştu elindekileri alıp teşekkür ettim.

"Merak etme çavdar ekmeği içinde işlenmiş et yok." Bana gülümseyerek baktı gözlerinde anlayış vardı.

"Çok teşekkür ederim Gökhan." Ona minnetle gülümseyip sandviçimden küçük bir ısırık aldım.

"Yanındaki adam çok asabiydi, bir sıkıntı olmaz değil mi?" düşündüm, sıkıntı olabilir miydi? Bilmiyordum, onu o kadar tanımıyordum ve sevgili olmuştum. Ben ne bok yemiştim.

"Olmaz sanırım."

"Güzel kuzenini kıskanmış olabilir mi? Yani abi edasıyla." Gökhan bana güzel mi demişti?

"Kıskançlık bana ilkel geliyor açıkçası, ister kuzenim ister sevgilim olsun."

"Bence de, zaten birçok kadın cinayetinde erkekler buna sığınmıyor mu? Hepsi ilkel." Gökhan elindeki kahveyi sıkarken sinirlendiğini anlamıştım. Onu hep sakinken gördüğüm için bu haline şaşırmıştım, sanırım bu konularda hassastı.

"Bu arada diğer adın Mihrimah mı?" İçimden Atalay'a küfür ettim.

"Evet ama kullanmıyorum. Bana öyle seslenme lütfen."

"Tabi ki nasıl istersen Zeynep." Yarısını yediğim sandviçi çantama attım ve ayaklandım.

"Artık eve geçmeliyim." Gökhan kafasını salladı ve kalktı beraber çıkışa ilerledik. İkimizin eve gidişi farklı olduğu için merkezin önünde ayrılacaktık.

"Yarına kimya ödevini unutma, takıldığın yer olursa bana yazabilirsin."

"Tamamdır görüşürüz Gökhan." Kolu bana doğru uzattığında kendimi geri çekmedim ve dostça sarılıp ayrıldık.

Durağa doğru yürürken telefonuma gelen bildirim sesi ile elime aldım ve mesajı açtım.

Atalay:

Abarttım, haklısın. Akşam beni ara, sesini özledim güzelim.




bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.

UNHOLY | DADDY ISSUESWhere stories live. Discover now