0.1

35.6K 684 318
                                    


Sırtımdaki okul çantamı çıkartıp çimlerin üzerine fırlattım. Parmağımdaki seğirme sinirlerimi bozarken elimi saçlarıma daldırıp derin bir nefes aldım ardından bende çimlere oturdum.

Önümdeki yolda geçen hızlı araçlar düşüncelerimide yanlarına alıp uzaklaşıyordu. Beynim boşalıyordu. Bu bende anlık bir morfin etkisi yaratıyordu.

Çalan telefonum cebimde titrerken rahatsız olup cebimden çıkardım. Annemin ardığını görünce telefonu sessize alıp çimenlerin üstüne koydum.

Duran parmağım tekrar seğirmeye başlayınca ağlamaya başladım.

Hayatım bok gibiydi.

Seğiren parmağımı kırmak istiyordum, belki o zaman seğirmeyi bırakırdı.

Telefonumun ekranı gecenin karanlığında etrafı aydınlatırken bu sefer aramayı cevapladım.

"Efendim."

"Nerdesin annecim." Annemin sesiyle akan sıcak göz yaşlarımın konuşmamı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Yoldayım geliyorum."

Kafamı eğip ellerimin arasına aldım. Artık nefes aldığımı hissedemiyordum. Çok yorulmuştum.

Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum saçlarımı kavrayan ellerim hafif hafif yolmaya başlamıştı. Elimde değildi. Çığlık ata ata ağlamak isterken cadde kenarında sessizce ağlayarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Adım seslerini duymamla kafamı biraz daha eğdim. İstanbulda bir tanıdıkla karşılaşmak zordu ama asla imkansız değildi.

"İyi misiniz?" Yabancı olan sesi kafamı yerde kaldırmadan onayladım.

"Evet." Pürüzlü olan sesim kötüydü ama umrumda da değildi.

Tekrar adım sesleri duydum gittiğini düşünürken seslerin yaklaşması ile yanıldığımı fark ettim sol tarafımdan esen rüzgar kesildiğinde yanıma oturduğunu anlamıştım.

Kimdi bu adam?

"Biri istemediğiniz bir şey mi yaptı?" Konuşurken tereddütlü çıkmıştı sesi sanırım alacağı cevap onu korkutuyordu ama korkmasına gerek yoktu. Biri bana bir şey yapmamıştı.

"Hayır." Hafifçe yana kaydım konuşma istemediğimi belirttim.

"Eğer biri istemediğin bir şey yaptıysa benimle paylaşabilirsin korkmana gerek yok."

Söyledikleri ile şaşırmıştım kafamı gömdüğüm yerden kaldırdım ve soluma döndüm. Gecenin karanlığında yüzünü tam seçemiyordum caddeyi aydınlatan ışıklar tam olarak görmeme yardımcı değillerdi.

Keskin yüz hatları her şeye rağmen belliydi. Koyu yeşil önü açık gömleği ve içindeki siyah tişörtü ile yanımda oturan adam bana tamamiyle yabancıydı.

"Sadece... Biraz yoruldum. Onun dışında bir sorun yok. Teşekkür ederim." Gözümdeki yaşları silerken konuşmuş konuşmam bitince kolumu bacaklarıma sarmış ve dizimin üstüne çenemi koymuştum. Gelen geçen arabaları izlemeye devam ettim.

Aslında burda daha fazla durmayıp gitmem gerekiyordu. Bir yabancıyla daha fazla konuşmamam gerekiyordu. Ama yapamamıştım, çantamı alıp burdan gitmek gözüme o kadar zor gelmişti ki onun yerine oturmayı seçmiştim.

"Hım anladım. Yine de bu saatte buralarda olmamalısın çocuk. Yağmur yağarken çimlere de oturmamalısın." Verdiği nasihatlarla derin bir nefes aldım ve ıslanan saçlarımın başlattığı baş ağrıma aldırmadan konuştum.

"Yağmur yağmıyor şu an çiseliyor." Kıkırtısı kulaklarıma dolarken ona döndüm. Gülerken kafasını iki yana sallıyordu onaylamadığını belli edercesine.

O da benim gibi çime oturmuştu tek fark bacaklarına sarılmamasıydı.

Rüzgar daha şiddetli eserken üstünde mont olmadığını farkettim, nasıl üşümüyordu?

Gömleği rüzgarın esişiyle arkaya doğru gitmiş ve pantolonun beli ortaya çıkmıştı. Belindeki silah bana göz kırpmıştı. Gözümü açıp kapattım ve silah hala ordaydı.

Günüm iyice boka dönüyordu.

Bakışlarımı fark etmiş olmalı ki boğazını temizleyip konuştu.

"Sadece polisim." Buna öylece inanamazdım ama inanmadığımı da belli etmek istemiyordum.

"Anladım."

"Korktun benden." Evet korkmuştum. Silahlardan haz etmezdim ve polis olduğuna inanmıyordum eğer emin olabilseydim korkmazdım.

Telefonumun çalmasıyla ufak bir sinir çığlığı kaçtı dudaklarımdan. Yanımdaki kişinin buna şahit olmasından utansamda buna takılmamaya çalışıp çağrıyı cevapladım.

"Neden geç kaldın sofraya oturacağız şimdi."

"Geliyorum baba trafik var sadece."

"Çabuk ol." Evet minibüsü ben kullanıyordum ya. Çabuk olacaktım.

Suratıma kapanan telefonu cebime atıp ayağa kalktım ve çantamı aldım.

Minibüs durağının önünde olduğum için iki adım atıp kaldırım ucunda beklemeye başladım. Arkamdaki polis olduğunu söyleyen kişi hareket etmeden oturuyordu.

Minibüsün gelmesi ile elimi havaya kaldırıp işaret vermiştim ama ağzına kadar dolu olan minibüs bana aldırmadan yoluna devam etti. Sikerler böyle işi.

"İstersen ben bırakabilirim seni." Arkamdan gelen sesle topuklarım üstünde dönerek ona baktım. Oldukça ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Sırıtmıyordu yani sapığa benzemiyordu. Başak çarem de yoktu gibi.

"Bunun için sana güvenmem gerek."

Derin bir nefes alıp ayağa kalktı cebinden çıkardığı cüzdanını açıp bana doğru uzattı. Kimliğin üstünde yazan kocaman polis yazısı bana sırıtarak bakıyordu

Atalay Duman

İsmini öğrendikten sonra içim yüzüne tekrar bakma isteğiyle doldu. Kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Kafamı sallayarak onu onayladığımı belli ettim. Cüzdanını geri cebine koyup yürümeye başladı.

Gri arabaya bindiğinde bende ön koltuğa oturmuştum.
Abadaki telsiz ve siren polis olduğunun başka bir kanıtıydı. Evimi tarif ettim ve arkama yaslanıp dışarıyı izledim.

"İsmini öğrenebilir miyim?" Arabadaki sessizlik bozulunca derin bir nefes alıp cevapladım.

"Zeynep."

"Güzel isim. Anlamını taşıyor musun?" Sorduğu soru ile yüzümde buruk bir gülümseme olmuştu.

"Bilmem."

Cevabım onu tatmin etmemiş olacak ki konu hakkında konuşmaya devam etti.

"Değerlisisindir. Kız çocukları babalar için daha farklı oluyor."

"Kaç yaşındası?" Söyledikleri konuşmak istediğim şeyler olmadığı için konuyu devam ettirmemek adına konuyu değiştirdim.

"29 sen?"

"19"

Konuşma sonlanınca evim olduğu caddeye gelmiştik.

"Kendine dikkat et ufaklık. Tek başına bu saatlerde dolaşma." Kafamı sallayıp arabadan indim.


*zeynep babasının değerlisi demektir

🍓🍓🍓
Merhabaaa
Evet, gece kahve içince uyuyamadım ve aklımda olan bir kurguyu yazıya döktüm.
Umarım beğenmişsinizdir
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı unutmayın
Öpüldünüzz
🍓🍓🍓

UNHOLY | DADDY ISSUESWhere stories live. Discover now