34

13.1K 1.1K 442
                                    

Herkese yeni yılın ilk gününden selam!

Bir önceki bölüm oyu yorumu hep unuttunuz. Diğer bölümlerle uçurum var. Bu bölüm lütfen unutmayın olur mu?

Hatta sizden çoooook yorum bekliyorum. Bir sonraki bölümü aylar aylar önce yazdığım için neredeyse hazır. Siz ne kadar çok yorum yaparsanız ben de hemen düzenleyip o bölümü atarım. 

Anlaştık mı?

Bugün kendiniz için ne yaptınız?

Doğum günü olanların doğum günü kutlu olsun!

OY VER HİKAYENE CAN VER, YORUM YAP HİKAYENE KENDİ DEĞERİNİ KAT!

Keyifli okumalar!

Kimler hangi şehirden okuyor bölümü? Başlangıç saati?

2 AY SONRA

Zaman onlar için o kadar hızlı geçti ki farkında bile olmadılar. İkisi de çok meşguldü ama evde bulundukları süre boyunca bir an bile birbirlerinden ayrılmadılar. Birlikte günü konuşup yemek hazırladılar, birbirlerinin kolları arasında dinlendiler. Çıkmaza girdiklerinde birlikte çözüm ürettiler. Evliliğin bir anlamı da buydu aslında. En sevdiğin kişi ile hayatı paylaşmaktı. Tuğrul ve Ceyhan için de bu yolda ilerliyordu. Hiç kavga etmemişler hatta fikir ayrılığı bile yaşamamışlardı. Birbirlerini çok iyi tanıdıkları için bu bir sonuçtu aslında. Tuğrul olağan işlerine devam ederken Ceyhan çok yoğun bir temponun içine düşmüştü. Güz yarıyılı başladığı için Ceyhan'ın yükü çok fazlaydı. Tuğrul onun bu kadar yorulmasına kendini yıpratmasına dayanamıyordu. Ceyhan'ın kimseye kendini kanıtlama gibi bir durumu yoktu. Onun bir seçim yapmasını bunun da okulu bırakıp şirkete geçmesi olduğunu düşünüyordu. Ceyhan hırslıydı daha da yükselmek istiyordu ama Tuğrul bunun sağlıklı bir şekilde olmayacağını biliyordu. Daha dün derslerle ilgili planlamasını yaparken Tuğrul'un kucağında uyuyakalmıştı yorgunluktan. Tuğrul onun bu haline kıyamamıştı. Sırf uyuyup dinlenmesini istediği için onu uyandırmadan yatağa yatırmıştı ama Ceyhan uyandırmadığı için sabah ona sitem etmişti çünkü işinin yarım kalması hoşuna gitmemişti.

Mesainin bitmesine yakın rutin işlerini yaparken düşünceli bir şekilde oturan Serdar'a baktı. O da şu günlerde tuhaf davranıyordu. Her zamanki neşesinden uzaktı. Tuğrul onu konuşturmaya çalıştı ama Serdar hiçbir şeyin olmadığını aksine çok mutlu olduğunu söyledi. Onun da başında aynı dert vardı denilebilirdi. Verda hatta Ceyhan'dan bile çok çalışıyordu. Artık bölüm değiştirmek istiyordu ama hastane yönetimi buna çok sıcak bakmıyor gibiydi çünkü o acilin bir demirbaşı haline gelmiş gibiydi. Belki de arkadaşının canı bu çözümlenmeyen duruma da sıkılıyor olabilirdi.

"Ne oldu kötü uçtun da hocandan fırça mı yedin? Aynı öyle oturuyorsun. Ben bu duruşu çok iyi tanıyorum," deyip olayı alaya alarak onu konuşturmak istedi Tuğrul.

"Kazık kadar adam olduk artık. Yakında biz başkalarını eğiteceğiz farkında mısın?" Serdar hemen konuyu başka yöne çekti.

"Liderim şimdiden hayırlı olsun sana. Benden önce olacağın kesin. Öğrencilerin gelince beni unutursun artık." Tuğrul'un bu yalandan alınganlığına yavaşça güldü ama ona laf çarpmaktan da kendini alamadı.

"Oooo koçum sana falan hayırdır! Saygıyı elden bırakırsan çok çekersin benden." Tuğrul güldü, işte onun tanıdığı Serdar böyle biriydi. Her şeyi alaya alan, başlarına gelen olaylarla dalga geçen, çoğunlukla iyimser, her zaman ona destek olan, şu hayatta canını emanet edeceği sayılı kişilerden biri, yeri asla dolduramayacak kadar değerli bir dosttu onun için.

BLACKOUT( Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now