0.9

2.1K 205 97
                                    


"Carmen, en azından düzgünce bir konuşalım, lütfen!" diye seslendi kapının arkasındaki kıza. Üç dakikadır kapıyı çalıyordu ama ses seda yoktu.

Kapıyı son kez tıklatmak için elini kaldırdığında açılan kapıyla eli havada kaldı. Karşısında gördüğü Mike ile duraksadı.

"Ne işin var burada?" dedi Mike kapı pervazına yaslanarak.

Levi kaşlarını çattı. "Asıl senin ne işin var burada?"

Mike düşünürmüş gibi yapıp kaşlarını kaldırdı ve dudaklarını kıvırdı. "Carmen'in yanındayım? Bilirsin, şu an biraz kötü durumda." Kapı pervazından doğrulup Levi'a bir adım attı ve kapıyı kapattı. "Onu iyi hissettirmek için buradayım."

Levi işaret parmağını kaldırarak tehdit eder gibi konuştu; "Onu iyi falan hissettiremezsin Mike. O senin hiçbir şeyin, ve benim her şeyim. Şimdi çekil ve kendi odana git."

"Bana emir veremezsin Yüzbaşı." dedi Binbaşı olan Mike. "Ayrıca o, boşandığınız gün her şeyin olmaktan çıktı. Yenilgini kabul edecek misin artık Levi?"

Kuzgun saçlı adam Mike'nin yakasına yapıştı. Bir şeyler gevelemek için ağzını açtı ancak açılan kapıyla beraber dikkati kapıda görünen kadına çevrildi. Gözleri kan çanağı, yanakları ıslak...

Mike yakasındaki ellerden hemencik kurtuldu. Arkasını döndü ve Carmen'in yüzünü büyük avuçları içine alıp kendisine bakmasını sağladı.

"Carmen, iyi misin? Bir şeye ihtiyacın var mı?"

Kadın kahverengi gözlerini önce Levi'a, sonra Mike'ye bakmak için kullandı. Yavaşça kafasını iki yana salladı ve ellerinden birini, Mike'nin ellerinden birine koyup yüzünden uzaklaştırdı.

"Hayır, Mike. Teşekkür ederim." dediğinde Mike onun saçlarını okşamaya başlamıştı. Carmen'in yorgun bakışları Levi'a döndü. "Neden geldin?"

Levi, kadının kendisiyle konuşmasına şaşırdı. Ağızı birkaç kez açılıp kapandı, en sonunda konuştu. "Konuşmak için geldim. Seni merak ettim."

Carmen, hala karşısında duran Mike'ye baktı. Sonra gözlerini Levi'a çevirdi. "Tamam."

Levi yere bakarak konuştu "Biliyorum bana kızgınsın- bekle, ne?"

"Gel." diye tekrar etti kadın. "Fazla uzun sürmesin ama." Levi kafa salladı ve hızlıca içeri geçti. Carmen ve Mike kapıda kaldığında kadın karşısındaki uzun adamın merakla bakan gözlerine cevap verdi. "Biraz konuşmanın kimseye zararı olmaz, Mike."

"Olacak." diye mırıldandı Binbaşı. "O adam bu odadan çıkarken seni tekrar ağlarken bulacağım, bilmiyor muyum sanki?" dedi meydan okurcasına çenesini öne kaldırarak.

"Mike, lütfen." Carmen yalvaran gözlerle adama baktı.

Mike, derin ve titrek bir nefes verdi. "İyi, peki. Ama seni üzecek olursa hayatına veda eder, söyleyeyim."

Carmen buruk bir şekilde gülümsedi ve Mike'nin kolunu okşadı. "Teşekkür ederim, Mike. İyi ki varsın."

Mike de gülümsedi ve Carmen'in saçlarına hızlı bir öpücük kondurup veda ederek kendi odasına gitti.

Carmen gerginlikle arkasına döndüğünde kapıda duran Levi'ı gördü. "Burada mı duruyordun?" dedi Carmen hayretle.

"Evet." dedi Levi açıkça. Kafasıyla içeriyi işaret ettikten sonra kendisi içeri girdi ve odadaki koltuklardan birine oturdu.

Carmen kapıyı kapattı. Levi'ın oturduğu koltuğa oturdu ve hafifçe ona doğru döndü.

Kucağındaki elleriyle ve tırnaklarıyla uğraşırken dizini sallıyordu. "Evet, ne konuşacağız?"

ya normalde bı gunde ıkı bolum atmam ama cok ıstek geldı (1) kıramadım ben de.

bakalım bakalım ne konusacaklar😋😋

៚ redamancy | levi ackerman [✓]Where stories live. Discover now