0.3

2.1K 242 124
                                    


"Çok teşekkür ederim Carmen-san! Size ne kadar minnettar olduğumu bilemezsiniz!" Sasha dizleri üstüne çökmüş, az önce yemek çalmasına yardım eden kadına teşekkür ediyordu.

Carmen gülümseyerek kızın kafasını okşadı. "Böyle şeyler yapmana gerek yok Sash. Aç olduğunda sadece bana söylemen yeterli."

"Ama tok olduğu bir zaman dilimi yok ki!" Connie isyan eder gibi konuştuğunda genç kadın kendini tutamayıp kıkırdadı. "En azından başkalarına yakalanmadığınıza emin olun."

"Ah, evet!" Sasha aniden dikleşip heyecanla konuşunca Carmen'in ve Connie'nin bakışları ona döndü.

"Bir keresinde Kaptan Levi'ya yakalanıyordum az kalsın... Tanrım, öleceğimi düşündüm!" Carmen'in gülümseyen yüzü gittikçe solarken Connie arkadaşını uyardı;

"Çeneni kapalı tutsana sen biraz! Kalk gidelim, zaten işini hallettin. Teşekkür ederiz Carmen-san , size minnettarız!"

Carmen son kez buruk gülümsemeyle onlara baktı. "Önemi yok, çocuklar."

Birkaç saniye sonrasında Carmen'in sırtını dönük olduğu arka kapıdan ses geldiğinde hızla o tarafa döndü kadın.

"Onlarla epey iyi anlaşıyorsun." Ellerini arkadan birleştirip ona doğru yürürken söyledi.

"Daha önce de söylemiştim, seni ilgilendirmez." Net bir tavırla konuşması Levi'ın kaşlarının havalanmasına sebebiyet verdi.

"Sanırım Erwin'in rütbe atlatmasını kabul ettin?" Kadının ona "siz" diye hitap etmemesini ima ederek söyledi.

Carmen kapıya yöneldi çıkmak için. "Levi, benimle gereksiz sohbetlerini lütfen kes ve sapık gibi her yerden çıkma huyundan vazgeç."

Kapıyı açtığında Levi'ın sesini duydu. "Mike ile aranızda ne var?"

Kadın olduğu yere mıhlanmış gibi kaldı. O gün onları görmüş müydü yani?

"Yüzbaşı, bence kendinize bir hayat edinseniz çok büyük iyilik olur. Kendiniz için de, benim için de. İyi çalışmalar."

*

"Neden her defasına daha çok baltalıyorum?" Ofisin içinde volta atarken bağırdı. Erwin oturduğu yerden göz ucuyla ona baktı.

"Düzgün bir soru soruyorum hemen lafı tıkıştırıyor! Sokayım ya!"

En sonunda derin bir nefes verip Erwin'in karşısındaki sandalyeye oturduğunda Erwin konuştu.

"Sorduğun soru biraz yersiz olmuş Levi."

Lebi çatık kaşlarıyla sarı komutana döndü. "Ne demek yersiz? Neyi yersizmiş? Onların koridorda ulu orta haptıkları yersiz değil mi?"

Erwin iki kolunu öne uzattı ve arkadaşının sakinleşmesini isteyerek onları yavaşça yukarı aşağı oynattı.

"Levi, seni üzmek istemiyorum ama onun hayatı seni artık ilgilendirmiyor. İlgilendirmemeli. Sana hala sadık kalmasını bekleyemezsin."

"Beklemiyorum zaten! Sadece sikim bir soruydu, cevap vermek çok mu zor?"

Erwin göz devirdi.

"Sana hesap vermek zorunda değil Levi. O artık senin karın değil...

O senin hiçbir şeyin."

៚ redamancy | levi ackerman [✓]Where stories live. Discover now