Jungkook ise homurdanarak telefonuna döndü. Muhtemelen Kai'nin bahsettiği şeye bakıyordu. Çünkü kantine girdiğimiz an bakışların bize dönmesi yine bizim sebepsiz yere ön planda olduğumuzu açıklar nitelikteydi.

Gözüme çarpan tanıdık yüzlerle elimi sallayarak o masaya yöneldim. Jungkook peşimden geldi. Hâlâ telefonuna bakıyordu.

"Afiyet olsun." dedi Hoseok ikimize de imalı bakışlar atarken. Kendimi Lalisa'nın yanındaki sandalyeye atarken "Ellerimize sağlık." diye mırıldandım.

"Yoongi ve Jimin nerde?"

"Dışarı çıktılar. İyi görünüyorlardı. En azından Jimin ağlamıyordu."

"Ağlamıyorsa sıkıntı yok." dediğim sırada hâlâ telefonuyla ilgilenen Jungkook sinirlerimi bozduğu için uzanıp telefonunu ondan aldım ve ekrana baktım. Gerçekten de fotoğrafımız paylaşılmıştı.

İkimizin de sadece üst kısmı çıplaktı, ıslanmıştık ve öpüşüyorduk. Kabinler arasında en üst kısımda bir boşluk vardı ve ordan çekilmiş gibi görünüyordu. Bakışlarım Jungkook'a döndü.

"Bir şey yok. Daha kötüleri de oldu."

"Sorun da bu. Daha kötüleri olmasın diye şimdi korkutacağım onları."

Telefonunu benden aldı ve ayağa kalktı. Kalbim ani bir korkuyla hızlandırken ben de onunla beraber ayaklandım.

Az önce soyunma odasında olan futbol takımının kantindeki masalardan birinde olduğunu görünce ne dediğini anladım. Hızını kesmeden o masaya ilerliyordu. Peşinden gittim.

Telefonu resmen fırlatır gibi bir şekilde masaya koydu. "Kim çekti bunu? Orda sizden başka kimse yoktu. Sakın inkâr etmeye çalışmayın."

Çocuklar fotoğrafa bakmadılar bile. Jungkook'un koluna dokundum hafifçe. Beni terslemedi ancak tek bir bakışıyla ona karışmamı istemediğini anlayarak sesimi çıkarmadım.

"Konuşun. Ya bana kimin yaptığını söylersiniz ve ben sadece onu döverim, ya da hepinizi bir güzel döver ve ağzınızdan laf alırım."

Çocuklardan biri gerginlikle bakışlarını kapıya çevirdi. Jungkook anında onu gözüne kestirdi ve çocuğun yakasını tek eliyle kavradı. Diğer eliyle ise çabucak onu durdurmak üzre uzanmış olan elimi tuttu sıkıca.

"Söyle hadi, canını yakmayacağım."

"B-bırak. Söyleyeceğim bir şey yok."

"Bak oğlum, manitam bekliyor, yemek yiyeceğiz beraber. Yorma beni."

Onun yanında oturan başka bir çocuk elini Jungkook'un eline koyup "Bırak abi." dedi. "O değildi. Ben biliyorum kim olduğunu. İsimden tanır mısın emin değilim ama şu an aramızda değil. Çıktı okuldan götünü kurtarmak için."

Jungkook elini çekti. "Şu çocuk kadar olamadınız." dedi tükürür gibi bir sesle. Bu sefer başka bir çocuk eğilip "Şu soyunma odasında sana kafa tutan çocuk." diye bir açıklamada bulundu. Kantinin kapısında bana omuz atan da oydu.

"Nakil öğrenci o. Bir ay önce geldiği için biraz hafife alıyor seni. Kusura bakma."

"Benden duymuş olma ama bence Taehyung'dan hoşlanıyor ve seni de çok kıskanıyor."

"Tamam lan sizi de konuşturamadık, konuştunuz şimdi de susmuyorsunuz."

Jungkook homurdanır gibi bir sesle konuştuğunda hâlâ elimi tutmasını fırsat bilerek onu kendime çektim. Başka bir şey demeden bana yaklaştı ve onu masadan uzaklaştırmama izin verdi.

class b ✓حيث تعيش القصص. اكتشف الآن