TEMPERSİTAR - 3.BÖLÜM - KALMAK İÇİN ÇOK GEÇ

Start from the beginning
                                    

"Erkencisiniz, Bay Krakorn." Cümlemin altında yatan, madem erkenden markete gelecektin, ben neden marketi açtım? Tınısını yakalayıp yakalamadığını görmek için ona doğru baktım. Tabii ki yakalamıştı.

"Kendi marketime gelirken izin mi alacağım Helena?" sorusunu cevapsız bırakıp paspasla işimi bitirdim. Market temiz ve düzenli olduğuna göre, müşteriler için hazırdık. Birkaç gün önce markete gelen, duvara yapışan saçma oyuncakların olduğu bir standı kapının önüne doğru sürüklemeye başladım. Bay Krakorn bununla çocukların ilgisini cezbedeceğinden emindi. Öyle de oldu. Akşama kadar onlarca çocuk o değişik, akışkana benzeyen oyuncaktan aldılar. Akşamüzeri, çıkış saatime yakın, dışarıya göz gezdirmeye başladım. Amacım Fernando ve Klaer'i görebilmekti. Birkaç gündür onları görememiştim. Sanırım, onları görmemi istemedikleri günlerden geçiyorduk. Etrafta bir şey göremeyince, tekrar içeri döndüm. Bay Krakorn birkaç saat önce dinlenmek için üst katta bulunan evine çıkmıştı. O inecekti, ben de mesaimi sonlandıracaktım. Kasadan günlüğümü alıp takvimde 29 Temmuz'un üzerine çarpı attım. Yaşlı patronum, bu şekilde günlüğümü alıp almadığımı takip edebiliyordu. Hava karardığından ve gelen giden olmadığından, biraz serinlemek adına onu kapının önünde bekliyordum. Çıkış vaktim gelmişti.

Yolun karşısında, elinde bir adet gülle bekleyen adam ilgimi çekti. Elindeki gülün rengini tam seçemiyordum ancak koyu renkti. Aklıma gelen rüyayla ürperdim. O rüyadan beri güllerle aramın pek iyi olduğunu söyleyemezdim. Evet belki güllerin suçu değildi taşa dönmem ama sonuçta cennetteki yasak elma misali beni cezbeden onlardı! Rüyadan uzaklaşıp olumlu şeyler düşünmeye çalıştım. Belki karısına götürecekti, belki sevgilisine. Yüzündeki gerginlikten, belki de birine açılacağını düşündüm. Huzursuzca kıpırdanıp duruyordu. Benim de çok huzurlu olduğum söylenemezdi.

Üst kattan gelen yavaş ve sesli adımlarla, Bay Krakorn'un geldiğini anladım. Ona günlüğümü aldığımı ve takvimde işaretlediğimi söyleyip marketten ayrıldım. Aşağı doğru yürürken aklıma Aileen ve Marva ile olan görüşmem geldi. Bugün Marva'larda toplanacaktık. Kayıt yaptırmalarına çok az bir süre kalmıştı ve hemen hemen karar vermişlerdi. Bundan sonra girecekleri koşuşturma düşünülürse, görüşmek için son zamanlarımızdı. Hatta öyle ki, ben bile bir koşuşturma içine girecektim. Bir ay sonra Akademiye gitmiş olmam gerekiyordu. Fernando ve Klaer, Eylül'ün birinde orada olmam gerektiğini söylediler. Seçilme Sınavının iki aşaması da Eylül'ün ilk haftası tamamlanacaktı ve topluluğuma seçilecektim. Sonraki bir haftada ise, topluluğumun ve derslerimin gerektirdiği malzemeleri almam gerekiyordu. Böylece Eylül'ün üçüncü haftasının başında, Akademiye resmi olarak başlayacaktım. İçime dolan heyecanla hızlı hızlı Marva'lara doğru yürümeye devam ettim. Bizim evden bir sokak ileride Aileen, ondan iki sokak ileride de Marva oturuyordu. Evimizin önünden geçerken içeriye göz atmayı ihmal etmedim. Herhangi bir ışık yoktu. Gerçi, babam gelse bile ışığın yerini bulamazdı muhtemelen.

Marva'ların evinin birkaç ev altındayken, içimi yine bir takip edilme hissi kapladı. Fernando ve Klaer ile olan konuşmalarımdan sonra biliyordum ki, artık beni böyle gizlice takip etmezlerdi. Göğsümde kabaran telaş, aklıma beni korumaya çalıştıkları takipçiyi getirdi. Belki de onların yokluğunu fırsat bilmişti ve beni öldürmeye çalışacaktı. Belki de beni kaçıracaktı. Ya da belki de beni bir şey için kullanacaklardı. İçimde büyüyen paniği bastırmak adına, aksi yönde düşünmeye çalıştım. Belki de o kadar çok takip edilmiştim ki, artık bünyem her hareketi böyle algılıyordu. Yoluna giden normal bir insandı belki de arkamdaki.

Bakmaya cesaret edemedim ancak oyalanmayı da göze alamadım. Kalan birkaç evi koşarak geçmeyi denedim. Koşmaktan gerçekten nefret ediyordum. Kapıdan içeri adımımı atmak üzereyken, basamak gözümden kaçtı ve kendimi yerde buldum. Ellerimi düşmeden önce yere koyabilmiştim. Kendimi zar zor yerden kaldırmaya çabalarken koluma dokunan el çığlık atmama sebep oldu.

AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&IWhere stories live. Discover now