🕊️20🕊️

84 6 13
                                    

Yayınlanma tarihi:
30 Kasım 2021
16:50
.
.
.
.
.
.
.
.

Nerde olduğumu anlamaya çalışırken odanın kapısı açıldı. Kapıda beliren yaşlı teyzenin yüzü tanıdık gibi geliyordu. Ama çıkaramıyordum. Hafızamı zorlamaya çalıştım. Gülümseyerek ağır ağır içeri girdi.

"Uyandın mı kızım? Ohh! Şükürler olsun ya." Uyanmama neden bu kadar sevinmişti ki bu teyze, anlam verememiş şaşkın gözlerle ona bakmıştım.

"Nerdeyim ben? Siz kimsiniz? Burası da neresi?" diye ard arda sorular sordum. Sedire,  ayak ucuma oturdu gülümseyerek.

"Ah yavrum! Unuttun demek.  Kaç gündür ateşler içinde yanıyordun. Çok kötü üşütmüşsün meğer kızım. Doktor çağırdık. Serum ve iğne verdi. Ateşin düşmüyordu bir türlü." dedi şefkatle yüzüme bakıp. Elini alnıma koydu.

"Oh! Oh! Ateşin hiç yok. Bir yerin ağrıyor mu?"

Ben söylediklerini hayretle dinliyordum. Ne yani günlerdir burada mıydım? Ama nasıl, kim getirdi beni? Hafızamı yokladım. Gözümün önünde birkaç sahne canlandı. Halam bir şeyler söylüyor ve öfkeyle üzerime yürüyor. Sonra ellerini  boğazıma geçiriyor. Derken bir çığlık. Çığlık kulağımı acıtıyor. Ellerimi kulağıma götürüp gözümü sıkıca kapatıyorum. O anı yaşar gibi olmuştum tekrar.

"İyi misin yavrum ne oldu?" Yaşlı teyze telaşla ayağa kalktı.
Herşeyi bir bir hatırlamıştım. Buraya nasıl geldiğimi de. Demek hastalanmıştım. Geceyi ahırda üşüye üşüye geçirmiştim.  Olacağı buydu zaten. Kaç gündür burdaydım ki? Peki ya halam, o nasıldı? Ellerimi çektim kulaklarımdan.

"Halam! Halam nasıl? O iyi mi teyze?" Endişeyle sedirden inmeye çalıştım, başım döner gibiydi. Teyze beni tuttu. Tutmasaydı dengemi kaybedip düşecektim. Beni kalktığım yere geri oturttu.

"Teyze ne olur bir şey deyin. Halam nasıl? Eve gitmeliyim hemen."

"Halan iyi kızım. Merak etme.  Doktor biraz daha dinlenmen gerektiğini söyledi. Öyle hemen ayağa kalkmak yok. Şimdi otur buraya sana yiyecek bir şeyler getirmesini söyleyeyim gelinime."

"Peki halam! O, burda olduğumu biliyor mu?" dedim korkuyla. Günlerdir burdaydım, kim bilir ne kadar kızmıştır, diye düşündüm.

"Biliyor kızım. Endişe etme. İyileşince seni göndereceğimi söylemiştim ona. Bugün de burda kal yarın götürürüm seni."
Teyze gülümseyerek bunları söyledikten sonra odadan çıktı. Az sonra gelinim dediği ve o gün koluma girip beni buraya kadar getiren genç kadın elinde tepsiyle içeri girdi. Arkasından da yaşlı teyze. Geçirdiğim o zor geceden sonra hastalanmış ve bu şefkatli insanların eline düşmüştüm. Bana çok iyi bakmışlardı. Hâlâ da onların bu iyiliğini  hatırladıkça  çok dua ediyorum onlara. Allah razı olsun onlardan. Bir gece daha kaldım orada. Ertesi gün yaşlı teyze beni eve bıraktı.
Halamın evine. Herkes düşman gibi bakıyordu bana. En çok da halam. Bir bacağı sarılı olduğu halde kanepede uzanıyordu. Şermin bir köşede oturmuş televizyon izliyor çekirdek çitliyordu. Asya ise yan odada ödevlerini yapıyordu sessizce. Bir o beni görünce sevindi. Koşarak boynuma atladı.

"Seni çok özledim Hasna Abla." diyerek sımsıkı sarıldı bana. Eniştem ve Hakan evde yoklardı. Hayvanların yemini vermek için çıkmışlardı.  Eve adımımı attığım o gün halamın yanına yaklaşıp ona "Nasılsın hala?" diyecekken  lafı ağzıma tıkmış kelimemi tamamlamama bile izin vermemişti. 
"Nasıl mışım? Bir de soruyor musun? Çabuk git işlere koyul. Bir sürü iş birikmiş. Dağ gibi olmuş çamaşırlar. Bulaşıklar ise cabası. Önce çamaşırları yıka. Sonra akşam  yemeği için mutfağa geç. Ama önce bana bir çay demle. Hadi çabuk. Bu kadar dinlendiğin yeter. Bana kalsa daha iki gün önce eve getirecektim de, o Saniye cadısı bırakmadı ki. Neymiş " Henüz çok hasta. Ateşi düşmüyor. Kız kendinde değil." Gören de ne olmuş diyecek? Numaracı seni. İşten kaytarmak için yan gelip yattın orada değil mi?"

HASNA (Devam Ediyor)Where stories live. Discover now