🕊2🕊

392 31 93
                                    


Yayımlama tarihi:
2 Mart 2021
20.30

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olur.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bu gece o konuşacaktı ben de dinleyecektim. Hayat hikayesini iyi olduğu bir gece anlatmaya dair söz vermişti bana. Nihayet biraz toparlanmış ve iyileşmişti. Ara ara bacağı sancılıyordu. Belliydi. O acısını dile getirmese de geçmişte ki kederlerinin ve acılarının hamallığını yapmış çizgilerin daha da belirginleştiği yüzünde oluşan ter boncukları şahitlik ediyordu çektiği ızdıraba.

Kolumda ki saate bakınca ilaç saatinin vaktinin geldiğinin farkına vardım.

"İlaç saatiniz sanırım."

"Evet kızım."

Yatağından hafifçe doğrulup kanepenin kenarında ki tekerlekli sandalyesini yanına doğru çekmeye çalıştı. Hemen onu durdurdum.

"Lütfen durun! Ben getiririm. Her zaman ki yerde mi?"

"Zahmet olacak ama."
Mahçup bir ifade belirmişti yüzünde.

"Ne zahmeti efendim. Memnuniyetle."

Gülümsedi. O gülünseyince ben daha çok gülümsedim. Aylar önce bir daha gülmeyeceğini düşündüğüm bu gözler, bu çehre işte şimdi beni yanıltmış ve gülümsüyordu. İyi ki de gülümsüyordu. Onun gülümsemesi en çok beni mutlu ediyordu. Neden bilmiyorum ama bu kadını hep gülümser halde görmeyi arzuluyordum.

İlaçlarını getirmek için ayağa kalktım.
Tabandan tavana kitap yüklü ve salonun bir duvarını kaplayan kütüphanesinin önünden geçerken gözüm kitaplarda gezindi. Buraya belki beşinci gelişimdi. Her gelişimde her şey yerli yerinde olur hiç bir şeyin yeri değişmezdi. Kütüphanede ki kitapların sayısı dışında. Çünkü her gelişimde kütüphanede ki kitap sayısı durmadan artardı.

Çekmeceden  ilaçlarını alıp yanına giderken:

"Kütüphaneniz çok hoş. Burda ki tüm kitapları okudunuz mu?"

"Hepsini değil ama okumaya gayret ediyorum işte kızım."

"Kütüphanenizinde bir hikayesi olmalı tıpkı az önce çaldığınız neyin hikayesinin olduğunu söylediğiniz gibi."

"Hepsi de uzun hikaye."

Gülümsedim.

"Sizi dinlemek için geldim biliyorsunuz. İlk fırsatta hayat hikayenizi anlatacaktınız. Şayet kendinizi iyi hissetmiyorsanız bu gece kalabilir."

"Yok iyiyim kızım. Hem fenalaşırsam da doktorum yanımda ne de olsa."

İkimizde gülüştük.

Onu ilk defa hastanede nöbetçi olduğum o gece görmüştüm. Ambulanstan hızla çıkarılmış, acile doğru taşınmıştı. Koridorda onlara yetişmiş beraber muayene odasına doğru ilerlemiştik. Sorumlu hemşire hasta bilgilerini sıralarken ben sedyede ki orta yaşlarda ki kadını incelemiştim istemsizce.
Hafif ağarmış saç telleri ,bozulmuş beyaz başörtüsünün kenarından sıyrılarak dışarı çıkmışlardı. Yaşanmışlıkların derin izlerini taşıyan alnından çektiği ıstırabın nişanesi olan ter boncukları yanaklarına doğru süzülmüş dışarı taşmış saç tellerini ıslatmış ve yüzüne yapışmasına neden olmuştu.

Yüzü sararmış ve oldukça solgundu. Anlamlandıramadığım tuhaf bir ışıltı vardı bu solgun yüzde. Başörtüsünün beyazlığı mı yansımıştı yüzüne yoksa zaten ışıl ışıldı yüzü bilememiştim o zaman. Ama daha sonrasında farkedecektim ki yüzünde ki o ışıltı  her dem vardı.
Düz kemerli burnu oval yüzüne o kadar yakışmıştı ki. Gür kirpiklerin çevrelediği göz kapakları usulca  - şu an rengini bilmediğim ama daha sonrasında öğreneceğim- bir çok acıya şahit olmuş zümrüt yeşili gözlerini örtmüştü. Çektiği sancıların izlerini taşıyan kupkuru ince dudakları hafifçe yana kıvrılmış gizli bir tebessümü de bağrında saklıyordu.
Açık mavi ve geniş bir elbisenin sardığı yorgun bedeni üzerinde bulunduğu sedyenin hareket etmesinden dolayı tıpkı sonbaharın soldurduğu bir yaprağın dalda sallanması gibi bir oraya bir buraya hafifçe sallanıyordu. Nedense bu kadından gözümü alamıyordum. Neydi beni bu kadar her detayında kilitleyen? Neydi beni bu kadar cezbeden? Hiç bilmiyordum. Tek bildiğim hasta bilgilerini veren hemşireyi duyamayacak kadar kapılıp gitmiştim sedyede ki bu hastanın rüzgarına.

HASNA (Devam Ediyor)Kde žijí příběhy. Začni objevovat