6

818 58 212
                                    

"Remember when I pulled up and said, 'Get in the car'. "

•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈

Arabasını alışveriş merkezinin arkasına doğru sürmeye başladı. Son kez arabasının aynasından kendisine baktı ve gülümsedi. Yüzünde düşüremediği bir gülümseme vardı ve bu gülümseme Irene'nin sinirini bozmaya başlamıştı.

Arabasını sürerken orada bekleyen Eren'i görmüştü. Üstünde yeşil bol bir tişört ve kot bir pantolonu vardı. Uzun saçlarını bir tokayla toplamış ve sigarasından çekip dumanını havaya doğru üflüyordu.

Eren, Irene'nin arabasını gördüğünde gülümsedi ve sigarayı ağzından alıp çöpe attı. "Hadi, arabaya bin." dedikten sonra Irene arabayı durdurdu. Eren arabaya doğru yaklaşıp Irene'nin yanındaki koltuğun kapısını açıp bindi.

"Hoş geldiniz Eren Jaeger." dedi Irene gülümseyerek. Eren, Irene kendisine bu şekilde seslendiğini duyunca o da gülümsedi ve "Hoş buldum." dedi.

"Aynı yere mi gidelim?" diye sordu Irene. Eren onu onayladı ve Irene arabayı sürmeye başladı.

•••

Geldikleri yere vardıklarında Irene arabayı durdurdu ve arabadan indiler. İndikten sonra Irene arabanın arkasından sepeti çıkardı ve sonrasında kapıyı kapattıktan sonra anahtarla arabasını kilitledi.

Rüzgar saçlarını savururken onları düzeltmeye çalıştı Irene. Ama elindeki sepetten ve rüzgarın şiddetinden dolayı düzeltemiyordu bir türlü.

Eren bunu fark ettiğinde cebinden bir toka çıkardı ve kızın kızıl saçlarını toplamaya başlamıştı. Irene, Eren'den böyle bir hareket beklemediği için şaşırmıştı. İçinde anlam veremediği o duygunun tekrar oluştuğunu fark etti.
Kalbinin hızlı bir şekilde atmasına engel olamıyor ve nefesi kesilecek gibi oluyordu.

Irene'nin saçlarını at kuyruğu yaptığında önüne geçti ve nasıl durduğuna baktı. "Çok güzel görünüyorsun." dedi Eren gülümseyerek. Onun gülümsemesine karşılık Eren de gülümsemiş ve teşekkür etmişti.

"Elinde neden bir sepet var?" diye sordu Eren bir ağacın gölgesine doğru ilerlerken. Irene de onunla birlikte yürümeye devam ederken "Bir ağacın altında bu getirdiğim şeyleri yeriz diye düşünmüştüm." demişti. Irene'nin bu yaptığı Eren'i mutlu etmişti.

Irene sepetindeki örtüyü çıkarıp yere doğru serdi ve önce sepeti örtünün üstüne koydu sonrasında ise kendi oturmuştu. Ardından Eren de oturmuştu örtünün üstüne. Aralarında sadece içinde yemek olan sepet vardı.

Irene, sepetteki yemekleri çıkarırken Eren şaşırdığını belli eden bir şekilde kaşlarını havaya doğru kaldırmıştı. "Bunların hepsini sen mi hazırladın?" Irene, Eren'in sorusuna "Evet, tabiki." diye cevap verdikten sonra Eren'in tepkisini ve inanması onu güldürmüştü.

"Şaka yapıyorum, maalesef ben bu kadar şey yapacak kadar becerikli değilim." Eren, Irene'nin dediği sesli bir şekilde gülerken bir yandan Irene'nin güzel yüzünü inceliyordu. Irene, Eren'in kendisine baktığını hissettiğinde gerilmesine engel olamamıştı.

"Sessiz görünüyorsun." Irene'nin bu cümlesinden sonra Eren duruşunu düzeltti ve gözlerini genç kızın üzerinden çekip ileriye doğru yöneltti. "Öyle mi? Kusura bakma." dedikten sonra tabağın üstündeki kurabiyelerden bir tane aldı.

"Şarap içmeyi sever misin?" Irene'nin bu sorusunu Eren beklemiyordu bu yüzden şaşırmıştı. "Severim neden?" diye cevap verdi genç kızın bu sorusuna. Fazla içmezdi ama nefret de etmezdi.

"O zaman bekle." dedi ve arabaya doğru ilerledi Irene. Eren, Irene'nin hareketlerinden hiçbir şey anlamamıştı ve arkasından seslendi. "Irene, nereye?" Irene onu duysa da duymamış gibi yaparak arabanın bagaj kısmını açtı ve içinden iki şişe şarap çıkarmıştı. İki şişeyi kolunun altında tutarak bagajın kapağını kapatmıştı. Bagajın kapısı kapandıktan sonra iki şişeyi iki eliyle tutmaya başlamış ve Eren'in olduğu yere doğru ilerlemeye başlamıştı.

Bu genç kız Eren'i sürekli şaşırtmayı başarıyordu. Eren bu duruma gülümsedi ve ayağa kalkıp Irene'nin elindeki şişeleri elinden almıştı. "Bunları ailemin zulasından almıştım. Umarım benim aldığımı fark etmezler." dedi ve sonrasında şarabın kapağını açıp sepetten aldıkları bardaklara doldurmaya başladı. "Fark etseler de çok önemli değil." dedi az önceki cümlesinin devamı olarak.

Eren, genç kızın bu huyunu kendisine benzetmişti. O da ağabeyi Zeke'nin gizlice sigaralarından alırdı. Eren bunu düşünürken Irene tekrardan konuştu. "Bir dizide görmüştüm. Bir adam askerlerin içtiği içkiye ilaç katıp onları deve dönüştürüyordu. Şarabı açarken bu sahne aklıma geldi nedense." Irene, Eren konuşmadığı için alakasız şeyler söylüyor ve muhabbeti devam ettirmeye çalışıyordu.

"Hadi ya, sonra ne oluyordu?" diye sordu Eren bir yandan örtünün üstündeki atıştırmalıklardan yerken. Irene, Eren'in bu sorusuna "Bir sürü olay oluyor, çok karışık boş ver." diye cevap vermişti. Eren, Irene'nin dediklerinden sonra bu konu hakkında daha fazla konuşmamaya karar vermiş ve bardağındaki şaraptan birkaç yudum alıp içmişti.

"Özür dilerim Irene, kafam biraz fazla karışık." Evet, kafası fazla karışıktı. Mikasa'yı düşünüyordu. Irene ile vakit geçirirken bile Mikasa aklından bir türlü çıkmıyordu. Acaba şu an nasıldı? Telefonu alıp Mikasa'yı aramamak için kendini çok zor tutuyordu.

"Konuşmak istersen dinleyebilirim." dediğinde Irene'nin bu söylediğine gülümseyerek karşılık vermişti. Bu konuyu onunla konuşmak istemiyordu, sadece Irene ile güzel vakit geçirmek istiyordu.

"Teşekkür ederim Irene ama bunu konuşmak yerine seninle vakit geçirmek istiyorum." dedikten sonra Irene karnında bir türlü çözemediği o duyguyu hissetmişti. Yanaklarının kızarmasına engel olamamış ve gülümsemişti.

•••

Mikasa askm ağlanacak bir omuz arıyorsan benim omzumu kullanabilirsin cnm😔💃

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.

Mikasa askm ağlanacak bir omuz arıyorsan benim omzumu kullanabilirsin cnm😔💃

Bölüm hakkında düşünceleriniz nelerr?


Neyse gidiyorum ben diğer bölümlerde görüşürüzzz💗

cardigan | eren yeager • tamamlandıМесто, где живут истории. Откройте их для себя