10

664 57 207
                                    

"I remember thinkin' I had you"

•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈•

Eren'le son konuşmasından sonra Irene, Eren ile bir araya gelmemek için büyük bir çaba harcamış ve bu süre boyunca bir daha onunla hiç konuşmamıştı. Eren'in kendisine yaptıklarından dolayı bir kısmı ona yoğun bir nefret duygusu beslese de bir kısmı hâlâ ona aşıktı. Elinde değildi. Tüm yazını beraber geçirdiği ilk aşkıydı, ister istemez ona fazla alışmıştı. Onunla beraber yaptığı şeyleri anımsıyor ve bu anıları tekrar yaşayamayacağı için içinde büyük bir boşluk hissi oluşturuyordu.

Ailesi, Irene'nin bu mutsuz halini görünce endişelenmeden edemiyorlardı. Irene yemek yemeyi azaltmış, odasından çıkmıyor hatta ailesiyle olabildiğince az diyalog kuruyordu.

Irene aynaya geçip kendini incelemişti. Çirkin biri miydi? Eren onu neden aldatmıştı ki? Aynadaki yansımasından yüzünü inceledi önce. İfadesiz bir şekilde hiçbir his içermeyen gözlerinden yorgunluktan morarmış göz altlarına yönlendirdi bakışlarını. Birkaç gündür bu halde gezdiğine inanamıyordu, gerçekten çok çirkin gözüktüğünü hissetmişti.

Ardından bakışlarını kirli ve yağlanmış kızıl saçlarına kaydırmıştı. Duş alması gerektiğini düşündü. Saçlarına bakmayı bırakıp en sonunda bedenine bakmıştı. Tişörtünü hafif bir şekilde kaldırıp karın bölgesine baktı. Sanki biraz kilo almış ve bunun sonucunda göbeği mi çıkmıştı yoksa aklı kendisinden daha çok nefret edebilmesi için onunla oyun mu oynuyordu?

Aynasındaki yansımasına baştan aşağı bir göz gezdirdiğinde kendinden iğrenmişti. Nereden geldiğini anlayamadığı gözyaşları gözlerinden akarak yanaklarında süzülmeye başlamıştı.

Mikasa ondan daha mı güzeldi? Kısa, düz ve siyah renge sahip saçları, güzel, kıvrımlı, kemersiz ve top gibi bir burnu, kahverengiye çalan yeşil gözleri, dolgun dudakları ile gerçekten aşırı güzel bir kızdı. Eren'in Mikasa'yı seçmesinde haklı olduğunu düşündü, Irene. Mikasa varken o da kendisini seçmezdi.

Yere doğru çöküp yüzünü dizlerine gömdü. Çok acı çekiyordu. Ona aşık olduğunda aşırı mutlu hissediyordu, şimdi ise o mutluluktan eser yoktu. Geriye ise sadece bir daha geri gelmeyecek ve yerini dolduramayacağı anıları kalmıştı.

Yaz ayında kalmak istedi Irene, sonsuza kadar o zamanda yaşamak istedi. Zamanın ne ilerlemesini ne de geriye gitmesini istedi, sadece o zamanda sonsuz bir döngü yaşamak istedi. Bu olayın mümkün olmasını o kadar çok isterdi ki...

Aniden hissettiği dokunuş ile irkilmiş ve dizlerine gömdüğü yüzünü kaldırıp kendisine dokunan kişiye bakmıştı. Annesini veya babasını beklerken gördüğü kişi ile şaşkınlığını gizleyememiş ve yeşil renge sahip gözlerini sonuna kadar açmıştı. "Hey, seni korkutmak istememiştim." demişti Connie sakin bir ses tonu ile.

"Kapıyı çalmıştım aslında ama sanırım duymadın." Irene, onun bu cümlesini duymazdan gelerek ağlamaya devam etmişti.

Connie aynı Irene'nin yere çöktüğü gibi o da onun yanına doğru çökmüş ve elini destek amacıyla omuzuna koymuştu. "Senin bu hale gelmeni sağlayan kişi Eren, değil mi?" Irene, Connie'nin sorduğu soruyu ve bu durumu Connie'nin bildiğini beklemiyordu. Onun sorusuna cevap vermeden başını yere doğru eğmiş ve gözleri ile yerdeki halının desenlerini incelemeye başlamıştı.

Connie oflayarak derin bir nefes vermiş ve içinden Eren'e sövmeden edememişti. "Onu uyarmıştım, ah Eren! Böyle bir şey yapacağını daha önce tahmin etmeli ve ona güvenmemeliydim." dedi kendince hayıflanarak. Irene, yine onun bu söylediklerine cevap vermeden öylece yere doğru bakıyor ve kafasındaki düşünceleri durdurmaya çalışıyordu.

cardigan | eren yeager • tamamlandıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora