"Wanting was enough
for me, it was enough."

•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈•

Irene, Connie'nin gelişinin ardından kendini daha iyi hissetmeye başlamıştı. Bu gibi durumlarda birinin desteğini hissetmek güzeldi. Bunun için Connie'ye ne kadar teşekkür etse azdı.

Biraz da olsa iyi hissediyordu evet ama üstünde kocaman bir yük varmış gibi hissediyordu. Bu olanları Mikasa'ya anlatmak istese de Mikasa'nın kendisi gibi bir hale gelmesini. istemiyor, onun mutluluğunu elinden almak istemiyordu. Ama bu durumu bilmesi gerekiyordu, en azından bu kadarını hak ediyordu.

Mikasa ona her zaman iyi davranıyor ve arkadaşça yaklaşıyordu. Irene ise istemsizce ona karşı soğuktu. Elinde değildi. Eren'le Mikasa'yı yan yana görünce bile öfkesinden ve kıskançlığından delirirken Mikasa'ya hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlık kurmak istemiyordu.

Sadece uyumak istiyordu bütün bu düşüncelerden kaçmak için ama bu bir çözüm yolu değildi bu yüzden oflayarak yatağından kalkmış ve okula gitmek için hazırlanmaya başlamıştı.

Birkaç gündür okula gitmediği için bu duruma alışmıştı bu yüzden şu an okula gitmek ona işkence gibi geliyordu. Özellikle her gün Eren'in hiçbir şey yaşamamışlar gibi onun yüzüne hâlâ bakabilmesi ve yine hiçbir şey yaşanmamış gibi Mikasa ile romantik hallerine devam etmesi kelimenin tam anlamıyla bir işkenceydi.

Normalde her gün okula giderken makyaj yapardı ama bu sefer yapmak istememişti. Bunun için gerçekten fazlasıyla üşengeçti. Sadece üstünü giydi ve omzuna çantasını takıp odasından çıkmıştı. Aynaya bile bakmamıştı, nasıl göründüğünü bile umursamamıştı.

Merdivenlerden inerken kahvaltı bile etmeden, anne ve babasına 'hoşçakalın.' bile demeden direkt ayakkabılarını giyip evinden çıktı.

time skip

Mikasa, Irene içeri girdiği an hemen Eren'in yanından kalkmış ve koşarak Irene'e sarılmıştı. "Hey, neden kaç gündür okula gelmiyorsun?" dedi sarılırken. Irene'e sımsıkı sarılırken, Irene onun bu sarılışına şaşırmıştı gözlerindeki yaşların süzülmemesi için oldukça büyük bir çaba gösterdi. İçindeki vicdanının sesini bastırmakta güçlük çekiyordu.

Mikasa'nın sarılışına karşılık verirken Eren'in tedirgin bakışlarla baktığını gördü. Kendi yeşil irislerini Eren'in yeşil irisleriyle buluşturmuştu. Eren birkaç saniye gözlerini ondan ayırmamış sonrasında ise gözlerini kaçırmıştı. Irene ise sahte gülümsemesi ile Mikasa'dan ayrılmış ve her şeyin yolunda olduğuna dair bir yalan söylemişti. Kendini Euphoria'daki Cassie gibi hissetmekten alıkoyamamıştı.

Mikasa bu açıklamadan tatmin olmuş ve Irene'e bir şeyler anlatırken sırasına doğru ilerlemişti. Irene onun bir arka sırasına oturmuş, Mikasa ise Eren'in yanına oturmuştu. Eren onlara dönmeden önündeki şey ile ilgileniyordu.

"Bu arada Irene, bir erkek arkadaşın olduğundan bahsetmiştin. Kimdi o? Uzun zamandır bu mahallede yaşıyorum ve çoğu kişiyi tanıyorum, belki tanıdığım biridir." Mikasa'nın sorusu ile Irene'nin gözleri şaşkınlıkla sonuna kadar açılmıştı, Eren ise pet şişesinin içindeki suyu içerken su boğazına kaçmış ve öksürmeye başlamıştı. Eren öksürürken Irene onun bu haline kahkaha atmak istemişti ama kahkahalar içinde gülse biraz garip olacağı için bunu yapmadı.

"İyi misin Eren?" diye sordu Mikasa endişeli bir ses tonu ile. Eren ise pet şişesinin kapağını kapatıp başını onaylar anlamda sallamıştı. Mikasa onun iyi olduğunu gördüğünde Irene'e geri dönmüştü. "Ee Irene, kim bu şanslı kişi?" Mikasa'nın bu sorusunu tekrar edişinin ardından bir yalan bulmaya çalıştı ama artık yalan söylemekten çok sıkılmıştı.

cardigan | eren yeager • tamamlandıWhere stories live. Discover now