But if I just showed up at your party,
Would you have me?
Would you want me?
Would you tell me to go fuck myself?

•┈┈┈••✦ ✦••┈┈┈•

"Biliyorsun Sasha, annemler birkaç günlüğüne yurtdışına gidecekler. Ben de onların bu yokluğunda bir parti vermek istedim. Daha fazla Eren'le olan olayları düşünüp kendimi üzmek ve insanlar izole etmek istemiyorum. Biraz eğlenmek istiyorum." demişti Mikasa, karşısında oturan Sasha'ya. Sasha bunun iyi bir fikir olduğunu ve Mikasa'ya iyi geleceğini düşünmüştü. Haftalardır arkadaşı çok mutsuz ve üzgündü, onu mutlu görmeyi ve eğlenceli vakit geçirmeyi çok özlemişti.

"Partide yemek olacaksa harika bir fikir!" diyerek ellerini birbirine vurduğunda Mikasa onun bu dediğine kıkırdamıştı. "Merak etme, partide kesinlikle yemek olacak." demiş ve arkadaşına sarılmıştı.

Mikasa uzun zaman sonra huzurlu ve mutlu hissediyordu kendini. Eren'le yaşanan meselelerden dolayı kendini oldukça üzmüş ve bunaltmıştı. Artık bu meseleyi aşmak zorundaydı ve bu yüzden ilk olarak bu depresif halini bir kenara atıp eğlenmeyi hatırlayacaktı.

Kapının zilini duymasıyla şaşırarak arkadaşından ayrılmıştı. Bu saatte birinin gelmesini beklemediği için oluşmuştu bu şaşkınlık. Odasından çıkıp kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açtı.

Karşısında gerçekten hiç beklemediği biri vardı, ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Onu evine davet edip sakince dinlemeli miydi yoksa kızıp bağırıp çağırıp öfkeyle onu geri mi çevirmeli miydi?

"Merhaba Mikasa." dedi samimi ve nazik bir şekilde, sonrasında gülümsedi karşısındaki kızıl saçlı kız. Irene, Mikasa'nın tepkilerini tahmin edemediği için biraz gergindi, uzun saçlarını geriye doğru attı ve her ne kadar gergin olsa da yüzündeki gülümseyi düşürmedi.

Mikasa bu olaylarda Irene'nin hiçbir suçu olmadığının farkındaydı ama yapamıyordu. Irene ile göz göze gelince bile o yaşanan olaylar aklına gelirken ona karşı olan kinini nasıl bir kenara atabilirsi?

"Ne olmuştu?" diye sordu Mikasa, soğuk bir ses tonu ile. Irene ile göz teması bile kurmuyordu. Irene bunu fark edince daha çok gerilmiş ve elleriyle oynamaya başlamıştı. "Konuşmak istiyorum." demiş ve gerginlikle dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Mikasa kapıyı biraz daha açıp Irene'nin geçebilmesi için yer açtı. "Gel, ne konuşmak istiyorsan konuşalım." demişti, hâlâ aralarındaki mesafeyi koruyordu. Irene onun bu söylediğinden sonra sevinmiş ve ayakkabılarını çıkartıp içeri doğru ilerlemişti.

Mikasa'nın odasından ceketi ve çantası ile birlikte çıkan Sasha görünmüştü. Sasha onların yalnız başına konuşması gerektiğini düşündüğü için evden çıkmaya karar vermişti. Mikasa onu gördüğünde "Nereye gidiyorsun?" diye sormuştu. Mikasa onun gitmesini istemiyordu, Irene ile konuşurken en azından birinin ona destek olmasını istiyordu.

"Siz özel olarak konuşmalısınız, ben sonra tekrar gelirim." diyerek Mikasa'nın yanağına doğru bir öpücük bırakmıştı. Irene'e de gülümseyerek el sallamış ve evden ayrılmıştı.

Sasha gittikten sonra Irene derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştı. "Ben buraya aramızdaki meseleyi çözmek için geldim, Mikasa."

"Bizim aramızda hiçbir sorun yok, Irene. Boşuna gelmişsin." Mikasa bunu dedikten sonra kurduğu göz temasını tekrardan kesip burnunun ucunu kaşımıştı. Irene onun yalan söylediğini anladığında daha etkili bir konuşma yapabilme adına tekrardan derin bir nefes aldı ve sesinin tonunu ayarladı. "Biliyorum, beni pek sevmiyorsun çünkü sevgilinin yaz eğlencesiyim." son cümlesinden sonra gözünden bir damla yaşın akmasına engel olamamıştı. Her ne kadar kendini böyle bir kalıba sokmak ona ağır gelse de gerçek buydu. Eren için o sadece bir yaz eğlencesiydi. Gözündeki yaşı hızlıca silip konuşmasına devam etti.

cardigan | eren yeager • tamamlandıWhere stories live. Discover now