60- ÖZGÜR ÜLKÜCÜ

44.5K 4.1K 1.9K
                                    

Ağaçlık alanda sigara içerken sabırsızca Yavuz'un depoya benzer mekandan çıkmasını bekliyordum. İçeri gireli yarım saat geçmişti, sesler bazen yükseliyordu ama herhangi olağandışı bir durum olmamıştı.

Onunla beraber mekana görmemiştim çünkü babası beni gördüğünde blöfümüzü yutmayacaktı. Yavuz onları tehdit ederken işin içine Kürşat'ı da öne süreceği için babası oğlunu yani sevdiğim adamı harcamayacağımı bilirdi elbette.

Yine de tetikte bekliyordum, herhangi bir durumda içeri dalacaktım. Yavuz çok masum biri değildi ama bizim yüzümüzden ona zarar gelirse bir daha kendimi affetmezdim, kahrımdan ölürdüm.

Üçüncü sigarami bitirip yere attığımda etrafıma bakındım. Dışarda iki tane lüks araba vardı, içlerinden biri Kürşat'ın evime gelip beni uykulu uykulu bindirdiği arabaydı. Bunu şimdi fark ediyordum, o araba ve son kullandığı arabanın renkleri daha farklıydı. Önümde duran araç parlak renkteydi diğeri ise daha mattı.

Zenginlerdi ve şimdi babası ile arayı tamamen bozduğu için dımdızlak ortada kalacaktı muhtemelen. Ben olmasaydım daha doğrusu. Onu bırakmaya hiç niyetim yoktu. Ne olursa olsun benim canımdan bir parça haline gelmişti. Aylar öncesine gitsem Kürşat hakkında böyle düşünceğimi söyleseler ilk önce okkalı bir tokat atar sonra da bildiğim tüm küfürleri yüzüne sıralardım.

Bana onca kötülüğü yapan, gözünde bir 'sokak köpeği'nden farksız olduğum adam benim canımdan bir parça olacaktı öyle mi? Aylar öncesinde kalan Caner buna haykırarak gülüyordu.

Ama şimdiki Caner, boynu bükük bir vaziyette bunu kabul ediyordu. İnsan kalbinin kimin için atacağını tahmin edemiyordu. Belki engel olabilirdi ama engel olmak kendini bırakmaktan daha zordu. En azından bu kadar acıyı yaşamışken kalbimde dikenli, canımı yakan bir çiçek filizlenmişse buna hiç engel olamazdım.

Ne ara bu kadar tutuldum bilmiyordum ama ben hep böyleydim. Annem ne kadar bana sevgi beslese de ben her zaman babamın ufak bir gülüşüyle sıcacık oluyordum. Her zaman ciddi duran o adamın ufak bir sevgi kırıntısına muhtaçtım. Kürşat'da öyleydi, bunca zaman kötü davrandığı için nefret dolu bakışların, aşkla harmanlanmış bakışlara dönüşmesi beni etkilemişti.

Bir sigara daha çıkardım paketimden, düşündükçe daralıyordum. Daraldıkça bu merete dadanıyordum. Buraya gelmeden önce paket bile bulundurmazdım yanımda. Filtreyi dudaklarımın arasına alıp cebimden siyah çakmağımı çıkarıp sigaranın ucunu tutuşturdum. Derin bir nefes içime çektim ve boynumu sağa sola oynattım.

O sırada büyük kapı açıldığında irkilerek ağacın gövdesine kaydım ve bedenimi sakladım. Sigarayı parmaklarımın arasına alıp kapıdan çıkan Yavuz'u izledim. Yüzü ifadesizdi, arkasında hiçbir adam yoktu.

Bana yaklaştıkça bakışlarını bana çevirdi. Kapı kapandığında kaçamak bakışlarla arkasına bakıp yanıma geldi, o da ağacın gövdesine sığınmıştı. Sigarama baktı ve uzanıp parmaklarımın arasından alıp kendi dudaklarına götürdü. Gözlerini kısıp derin bir nefes çekerken merakla onu izliyordum.

"Ee?" diye sordum en sonunda dayanamayıp, ancak o zaman bakışlarını bana çevirdi.

"Ne ee?"

"Lan ne yaptın söylesene, sonuç ne?" umursamazca bir duman daha çekti.

"Yarın çıkar muhtemelen ülkücü pezevenk."

İlk başta dediği şeyi kavrayamadım ama ardından yüzüme büyük bir gülümseme yerleşti. Yüreğim ferahlamış, boğazımdaki yumru geçmişti. Ama sevdiğim adama 'pezevenk' diyen, çokta masum olamayan çocuğa ters ters bakmamak için arkamı döndüm.

"Pezevenk sensin yavşak, sanki çok masumsun." diye mırıldandım. Çatılan kaslarını arkam dönük olsa bile hissediyordum.

"Ney? Ne dedin lan?" diye sorduğunda çoktan yürümeye başlamıştım.

"Teşekkür ettim." iyi ki benim dilimi anlamıyordu.

"O kadar uzun laf ettin, hepsi bir teşekkür ederim mi oluyor?" küfür ettiğimi anladığını düşündüm ama bildiğin merakla soruyordu.

"Evet." yalandan kim ölmüş?

"Alla alla, ne garip bir dil." diye mırıldanarak arkamdan gelirken danamayıp güldüm.

Keyfim yerine gelmişti, sonunda her şey yoluna girmişti.

***

"Hayatımda bu kadar karakolun önünden geçmemiştim ben ya." dedi Doğuş, sanki çocuk iki yıldır içerdeymiş gibi davranıyordu.

"Sen Kürşat ile çalışmıyordun?" diye sordum kaşlarımı kaldırıp, o nasıl eksik kalmıştı böyle olaylardan. Şaşırmıştım.

"Yok, ben okuyom." dedi gülerek. Bu işlere bulaşmadığı için mutlu görünüyordu haklı olarak.

"En iyisi."

Dakikalar sonra karakolun kapısından çıkan gömleği kırışmış, saçı dağınık Kürşat ile kalbimin ritmi değişti. Parmaklıkların ardına kapatılmış bir kurt çok üzücü ve kırıcı geliyordu.

"Aha geldi tosun paşa." dedi Doğuş gülerek, Kürşat bize doğru yaklaşırken gözlerini gözlerime dikti.

Gülümseyerek yanımıza geldi ve hiç düşünmeden beni kendine çekip sıkı sıkı sarıldı. İlk başta dışarıda, herkesin ortasında böyle bir hamle yaptığı için afallasamda ardından ağır basan özlem ve sevgiyle ben de onun kalıplı vücudunu sıkı sıkı sardım.

"Teşekkür ederim." diye fısıldadı, cevap vermedim ve sadece kollarımı daha fazla sıklaştırdım.

"Çok özledim." diye mırıldandım.

Onun özlemini sarılışından anlamıştım. Bırakmak istemiyordu ama daha fazla göze batmamak için mecburen kollarımı ondan çektim. Sıcak vücudundan ayrıldığım için tüm vücudum titreyecek gibi oldu. Kürşat'ın güven veren sıcaklığı uyuşturucu gibiydi. Ondan biraz ayrı kalsam krize girecekmişim gibi hissettiyordu.

"Reisim, geçmiş olsun." dedi Doğuş ona sıkıca sarılırken. Birbirlerinin sırtını patpatlarken saniyeler sonra ayrıldılar.

"Eyvallah kardeş."

Kürşat ardından pantolonunun kemerini düzeltip etrafına bakındı. Derin bir nefes çekti içine, dudakları kıvrıldı.

"İçerdeyken düşünecek çok vaktim oldu."

"La de siktir ordan iki gün yattın, başıma kader mahkumu kesildi şuna bak." dedim omzuna vurup onu kendine getirirken. Bunu dememle ikisi birden kahkaha atmaya başladılar.

Ben de onlara uyum sağlarken hep beraber karakolun önünden ayrıldık. Rahatlamış ve mutlu hissediyordum.

***

Bundan sonra çok büyük kaos olmaz... Yani aileler arasında...

Kürşat'ın smut sahnesinde ulumasını istiyorsanız UluKursat yazıp 1890' a SMS atın.

60 bölüme gelmişiz, 65-70 arasında final yaparım bir ihtimal.

MEMLEKETSİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin