30- YÜREĞİMİN YAZISIN

59K 5.1K 5.9K
                                    

Bölüm şarkısı: Sibe Were- Veysel, Sevin

"Eline sağlık, kolay gelsin abi." dedim minibüsten aşağı inerken, sona kaldığım için beni mahallenin en yakın yerine bırakmıştı.

"İyi akşamlar kardeş."

İndiğim anda hiç durmadan, yoğun bir ses çıkarıp uzaklaştı mahallenin arasından. Bazen iyi insanlara denk geliyordum, çoğu zaman da çakallarla. Minibüsün çok olduğu zamanlarda 'abi yaklaşınca sen aşağı atla' diyecek kadar gevşek oluyorlardı.

Elimi cebime koyarak sokağa girdim, hava karardığı için sokağın görüntüsü bile hoşuma gidiyordu. Saçma bir huzur doluyordu içime, seviyordum bu havalarda yürümeyi.

Diğer sokağa döndüğümde ise o huzurum anında bir toz bulutu gibi dağılmıştı. Kürşat'ı gördüğüm için, daha doğrusu onun için değil, duvar kenarında konuştuğu kızın yüzünden.

"Her gün başka bir kızla geçiyor amına koduğumun kurdu." diye mırıldandım, niye bu kadar sinirlendiğimi sorgulamak bile istemiyordum. İşin içinden çıkamazdım yoksa.

Kürşat gülerek kıza bir şeyler anlatıyordu, kız da aşık bakışları ile onu dinliyordu. Cebimdeki elimi yumruk yapıp sıktım, şimdi yanlarından geçersem yine yanlış anlaşılmaya yol açacaktım.

Alt dudağımı kemirip çatık kaşlarım ile arkaya döndüm. En iyisi yolu uzatmaktı. Ama arkamı döndüğüm anda benim delici bakışlarıma dudaklarında ki hafif kıvrılma ile bakan Müzeyyen'i gördüm. Marketten geliyor olmalıydı ama ne zamandır orada durmuş beni izliyordu haberim dahi yoktu.

Sinirli ifademi düzeltmeye çalıştım ama işe yaramadığını anlayınca bakışlarımı ondan çekip hızlı hızlı yürümeye başladım. Büyük büyük adımlar atarken onun ne kalın, ne ince olan sesiyle Kürşat'a seslendiğini duydum.

Kaşlarım çatılırken adımlarımı daha da hızlandırdım. Ama saniyeler sonra boş sokakta arkamdan gelen ayak sesleri, peşime ikisinden birinin takıldığının göstergesiydi. Arkamı dönüp o kişiyi görmeye hazır hissetmiyordum, daha doğrusu şu an kimseyi görmek istemiyordum.

"Şşş..." kalın bir ses arkamdan bana seslendiğinde bunun Kürşat olduğunu anladım. Adımlarımı durdurmak ile yoluma devam etmek arasında gidip gelirken onun ayak sesleri yaklaştı. Saniyeler sonra da yanıma gelmişti.

"Niye durmuyorsun?" o bana bakıyordu ama ben dümdüz önüme bakıyordum.

"Acelem var, eve gideceğim." dedim soğuk bir sesle. Tesbihini çevirdiği için boncuk seslerini duyuyordum.

"Yolun bu tarafta değil." böyle alay dolu konuşması daha da sinirimi bozuyordu.

"İstersem buradan giderim, istersem mahallenin altından çıkarım. Sana ne?" kafamı yana çevirip sinirle baktığımda onun dudağının kenarı kıvrıldı.

"Yanlış anlıyorsun..."

"Neyi yanlış anlayacağım?" kafasıyla az önce döndüğümüz sokağı gösterdi.

"Kızı, olayı."

"Bu seferde teyzenin kızı mı?" söyledikten sonra pişman olmuştum. Onun yüzünde ki mutluluk, beni kıpkırmızı etmişti.

"Gel biraz konuşalım." dedi, kafamı olumsuz anlamda salladım hızla ve göz temasını kesip adımlarımı hızlandırdım.

"İstemiyorum."

Kolumdan tutulup çekilince ani gelen hareketle afalladım. Kafamı yana çevirip Kürşat'ın gözlerinin içine baktım. Değişik bakıyordu.

"Konuşalım." dedi ısrar ederek, benden ses çıkmayınca bakışları sertleşti. "Yürü."

MEMLEKETSİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin