2K 189 141
                                    




Normalde tatlı sessizlik olan arabada şu an sanki ölüm sessizliği hakimdi. O sözlerden sonra Kacchan açıklama yapmama fırsat vermeden arabaya binmemi söylemişti. Şimdiyse bir yere gidiyorduk ve gittiğimiz yerin bizim ev olmadığından emindim. Çünkü sapağı geçeli yaklaşık on beş dakika olmuştu ve biz otobanda ilerliyorduk.

"Onunla bağlarımı tamamen koparmak için konuştum."

Sonunda kendimi toparlayıp bir şeyler söyleyebilsem de tepki vermemişti.

"Bundan sonra ondan uzak duracağım. Denki'yle de konuştum. Onunla da mesafeli olacağım, gerçekten. Bir daha öyle bir olay gerçekleşmeyecek. Hatta istersen hiç dışarı bile çıkmam ama lütfen bir şey söyle bana."

Kendimi kısıtladığımı bilsem de hala söylediklerimin arkasındaydım. Bu zamana kadar hep o vardı. O yeterdi, onunlayken hiç bir başkasına ihtiyaç duymamıştım.

En sonunda bir sapaktan dönüp yeşillik bir yere arabayı çektiğinde bana dönüp gözlerimin içine bakmıştı. Nedense bu bakış sorgulanıyormuşum gibi hissettirmişti. Sanırım, az önce söylediklerimin doğruluğundan emin olmaya çalışıyordu. Hafifçe ona doğru eğilip benden tarafta duran elini tuttum.

"Yemin ederim, söylediklerimin hepsi doğru."

Sonrasında şey oldu. Ben, kafam karışık onunla ne yapacağımı ve onun hislerini düşünürken sanki bana bir şeyleri kanıtlamak, açıklamak ister gibi aniden üzerime doğru yaklaşıp boşta kalan elini yanağıma koyarak dudaklarıma yaklaşmıştı. Çok geçmeden de sorularıma cevap olan şeyi yaparak dudaklarımızı birleştirmişti.

Ortaokuldan beri herkesin, Kacchan hakkında bana söylediği birkaç şey vardı.

Onun seni sevdiğini göremeyecek kadar kör müsün?

Bu çocuk senden hoşlanıyor.

Bakugou'yla sevgili misiniz?

Ne zamandır çıkıyorsunuz?

Ya da koridorda yürürken, sınıfta otururken benim hakkımda duyduğum dedikodular.

Bu Bakugou-san'ın sevgilisi değil mi?

Duydum ki Bakugou senpai onun için tüm sınıfı dövmüş.

Ve daha niceleri... ama hepsine verdiğim yanıt aynıydı.

'Saçmalamayın!'

Asıl saçmalayan benmişim bu zamana kadar da farkında değilmişim. Şu an benim ilk öpücüğümü alan, birlikte büyüdüğüm bu adam, öyle nazik ve acı verici bir şekilde öpüyordu ki beni... içim acımıştı.

Sanki çektiği acıyı anlayayım istiyordu.

Bu zamana kadar hep yanımdaydı, karşımdaydı, arkamdaydı... Elimi uzattığım her an dokunabileceğim bir yerdeydi ki ben temas etmesem de o çeker tutardı beni. Yine de ben her seferinde bunu yanlış yorumlamıştım. Annemlerin bile anladığını ben anlayamamıştım.

Onların bile söylediklerinin aslında imalar, bana bir şeyleri anlatma çabaları olduğunu anca şu an anlayabilmiştim.

Gözlerimden yaşlar usulca akarken gözlerimi kapatmadım ama kendimi karşımdaki adama teslim ettim.

Özür dilemek istiyorum. Tekrar tekrar özür dilemek ve bu zamana kadar onu görmediğim her bir an için doyasıya görmek, yanında olmak istiyorum.

Gözlerim her bir hattını incelerken aniden gözlerini açtı ve hemen benden ayrıldı. Bunu neden yaptığını anlamasam da söylediklerinden sonra yine hata yaptığımı anlamıştım.

çocukluktan//bakudekuWhere stories live. Discover now