2.1K 198 118
                                    



bakalım ne zaman bu içimdeki 'bölüm at!' diye çığıran ses susacak...

***

Ertesi sabah kendimi koltukta Kacchan'ın kolları arasında bulmuştum. Dar alanları sevmesem de onun kolları arasında olmak beni hiçbir zaman rahatsız hissettirmemişti. Başımı hafifçe kaldırıp yüzüne dikkatle baktığımda gözlerim tekrar dolmuştu.

Gözlerinin altı kızarmış ve hafif de şiş duruyordu. Uyurken böyleyse gözlerini açtığında kim bilir nasıl olacak? Gözümden bir yaş akıp başımın altındaki koluna değdiğinde hızla gözlerini açmıştı. Göz göze geldiğimizde belime sardığı kolunu kaldırıp gözümü silmişti.

"Bir yerini mi acıttım? Sorun ne?"

Endişeyle beni incelerken başımı göğsüne yaslayıp sıkıca sardım kollarımı beline. Gözlerini gördüğümde... cidden acıtmıştı. Kim bilir onun canı nasıl acımıştı aniden açınca?

"Özür dilerim."

Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyordum yine de ağzımdan çıkmıştı kelimeler. Dün ben de bir anda ortada bırakılmıştım sonuçta. Neden yaptığımı veya neden böyle hissettiğimi bilmiyorum, sadece öylece yapıvermiştim birden. İyi hissetmesi için her şeyi yapabilecek durumda hissediyordum sadece.

Kacchan da bana sarılırken saçlarımın arasında dudaklarını hissetmiştim.

"Ben, çok korktum."

Sanırım dün sinirlendiği için söyleyemediklerini şimdi söyleyecekti.

"Sana bir şey oldu diye deliye döndüm. Eve geldiğimde yoktun, telefonlarını açmıyordun, aklımı kaçırdım ben Izuku. Kaybettim sandım, koruyamadım sandım seni."

Onun korkuları neden benim rahat hissetmemi sağlıyor?

Bu düşünce yüzünden kendimi kötü hissetsem de içimde bir yerlerde yeşeren mutluluk, iyi hissettiriyordu. Onun tarafından aldığım bu ilgi, diğer herkesten daha önemliydi benim için.

"Dün, tüm birinci sınıflar toplandığı için gitmiştik. Shouto senpaiyle de ortak derslerimiz var, o yüzden birkaç tane daha üst sınıfla beraber davet edilmişti. Ben, sen de kendine biraz vakit ayır diye seni aramak istemedim. Gerçekten, bu kadar endişelendirdiğimi bilmiyordum."

Eli beni rahatlatmak ister gibi saçlarımda gezinirken aslında onun yanında olmak bile beni rahatlatmaya yetiyordu. Ama bunu ona söyleyemedim.

"Benim kendime ayırdığım en önemli vakit seninle olan vakitlerim. Bunu sakın aklından çıkarma ve beni bir daha sakın böyle bekletme. Ben, ben aklımı kaçırdım Deku."

Nihayet ağzından çıkan, benim için taktığı lakapla derin bir nefes verdim. Bana ismimle seslenmediği için hep kızsam da dün ve bugün emin olmuştum. Bana ismimle seslenmesin bu çocuk. Herkes seslensin ama o hiç ismimi kullanmasın. Ben de kullanmayayım onun ismini.

Birbirimize, yine birbirimizin bulduğu bu lakaplar yeterdi ki. Bu bize özeldi.

__

"O gün yaptığın affedilemez Denki. Ben, ne kadar korktum haberin var mı senin? Daha bir ay ya, bir aydır tanıdığın adama emanet edip gittin sen beni! Yine benimle gitmeseydin ama beni uyandırsaydın en azından."

Denki karşımda mahçup bir şekilde dursa da yumuşamadım. Ben daha kötü bir duruma düşebilirdim. Shouto kötü biri olabilirdi. Beni bir şeyelere zorlayabilirdi. Her şey olabilirdi. Kafam o an yerinde olmasa bile birilerini arayabilirdi arkadaşım en basitinden.

çocukluktan//bakudekuWhere stories live. Discover now