Karanlık...

41 9 0
                                    

"Canım acıyor..."

Genç kız ellerini yüzüne kapatmış, ağlıyordu. Karanlık ona huzur vermiyordu artık. Kendisini suçluyor fakat böbürlenmeyi seven tarafı başkalarında suç aramaktan geri durmuyordu. Fakat canı acıyordu. İki yüzlü olmayı sevmiyordu. Ruhu otururken bedeni nasıl ayakta olabiliyordu?

"Beyaz..."

Genç kız ağlayışları arasından kaşlarını çattı. Ellerini yüzünden çekmemişti. Kısık ve sert çıkan sesiyle konuştu.

"Git Siyah! Seni istemiyorum!"

Genç adam yanına yaklaştı. Ayak sesleri genç kızın kulağına ulaştığında genç kız, ona sıkıca sarılmak istese de tek yaptığı oturduğu yerden kalkıp ağır aksak karanlığa doğru koşmasıydı. Nereye gideceğini bilmiyordu. Arkasından gelen ayak sesleri canını acıtıyor, umudu koyduğu çantasından umutsuzluğu ayıklamak için çaba sarf ediyordu.

"Umut..." dedi genç kız. "Umudum olmasa ne yaparım ben?"

"Beyaz gitme!"

Genç adam kesilen nefesleri arasından bağırırken genç kız, çoktan karanlığın etrafını sardığı aydınlığa yürümek için güç aramıştı kendinde. Bulmak istiyordu. Çok sevdiği adamın mutlu olmasını istiyordu. Bir aralık arkasını döndü. Yüzünde beliren masum gülüşle seslendi Siyah'ına...

"Bizim için gitmeliyim!"

Sonra önüne döndü. Adımları daha emin basıyordu yere. Gözlerini kapattı. Yanaklarından süzülen yaşlara aldanmayıp fısıldadı şahit olan her yere!

"Belki... Belki bir gün, bu adımlarımda sana kavuşurum."

İÇİMDEKİLERWhere stories live. Discover now