24 Aralık 2014

"Mitoloji dersinde hoca o soyağacını ilk açtığında anladım ağzımıza sıçacağını, ben bu dersten büte kalırım demiştim." dedi sınıf arkadaşlarından biri Zeynep'e. "İnsan zihninin sikik fantezilerini bu kadar ayrıntılı işlemek şart mıydı? Çoğu da aklımda kalmıyor."

"O sikik fantezileri işin yapmak için gelmedin mi sen buraya?" dedi Bahar çocuğu iğneleyerek. "Ha, senin derdin aileden uzakta mis gibi şehir, yiyeyim, içeyim, sıçayım sonra da baba parasıyla kendimi başka bir yere itelerim, değil mi? Antalya olsun da neresi olursa olsun diye gelince böyle oluyor tabi."

"Senin babanın müzeyle bağlantısı olmasa da bayılarak yazacaktın burayı öyle mi?" diye sordu Mete Bahar'a sinir bozucu bir tonla. "Hayal görmeyin kızım. Haydi sen baban sayesinde paçayı kurtarır kazıda, müzede filan iyi kötü bir iş ayarlarsın. Diğerleri ne olacak sanıyorsun?" dedi alaycı bir ifadeyle fakülteden çıkan sınıf arkadaşlarını işaret ederek. "İyi bak! Dört yıl sonrasının ezik işsizler ordusu karşında."

"Uzatma Mete." diye araya girdi Zeynep. "İyisi mi sen yanımızdan uzaklaş. Bölümle ilgili fikirlerini duymayı isteyeceğim son kişisin."

"Zeynep..." dedi Mete, Bahar'ın böcek ezmek ister gibi tiksindirici bakışlarına takılmadan gülerek başını iki yana sallayarak. "Sen çok hoş kızsın, akıllısın da... İlk yarıyıldan Murat Hoca'nın takdirini kazanmış tek kişisin sonuçta. Ama ne kadar çalışırsan çalış, arkanda biri olmadığı sürece bölümde kalmayı unut." derken kızın saçına attı elini. "Boşa kürek çekme derim, bu güzelliğine yazık." Onun elini bileğinden tutup aşağı indirdi Zeynep. "Defol." dediğinde "Ne yaptım ki?" dedi Mete ellerini masumca havaya kaldırarak.

"Kibar kızdır o." dedi Bahar ikisinin arasına girip çocuğu hafifçe geriye ittirerek. "Uza yerine defol dedi. Ama ben değilim. Uza Mete!" dediğinde iki kızın Radyo, Sinema Televizyon bölümünde üst sınıflardan arkadaşı olduğunu bildiği Anıl da kendilerine doğru yaklaşmaya başlamıştı. Daha önce ufak bir tartışmaları olduğu için çocuğun uzatmaya niyeti yoktu. İnce bir defteri taşıdığı elini havaya kaldırarak gidiyorum işareti yaptı. "Öyle olsun."

"Ağzının payını vermemek için zor tuttum kendimi, sana söz vermesem Melih Amca'yı..." dediğinde Bahar'ın sözünü böldü Zeynep. "Bahar... Bilinsin istemiyorum, lütfen."

"Nereye kadar?" diye sordu Bahar. "Melih Amca da bu küskünlüğü mezun olana kadar sürdürecek değil ya... Neden burayı, bu bölümü seçtiğini anlayacak merak etme."

Başıyla ileriden kendilerine yaklaşan kumral, uzun boylu çocuğu işaret ederek onu susturdu Zeynep. "Şimdi bunları düşünmek istemiyorum. Boş ver."

Mete hızlı adımlarla uzaklaştıktan sonra Anıl da ikisinin yanına geldi. "Geldi mi yine bu tipini siktiğim?"

"Koruyucu meleğimiz geldi." dedi Zeynep dalga geçerek. "Biraz geç kaldın ama, Bahar neredeyse üstüne çıkacaktı. Böcek ezesi gelmiş."

"Üstüne çıkmak filan ayıp oluyor ama..." dedi Bahar. "Anıl'ın yanında böyle şeyler söyleme, kuzenim diye fedailiğe soyunuyor sonra." dediğinde kıkırdadı Zeynep. "Eee ne yapıyoruz?" derken Anıl'ın omzuna asıldı. "Bizim restorasyon dersi iptal, hoca hastaymış."

"İyi ki de olmuş." diyen Bahar'a güldü Anıl. "Tamam! Bakın, bizim çocuklar daha önce söylediğim yerle anlaşmış, bugün ilk sahneleri. Gidelim işte hep beraber."

İki kız da aynı anda "Olur!" diye cıvıldayınca "Ama önce yemek!" diye bir ses geldi arkalarından. Dişleriyle ısırarak tuttuğu çantasının kısa sapını, kabanını sırtına geçirdikten sonra eline alarak yanlarına geldi Duygu. "Blok ders diye kaç saattir içerdeyiz ya biz? Yemin ederim insaf yok bu adamda. Karnımın gurultusu amfinin öteki ucundan duyulmuştur. Öldüm ya acımdan." dediğinde, gözleriyle anlaşan üçlü sessizce birbirine baktı. Suratları asılmıştı.

ANTKAYZONWhere stories live. Discover now