o sana Lou mu dedi?

316 38 165
                                    

 Louis başının ağrısıyla gözlerini açarken sabaha, kendini  düne göre daha güçlü hissediyordu. İki şişede sarhoş olacak kadar hafif bir bünyesi olmasına rağmen Harry ile yazıştığını anımsıyordu, yataktan çıkmadan uzanıp telefonunu aldı ve dünkü yazdıklarını okumaya başladı.

"ya geri zekalı dans ettiğini niye söylüyorsun!" diye homurdandı kendine sinirle.

Ve ona küfür etmişti. Bir daha sarhoşken kimseyle konuşmaması gerektiğine karar verirken "ama tehdit etmem işe yaramış, dün geceden beri hiçbir şey yazmamış" dedi gülümseyerek.

Ayık kafayla asla Harry'ye yazamayacağı mesajları okurken ona verdiği ayardan dolayı hem tatmin olmuş hem de rahatsız hissediyordu. 

Harry büyük ihtimalle çok üzülmüştü, Louis bunca şeye rağmen onun üzülmesini istemiyordu, çünkü ne olursa olsun onun kalbinin kırılmasını istemiyordu hala, kendi kalbi çoktan paramparça olsa da.

Çünkü  iki kişi birbirini seviyor ise kalpleri birbirine aittir diye düşünüyordu. Eğer sen her koşulda karşındakinin kalbine değer veriyorsan o senin aşk bağının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu, karşındakinin kalbine ne kadar iyi bakarsan kendine de o kadar iyi bakmış sayılıyordun.

Harry Louis'nin kalbine iyi bakamamıştı, şimdi kendi acı çekerek bedelini ödüyordu.

Louis yavaş yavaş  dün okumaya bile tenezzül etmediği mesajlara çıktı.

Harold: gittiğine inanamıyorum hala.

Harold: yemin ederim o kızı isteyerek öpmedim ki, zorundaydım.

Harold: o lanet saniyelerde bunu senin gözünün önünde yaptım diye kendime demediğim şey kalmamıştı.

Harold: sonra seni okulun kapısından çıkarken gördüm.

Harold: ve o lanet telefonda gideceğini söylerken yine dünya başıma yıkılmıştı.

Harold: yine sen tarafından bırakılan küçük Harold'dum

Harold: bir dejavü yaşıyordum, ve yine veda etmemiştin

Louis daha fazla okumaya devam etmeyerek telefonu yatağa ayak uçlarına fırlattı.

Çünkü okudukça yine ona yumuşuyor, siniri azalıyordu. 

Kafasını yatak başlığına yaslarken bir kaç dakika gözleri kapalı öylece kaldı.

Çok şey yaşamıştı.

Çalan telefonuyla az önce bir kenara attığı telefonu alırken arayan kişiyi görmesiyle rahatsızca yerinden kıpırdandı.

"sana gerçekten inanamıyorum Louis!"

Fazla yüksek sesten ötürü telefonu kulağından uzaklaştırırken rahatsız bir soluk verdi.

"Manchester'dasın ve bana bir şey bile demedin mi? bende salak gibi seni arıyordum gelecek  misin doğum günüme diye sormak için. Birde telefonun niye kapalı ki senin, bugün Liam beni arayıp doğum günümü kutladığında ona seni sordumda öğrendim burada olduğunu"

Louis sessizce konuşma sırasının ona gelmesini bekliyordu.

"yani bu haber verilmeyecek bir şey mi? seni ne kadar özlemişim ama sen tenezzül etmiyorsun ya söylemeye"

"iyiki doğdun Lot"

"neyse, teşekkürler! neredesin sen şimdi"

"otelde"

"bende sokakta yatıyorsun diye düşünüyordum, hangi otel onu desene?"

Louis gözlerini devirirken konuştu "bilmiyorum hatırlamıyorum ki, sen buraya mi geleceksin yoksa bir yerlerde mi buluşalım"

ONLY THE BRAVE//LSWhere stories live. Discover now