0.4

322 51 111
                                    

Kendini ne sanıyor diye düşünmeden edemedi Louis. Ama daha fazla uzatmaması gerekiyordu çünkü kabul etmese de onlar karanlık çocuklardı ne yapacakları belli olmazdı.

Ama o şımarık çocuğunda oyuncağı olmayacaktı.

Ne kadar kafasını toplamaya çalışsa bile derse odaklanamadı. Sonunda ders bitti ve bu işkenceden kurtuldu.

Yeni dolabına gidip şimdiki dersi için olan kitaplarını aldı. Dolabının kapağını kapatıp koridorda ilerlemeye başladığında ona doğru gelen Niall ve Liam'ı gördü.

"Şimdiki dersimiz seninle ortak dostum" dedi Niall Louis'nin omzuna kolunu atarak. "tamam, beraber gideriz sınıfa o zaman, neyse size anlatmam gereken bir şey var" diyerek olanları anlatmaya başladı.

"İşte bende ona en son senden korkmuyorum diyince belki biraz meydan okurcasına demiş olabilirim ama onun bu kadar sinirleneceğini nerden bilebilirdim ki?" bir kaç saniye duraksadıktan sonra devam etti.

"öyle dedikten sonra elini yumruk yaptı hatta o suratındaki iğrenç gülüşü bile yok oldu. Bana sınırını zorlama gibi bir şey deyip çıktı gitti sınıftan." Louis konuşmaya başladığından itibaren onu dikkatlice dinleyen ikilinin ağızları Louis'nin son dediği ile sonuna kadar açılmıştı.

"Louis Harry her istediğini almaya alışmış biri ona karşı çıkılmaya alışık birisi değil. Her istediği hemen olsun kimse ona bir şey demesin ister. Şimdiye kadarda öyleydi okuldaki herkes hatta Zayn bile onu kıramaz. Baya şımarık yani. Sen ona karşı çıkan ilk kişisin yani sinirlenmesi gayet doğal hatta sana bir tane çakmamasına şaşırdım" dedi Niall hızlı hızlı. Liam'da onu onaylayan sesler çıkardı.

"Ama ben onun oyuncağı değilim. Beni rahatsız etmeye hakkı yok. Bundan sonra daha dikkatli olurum. Hatta onu umursamayacağım sonunda beni rahatsız etmekten vazgeçer belki." dedi Louis ve çalan zille sınıflarına gittiler.

Sonunda son derste bittiğinde sınıftan çıkmıştı Louis. Niall'ın bir kaç işi olduğu için Liam onlara gidecekti ona da gelmesi için teklif ettiklerinde Louis eve gidip uyumak istediğini söylemişti. Yani eve tek başına gidecekti.

Öğlen yemekhanede olanları görenler görmeyenlere de anlatmıştı herhalde çünkü koridorda yürürken neredeyse herkesin bakışlarına maruz kalıyordu.

Kızların çoğu onun kendini beğenmiş bir pislik olduğunu düşünüyordu.

Erkekler uzun zamandır kimsenin Zayn'le böyle konuştuğunu görmediğinden ondan etkilenmişlerdi. Yarısı onun cesur yarısı da aptal olduğunu düşünüyordu.

Louis'de kör olmadığından bakışları fark etmişti tabiki de. Ama umursamayacaktı. Koridorun sonuna yaklaştığında da bir çocuğun yanından geçerken ıslık çaldığını duydu.

Tamam sakin olmalıydı belki ıslık ona değildi, adımlarını hızlandırarak yürümeye devam ettiğinde çocuğun arkadaşına 'bunda da ne kalça varmış he' demesiyle basbayağı ondan bahsedildiğini anladı.

Sabrının da bir sınırı vardı artık.

Hemen arkasını dönüp 3-4 adım ilerisindeki çocuğun yakalarına yapıştı onu sertçe kenardaki dolaplara yapıştırdı "sen kendini ne sanıyorsun be!" diye bağırdı yüzüne doğru. Aslında çocuk ondan uzundu o yüzden parmaklarının üzerine doğru yükseldi.

"hey sakin ol güzellik sadece bir iltifattı" dedi suratındaki salakça bir gülümsemeyle. "SENDEN İLTİFAT FALAN İSTEMİYORUM!!" diye yine bağırdı Louis bulunduğu ortamda az önce olan gürültüden eser kalmadığını fark ederken.

Herkes yine onu izliyor olmalıydı.

Evet herkes onu izliyordu, hatta biraz ilerideki Harry bile bu uysal görünümlü çocuğun içinden çıkan canavarın etkisiyle şok olmuştu.

ONLY THE BRAVE//LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin