HJ / BÖLÜM BİR

1.6K 137 35
                                    

Yazarlar ; Ayşe Vural / J_A_R_V_I_S

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Herkese iyi okumalar!

İnsan olarak uyanmamdan tam olarak iki ay geçmişti. Ve geçen bu iki ayda ne Tony ile konuşabilmiş ne de Stark Kulesi'nin bir milim yanına yaklaşabilmiştim.

"Hey Jarvis, yeni gelen müşterilere bakabilir misin?" dedi Rodney.

"Peki efendim." dedim ve yeni gelen müşterilerin bulunduğu masaya doğru ilerledim.

"Hoş geldiniz efendim." dedim suratıma büyük bir gülümseme yerleştirirken. Yan gözle Luke'nin bulunduğu masaya doğru baktım. Yine bir kızı tavlamaya çalışıyordu. Gelen müşterilerden genç olan adam, ona uzattığım menüde gözlerini gezdirdikten sonra karşısında oturan, muhtemelen sevgilisi olan kıza bakıp bir seçenekte onay aldıktan sonra bana döndü.

"İki tane çikolatalı dilim pasta ve soğuk çay, lütfen." sipariş defterinde siparişleri işaretlerken onu başımla onayladım.

"Hemen." dedikten sonra tam geri çekilmiştim ki, bir tokat sesinin pastahanenin ortasında yankılanmasıyla irkildim. Neredeyse müşterilerin tamamı ve ben, sesin kaynağına yöneldiğimizde bulduğumuz tek şey kızarmış yanağını tutarken keyifle gülümseyen bir Luke ve söylenerek kapıya ilerleyen genç bir kızdı. Genç kıza Luke adına özür dilemek için döndüm ama kız daha hızıydı. Arkamı döndüm, Luke'un gözleri beni bulduğunda buraya geldiğimden beri ona karşı sürekli yapmak durumunda kaldığım ve bundan zevk aldığım eylemi yapıp, göz devirdim. Bana sadece kıkırdadı.

Bazen Luke'un, Rodney'nin gerçekten oğlu olup olmadığını merak ediyordum. Yaşlı Rodney iyi, yardımsever ve saf bir adamdı ama oğlu Luke, her akşam aynı anda birden fazla kızla takılabilen alkol ve uyuşturucu bağımlısı biriydi. Sanırım onunla yaşıt olduğumu fark etmemiştim. Yirmi üç yaşındaydı ve hala akıllanmamıştı.

Mutfağa girmeden, siparişlerin verildiği pencereye ilerledim ve not aldığım kağıdı sipariş askısında duran boş mandallardan biriyle tutturup askıyı çevirdim. Luke yanıma gelene kadar çöreklerin azalmış olduğunu fark etmemiştim.

Luke bazen bu işi çok fazla ciddiye aldığımı ve rahat takılmam gerektiğini söylüyordu. Ben her işi ciddiye alırdım, bu Tony'nin beni yaparken unutmadığı en önemli programdı.

"Akşam yine kaçacağım, gelecek misin?"

"Bilmiyorum, akşam olmadan bir şey diyemem." gözlerini devirdi, ben yaparken neyse de, o yapınca sinirleniyordum.

"Bu kadar ciddi olmak zorunda mısın? Dostum, babama çok benziyorsun." dedi tepsideki çöreklerden birini alırken.

"Ama sen benzemiyorsun." dedim ve kaşlarımı çattım.

"Şuradaki kızı görüyor musun?" dedi, masalardan birine oturan sarışın ve makyajını tazeleyen kızı gösterirken.

Kaşlarımı çattım. "Peki, ne olmuş ona?" dedim. Kahkaha attı, "Yarım saatten beri seni dikizliyor dostum."

"Ne demek 'seni dikizliyor'? " dedim merakla. Ne dediğinden gram bir şey anlamamıştım.

"Ah, olaylara Fransız takılmana bayılıyorum, ama ciddiyim. Biraz bana benzersen gerçekten ölmezsin." bahsettiği kıza döndüm. Ardından, yine Luke'a baktım ve gülümsedim.

"Neden gidip çikolatalı çöreklerden getirmiyorsun, Luke?"

"Sen neden sarışın kızı götürmüyorsun, Jarvis?" başımı iki yana salladım, yaşıtım insanlar gibi davranmayı sevmeye başlıyordum.

HUMAN J.A.R.V.I.SDonde viven las historias. Descúbrelo ahora