trois

33 8 28
                                    






"Hyung, hadi artık. Geç kalacağız."

"Az dayan Jungkook. Normalde bir yere varmış olman gereken saatte uyanırken şimdi bu heyecanını anlamıyorum. Resmen yarım saat önceden hazırlandın."

Her beş dakikada bir Jungkook'un sabırsız söylenmelerine maruz kalırken benim de elim ayağıma dolanmıştı. Üstelik çağırdığımız taksinin varmasını istediğimiz saate de daha dakikalar vardı. Normalde hiçbir yere zamanında yetişemeyen Jungkook ise 18 yıllık hayatında ilk kez bir yere erkenden hazırlanmıştı ve şimdi düşününce, geç kaldığı zamanlarda daha çekilir oluyordu.

"Bu bizim için büyük bir fırsat ve senin yüzünden geç kalmak istemiyorum hyung! O yüzden hızlı ol!"

Son bir haftadır bu kadar heyecanlı olmasına neden olan ve şu anda elimi ayağıma dolandırdığı şey, Revolution Modellik Ajansı'nın sezon tanıtımı için yaptığı görkemli davetten başka bir şey değildi. Her sezon bünyesindeki modelleri tanıtmak için bir davet düzenler ve ünlü bir sürü ismi ağırlardı Jiyong. Bu ünlü isimler tabii ki de modelleri dikkatle incelerlerdi. Jiyong aldığı modeller konusunda hep seçici olmuştu ve bunu herkes bilir, potansiyeli olan bir sürü kişiyi göreceklerinin farkında gelirlerdi davete. Bizim ajanstan bu davet aracılığı ile bir sürü ünlü isim çıkmıştı.

Bir sürü dedikodu vardı bu konuda da. Ajanstan çıkan birkaç modelin dediğine göre Jiyong, modelleri el altından o insanlara pazarlıyordu ve bu davet de bunun içindi ama bu konuda kimsenin hiçbir kanıtı olmadığından şehir efsanesinden ileri gidememişti söylentiler. Ben onu bu konuda uyarsam da bu davete ilk kez katılacak ve gözünü ün hırsı bürümüş olan Jungkook, keşfedilen modellerden biri olmayı umuyordu. Bu benim için fırsat falan değildi aslında. Ajansa sadece biraz para kazanmak ve Jungkook'u yalnız bırakmamak için girmiştim, ünlü olup çıkmak gibi planlarım da yoktu. Ünlü olmak, zengin olmak istemiyordum. Ünün ve paranın insana mutluluk getirmediğini küçük yaşta, kötü tecrübelerle öğrenmiştim.

Yine de Jungkook'u üzmek ya da kırmak istemiyordum. O yüzden aklımdaki uzun konuşmaları bir kenara atıp üstüme son bir bakış attım ve odamdan çıkarak heyecanla yerinde bir ileri bir geri giden genç çocuğa baktım. Jungkook, beni şaşırtmaktan asla çekinmiyordu. Yeri geldiğinde oldukça olgun ve aklı başında davranabilse de, çoğunlukla en gencimiz olmasının ve biraz da karakterinin getirisi olsa gerek çocuksu ve şımarık davranabiliyordu. Bu, kesinlikle rahatsız edici bir şımarıklık değildi tabii ki de. Sadece sevgisini gösterme yolu karşıdan ilgi istemek ve tüm ilgisini karşıya vermekten geçiyordu. Normal şartlar altında utangaç biri olduğu için herkesle yakın olamadığından sevdiği birkaç insana da tüm sevgisini vermek istiyordu belli ki.

"Tamam tamam geldim, sakin olur musun? Çıkıyoruz tamam."

Sıkıntıyla attığım adımlarla Jungkook'a yaklaşırken bir yandan da onu sakinleştirmek adına hızlı hızlı konuşuyordum çünkü bu çocuk her an heyecandan bayılacak gibi yerine sallanıp duruyordu. O yüzden çağırdığımız taksinin geldiğine dair aldığım bildirimle birlikte peşimde hala heyecanla dans eden Jungkook eşliğinde taksiye doğru adımlamaya başladım. Yoongi bu geceyi Hoseok ve Jimin'in evinde geçireceğinden evde değildi, o yüzden çıktığımızı ona haber vermemiz gerekmemişti.

Jiyong her sene düzenlediği davete çok önem veriyordu belli ki. Tüm modellerin ulaşımına kadar her şeyimizi karşılamış, hatta bize uyumlu takımlar bile diktirmişti bu gece için. Modellerin giydiği takımların uyumundan dolayı da gece boyunca kim ajansa bağlı bir model, kim değil belli olacaktı. Jungkook ve bizim takımlarımız da ceketlerimizdeki işlemeler ile bir uyum içerisindeydi. Ben siyah saçlarım ve saçlarım gibi siyah ceketimin üstündeki beyaz dantel işlemeler ve yine beyaz gömleğimin fırfırlı detayları ile uyuşturduğum tek kulağımdaki Chanel küpe sayesinde ona göre daha feminen hava veriyordum yalnızca.

toxic / taejinWhere stories live. Discover now