-1-

980 57 39
                                    

Herkese merhabaa! Yeni bir kurguyla karşınızdayım. Umarım okurken çok eğlenirsiniz. Bana ilham olan iceLalisa ya çok teşekkürler. 🥰

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin, sizleri seviyorumm. ❤

××××

"Unnie, hadi ama grup buluşması yapacağız. Sadece film izleyeceğiz."

Rosé'den hemen sonra beni Lisa ikna etmeye çalıştı. "Hem Taehyung'un sevgilisi de gelecekmiş. Belki Jungkook'u o romantik ortamda etkileyebilirim."

Dehşet içinde "Romantik olmayacak demiştiniz!" diye bağırdığımda Rosé sinirle Lisa'ya vurdu. "Unnie, sen Lisa'yı niye takıyorsun? Tabii ki de eğlence ortamı olacak. Hem sen daha Jimin'in arkadaş ortamını tanımadın, gerçekten çok eğleneceksin. Söz sıkıldığın an kalkarız."

Karşımda yavru kedi gibi baktıkları için daha fazla dayanamadım ve kabul ettim. Zaten onların inatçı kişiliği yüzünden başka seçeneğim yoktu. Rosé ile birlikte Lisa'nın ne giymesi konusunda ona yardım ettik.

Bizim dünyamız farklıydı. Sadece ruh eşlerini bulanlar renkleri görüyordu, bulamayanlar siyah beyaz. Ben ise tamamen farklı bir dünyadaydım. Renkleri görüyordum ama ruh eşim yoktu. Ailemin dediğine göre doğduğum andan beri görebiliyormuşum, çünkü doktorların yaptıkları testlerde daha bebekken renklere tepki vermeye başlamışım.

Okulda 'renkleri görebildiğim için' fazlasıyla zorbalığa uğramıştım. Herkesten farklı olduğum için... 

Zaten ruh eşimin var olduğunu bilmem ve ona ulaşamam bana yeterince acı veriyordu. Bir de dışlanıyordum.

Üniversitede ise bu geçmişti. Yani şimdi çok da olmasa da arkadaşım vardı. 

Üniversitedeki herkes neredeyse ruh eşini bulmuştu. Bu yüzden yalnız değildim. Yalnız olduğum tek konu eşimin olmamasıydı. Artık ona da alışmıştım. Yani sayılır.

"Jungkook ile ruh eşi olmayabiliriz ama olsun. Herkes sonunda ruh eşini bulacak diye bir şey yok." Lisa yol boyunca susmamıştı. Rosé gözlerini devirerek "Şimdi eşinin olmadığını nereden biliyorsun peki?" diye sorduğunda Lisa sinsice güldü.

"Renkleri görüp göremediğini dolaylı bir yoldan öğrendim, görmüyormuş."

"Çok fenasın Lalisa."

Kısa sürede Jimin'in evine geldik ve kalabalık ortama ayak uydurmaya çalıştık. Jimin'in beş arkadaşı daha oradaydı. Bir de Taehyung'un sevgilisi Jennie... Aslında Jimin'in bir arkadaşı daha varmış ama gelmeye ikna edememişler. Bir dahakine ben de gelmeyeceğim.

Biraz sohbet etmiştik ama ben sessiz kalan taraftaydım. Genelde bağırarak konuşan kişiler Lisa, Taehyung, Hoseok, Jimin ve Rosé'ydi. Diğerleri ise arada konuşuyordu. Ben mi? Sadece gülümsüyordum. Konuşacak halim yokmuş gibi hissediyordum.

Birlikte geçirdiğimiz vaktin geri kalanında ise film izlemiştik. Sevgililer birlikte sarmaş dolaş izlerken Lisa da Jungkook'a yanaşmaya çalışıyordu. Jungkook ona çaktırmadan yan tarafa kaymaya çalışıyordu ama Lisa bu. Pes etmeyen bir inatçı keçi. Hoseok, Namjoon'u sinir etmek için ona sarılmıştı. Arada sırıtarak boynunu öpmeye çalışıyordu.

Namjoon ise gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Bakışlarım ona her kaydığında göz göze geliyorduk. Tüm gece sadece beni izlemişti. 

Your Eyes Tell • YoonsooWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu